seventeen

1.2K 167 27
                                    

"Biliyor musun Yoongi; konuşmaya başladığımız zaman 1 Kasımdı. Şu an 19 Şubattayız."

Cidden o kadar hızlı mı geçmişti zaman?

Hiç bu kadar çabuk geçeceğini fark etmemiştim.

Gerçekten, kelimeler ağzımdan zamanla birlikte akıp gidiyormuş.

Hiç ilk konuştuğumuz tarihi hatırlamıyordum şahsen.

"Seninle zaman baya hızlı geçiyor Jungkook."

"Devam edecek miyiz?"

"Neye?"

"Konuşmaya, konuşmaya devam edecek miyiz Yoongi?"

"Tabii ki de, neden sordun? Bir şey mi oldu?"

Hafifçe güldü.

"Hayır Yoongi, sakin ol."

Kaşlarımı çattım ve mırıldandım.

"Aşırı tuhafsın Jungkook. Beni çok korkutuyorsun."

"N-neden?"

"Bana hiçbir şey söylemiyorsun. Seninle konuşuyorum, birbirimizin yanında olan tek kişi bizleriz fakat..."

Artık susmaktan ciddi anlamda sıkılmıştım.

Sürekli bir şeyleri içime atıyordum ve bu çok can sıkıcıydı.

"Bana güvenmiyorsun Jungkook."

Söylemiştim sonunda.

Sesi endişeli ve telaşlı çıktı.

"H-hayır Yoongi, sana güveniyorum, yemin ederim. Sadece..."

Sinirlendiğimi hissetmiştim o zaman.

"Sadece ne, SADECE NE?"

Ağlamaya başlamıştı.

Ama o kadar sinirliydim ki o zaman; ağlaması bile umurumda olmamıştı.

"SÜREKLİ BİR ŞEYLER DİYECEKKEN, SUSUYORSUN. BUNU YAPMAK HOŞUNA MI GİDİYOR?"

Daha fazla ağlamaya başlamıştı.

Umursamamıştım.

"SENİN YÜZÜNDEN, BAZI ŞEYLERİ İÇİMDE TUTUYORUM. KALBİN KIRILMASIN DİYE."

Ağlamaya başlamıştım.

"FAKAT BENİM DE BİR KALBİM VAR, DUYGUSUZ OLSA DA BENİM DE BİR KALBİM VAR."

Derin bir nefes aldım ve sesli bir şekilde ağlamaya devam ettik.

Hala ondan ses yoktu.

Sinirim geçmişti.

Ama yerini pişmanlık almamıştı.

"Jungkook, biz ikimizde yalnız insanlarız. Birbirimizden başka kimsemiz yok, anlıyor musun? Bir şeyleri söyleyemeyebilirsin, anlıyorum, anlamaya çalıştım. Fakat, sen yalnızsın. Sen ve ben, biz; lanet derecede yalnız insanlarız."

Ağlaması biraz dizginleşmişti.

Konuşmaya devam ettim.

"Yanımızda insanlar var, ama sadece fiziken. Aklımızdalar, ama aklımızı karıştırıyorlar. Empati kuramıyorlar, beceriksizler. Bizi neyin kıracağını, sevindireceğini bilmiyorlar. Ama biz, birbirimizi anlayabiliyoruz; birbirimizi görmesek bile, birbirimizi beden olarak tanımasak bile, birbirimizi tamamlıyoruz. Ve bunun, yalnız olmakla alakası bile yok."

Derin derin nefesler verdi.

"Ve şöyle bir şey var Jungkook; ben hiç böyle hissetmemiştim."

"Neyi hissetmemiştin?"

Aşkı.

"Sadece güvendiğin insanlarla konuşmalısın, konuşmalıyız Jungkook."

Tekrar hıçkırmıştı, ağlıyordu yine.

"Y-Yoongi, Tanrı aşkına. Y-yalvarırım d-dinle be-"

Arama sonlandırıldı.

i called 'yoonkook'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin