KUKLA

316 12 0
                                    

Arkadaşlar merhaba..

Ben bu yazıyı sadece eleştirmeniz ve nerelerde ne gibi düzeltmeler yapabilirim diye merak ettiğim için yayınlıyorum.

Eğer şurası şöyle olsa daha iyi olurdu gibi bir eleştiriniz varsa yorum atarsanız çok sevinirim. :)

İyi okumalar.. 

(şimdiden teşekkürler)

Attığı her adımın yaptığı her şeyin bir seçim olduğunu bilmiyordu. Aslına bakarsanız farkında olmayışı tamamen etrafındakilerle alakalıydı. Çünkü o her ne derse onay alıyor ve sonuçları ona hiç yansıtılmıyordu, birileri onun yerine her zaman arkasını topluyordu, ta ki “o” etrafındaki herkesi kaybedinceye kadar.

  Başına gelen bu olayla birlikte tam tabiriyle sudan çıkmış balığa dönmüştü, ne yapacağını hiç bilmiyordu. Eskiden konuşmaya bile ihtiyacı olmaz, tüm işler onun yerine yapılır onun ise tuz istemesine bile gerek kalmazdı. Mesela küçüklüğünden beri onun yerine önce  gurmesi tadar sonra eğer olmamışsa “ona” uygun hale getirilir ve öyle sunulurdu. Artık onun için yemeğini tadacak kimse yoktu hatta yemek yapacak kimsesi de yoktu.

  Bir başına kalmış ve yapacak hiçbir şey bulamıyordu. Uzun bir süre boş oturup ara ara etrafta boş boş gezindikten sonra karnından gelen garip his ve sesle kasıldı. Ne olduğunu düşünüyordu, anlamaya çalışıyordu. İlk defa acıktığını hissediyordu ama bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyordu. Saatlerdir hiç bir şey yemediğini farkettiğinde midesinden gelen sesler onun için anlam bulmuştu.

  Bir şeyler yemeliydi ama nasıl? Dışarı çıkıp etrafta yemek yiyebileceği bir yer bakmaya başladığında aslında hiçbir yeri bilmediğini ve hep başkalarının onun adına kararlar verip, onu sadece bu kararın sahibi olarak gösterdiklerini yeni algılamaya başladı.

  Bu düşüncelerin etkisinde sokakta yürüken bir restoran gözüne ilişti ve içeri girdi. En köşe, gözlerden uzak, masaya oturup beklemeye başladı. Etraftaki insanları inceleyip ne yapması gerektiğini anlamaya çalışıyordu. O sırada yanına gelen garson ona bir mönü uzattı. Uzun uzun mönüye bakıp karar vermeye çalışıyordu. Sonunda çeşitli yemekler içerisinden bir karara varıp sipariş verdi ve siparişi geldiğinde yiyip kalkıp gitti. Hesabı ödememişti çünkü ödemesi gerektiğini bilmiyordu. Arkasından  bağırarak koşan garsona boş gözlerle baktıktan sonra yanında para namına hiçbir şey olmadığını veşu ana kadar hiç kullanması gerekmediğini düşünüp suratını limon yemiş gibi buruşturdu.

  Dünya üzerinde geçirdiği binlerce gün boyunca o aslında sadece bir kuklaydı. Tüm seçimlerini bir başkası yapıyordu. Sanki görünmez ipleri vardı ve o ipler kopmuştu. Ama artık çok geçti, hayata dair hiç bir şey bilmiyordu. Üstelik çevresinde ona hayat dersi verip hayatı öğretecek hiç kimse de kalmamıştı.

  Günlerini kendini geliştirmeye adadı ve kısa sürede çok fazla şey öğrenip ayakları üzerinde durması gerektiğini göz önünde bulundurucak kadar da akıllıydı. Ama bunu başaramama korkusuyla beyninin içinde savaş veriyordu. Şimdi önünde iki yol vardı. Hangisinden gideceğini kendi de bilmiyordu. 

  Her şeyden vazgeçerse, korkusuna yenik düşerse yaşamıyor olacaktı. Denemeden hayata yenilmiş olacaktı ve bunun olmasını içten içe istemiyordu ama kendinde hayata kafa tutacak cesareti ve enerjiyi bulamıyordu.

  Her şeyi göğüslemek onun için ağır ve zor bir seçenekti. Peki ya siz onun yerinde olsanız, hangi yoldan ilerlerdiniz? Kolay olanı seçip pes mi ederdiniz, yoksa savaşıp hayata kafa mı tutardınız?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin