25.Bölüm-So Eul

211 21 34
                                    

  Bu bölüm Choi Raeki adlı bir okuyucuma armağan olarak yazılmıştır.Birbirimizi hiç tanımasakta,desteğini hissedebiliyorum.Sana çok teşekkür ediyorum canım.❤
  Hiç görmediğim,hiç tanımadığım biricik okuyucularım.Sizleri çoooook seviyorum.❤💙
 

  Sevgi,kalp çarpıntısından ve sürekli sevdiğini düşünmekten öte bir şeydir.Görmeden de sever insan.Tanımadan da.Karşılıklı da sever,karşılık bulamasada.
  (Okuyucularım ve ben❤)
  Yong Hwa 'nın Işıl 'dan hiç beklentisi yoktu onu sevsede.Sevgisinden başka bir şeyini beklemediği için bu gece yanında kaldı.Tıpkı Işıl 'ın kendisine davrandığı gibi şevkatli idi.Ama Işıl, onun dizlerinde şevkatten çok,güvende olma duygusunu yaşıyordu.
  Allah,kadını ürkek,korunmaya muhtaç yaratmış.Erkeği de kadınını koruması için, güçlü ve cesur.Işıl 'da öyleydi.Hırçın,cesur ve zeki bir kız olarak görünsede,korunmaya ihtiyacı vardı.Yong Hwa'ya çok ihtiyacı vardı.Her şey bir yana onun kalbine ve sevgisine muhtaçtı her canlı gibi.
  Sabah olmuştu.Ağır,ağır kıpırdandı Işıl.Gözlerini usulca araladı.Başı bir yastığın üzerinde değildi.Hâlâ Yong Hwa 'nın dizlerindeydi.Peki Yong 'a ne olmuştu?Dizlerini Işıl 'a bırakıp gitmiş olamazdı herhâlde.Oda serilmiş,yüz üstü yatıyordu.Sabaha kadar öylece uyuya kalmıştı sırf Işıl, yalnız kalmasın,korkmasın diye.Öyle iyi bir kalbi vardı ki bu Koreli'nin,her geçen gün, gün yüzüne çıkıyordu sevgi dolu ruhu.
  Işıl, doğruldu ve kalktı yataktan.Yong Hwa 'nın üzerine bir battaniye örttü ve mutfağa gitti.Kahvaltı masasını hazırlamaya başladı.Domates doğruyordu salata tahtası üzerinde. Birden arkasından bir el geldi ve omuzuna dokundu.Işıl, korkuyla irkildi ve hemen arkasını döndü.
  Yong Hwa :-Korkma benim.
  Işıl,kalbine koydu elini.Dün olanların etlisinden hâlâ kurtulamamıştı.
  Yong Hwa, elinde ki bıçağı aldı ve tezgahın üzerine koydu.Işıl 'ın ellerinden tuttu.Hem de sımsıkı.
  Yong Hwa :-Sakin ol.Kendini rahat ve güvende hisset çünkü ben senin yanındayım.Ben,kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim küçük dadı.
  Işıl, korkusunu yitirmişti ellerinden tutar tutmaz Yong, ama korkudan da beter bir hâl içine girmişti artık.Aşk.Kalbi korkudan değil aşktan çarpıyordu deli gibi. Elleri korkudan değil,Yong 'un ellerini tutmasından dolayı buz gibiydi.Gözlerinin tek bir yere dalmasının nedeni de karşısında ki iki çift çekik gözdü.
  Yong Hwa,Işıl 'ı sandalyeye oturttu ve yemeğin başına geçti.Acaba yenir miydi onun yaptığı yemek?
  Yong Hwa :-Bu hâlinle bir de yemek mi hazırlayacaksın?Ben yaparım.
  Işıl :-Senin için. Dedi güç belâ çıkan sesi ile.
  Yong Hwa durdu birden:-Ne geldiyse zaten benim yüzümden gelmedi mi başına? Öyle suçlu hissediyorum ki kendimi.Dedi ve işine döndü.
  Işıl, "Hayır suçun yok.Bütün suç benim sana olan aşkımda"demek istese de maalesef,çıkmadı o kelimeler.Konuşmaya mecali yoktu.
  Yong Hwa :-Senin dadım olduğun o günlerde,çok konuşan,baş belâsı bir kızdın gözümde.Her şeyime karışan,ukâlâ,inatçı ve inek bir kız.Ama hiç konuşmadığını görünce şu an,o günleri özlüyorum.Dedi bir yandan domates doğrayıp,bir yandan konuşarak.
  Işıl gülümsedi.Küçücük bir gülümseme ile.
  Yong Hwa :-Seni geri istiyorum küçük dadı.Ev sensiz çok sıkıcı.Benimle uğraşmanı bile özledim.Sen o evde bana bir arkadaş gibisin.Bir kardeş gibi.
  Al sana bir kaya.Işıl bir şoktan, başka bir diğerine dikey geçiş yapıyordu.Kardeş nedir abi ya!Ne diyordu bu Yong? Woo Bin 'in kendisini öpmek istemesi bile bu kalp kırıklığının yanında hiç kalırdı.Aşık olduğu erkek kendisini kardeşi gibi görüyordu.Var mıydı ötesi?Canı sıkıldı,boğazı tıkandı birden.Sanki nefes alamıyordu.Kızmakla kızmamak arasında gidip geliyordu ama çok üzülüyordu.Hızla kalktı yerinden ve odasına gitti.
  Yong Hwa :-Işıl? Dedi arkasından.Birden,neden kalkıp gittiğine anlsm verememişti.
  Kapıyı kilitledi Işıl. Aynaya doğru ilerledi ve baktı.
  Işıl:-Ne sanıyordun aptal?Sana bakacağını mı?Seni sevebileceğini mi?Onca kız gelip geçmiş kimsede aradığını bulamamış.Sen de mi bulacak?Bana sadece kardeş gözü ile bakmış.Kardeş sevgisi ile sevmiş.Yardımları da bu yüzden işte. Ne kadar aciz bir kızsın Işıl.
  Yong Hwa ise arkasından bakakalmıştı. Demek istediği şey o değildi.İnsanın kardeşi ile arasında güçlü bir bağı vardır.Karşılıksız sevgidir kardeş sevgisi.Çıkarsızdır.Temizdir.Kolay kolay kirlenmez,kirletilemez.Kardeşin varsa güvendesindir,kafan rahattır.Dert ortağındır o senin.Sıkılmazsın.Yokluğunu fazlası ile hissedersin olmadığı zaman. Ve daha bir sürü şey.İşte Yong Hwa 'nın Işıl 'a karşı hisleri bu derece benziyordu kardeş sevgisine.Ama kardeşi gibi değil,aşk ile seviyordu onu.Sadece yanlış anlaşılmıştı.Ya da yanlış anlatmıştı.Kore'yi bilmem ama Türkiye 'de bir kıza "seni kardeşim gibi seviyorum "denirse,ona abi gibi davranmaktan ötesine geçemezsin.Açık ve net.
  Nihayet hazırlanmıştı kahvaltı masası.Mükemmel bir görüntü vardı. Yong Hwa, bütün hünerini sergilemişti.Yine de Işıl ve Eun Sun, tedirginlik ile oturdular masaya.İkisi de birbirlerine baktılar.
  Yong Hwa :-Haydi ama, yesenize?Korkmayın zehirlenmezsiniz.
  Işıl ve Eun Sun, bu Kore kahvaltısından birer lokma aldılar çekinerek.Ama bir şey vardı. Tadı o kadar kötü değildi.Aksine,gayet güzel ve lezzetliydi.
  Işıl :-Bu,bu harika olmuş.
  Eun Sun :-Evet,mükemmel.
  Işıl :-Bunu gerçekten sen mi yaptın? Saklama bak.Yoksa dışarıdan mı söyledin?
  Yong Hwa :-Hayır, ben yaptım.Kavga edip,Dong Hyun 'un evinde kaldıktan sonra,ne kadar iğrenç yemek yaptığımı gördüm,ve özel ders almaya başladım.
  Işıl gülümsedi:-Gerçekten işe yaramış.
  Yong Hwa :-Sonun da seni bir şeyler konuşurken görmek güzel. Yoksa konuşman için,yemek yedirmemiz mi gerek?
  Işıl, bir an "kardeş"meselesinden dolayı sessizleşti.Düşüncelere daldı birden.
  Işıl :-Beni kardeşi gibi gördüğü için ona kızmaya hakkım yok.Kimse kimseyi zorla sevemez.Jung Yong Hwa 'da beni.Yine de mesafemi korumam gerek.Ona daha fazla bağlanmamak için.
  Yong Hwa :-Işıl!
  Işıl :-Ha!Efendim?
  Yong Hwa :-Aramızda mısın?Daldın gittin.
  Işıl :-Bir şey düşünüyordum da.
  Yong Hwa :-Bu gün okul yok.Beraber bir şeyler yapalım mı?Sen,ben,Eun Sun ve Dong Hyun.
  Eun Sun :-Lütfen yapalım, lütfen.
  Işıl :-Ne gerek var şimdi? Zaten canım istemiyor.
  Eun Sun :-Haydi ama!
  Işıl, Yong Hwa 'ya baktı. Niyetini anlamıştı.Kendisine dün yaşananları unutturmak istiyordu.En azından Işıl öyle düşünüyordu çünkü hakikatte Yong Hwa 'nın tek düşüncesi,Işıl ile birkikte olmaktı.
  Nihayet, Işıl "Pekâlâ "dedi ve gitmeye karar verdi onlarla.
  Yong Hwa, Işıl'ı nasıl mutlu edeceğini iyi biliyordu.Muhteşem dörtlü birleşip sinemaya gelmişlerdi.Aksiyon karışımı bir komedi oynuyordu.Üç boyutlu gözlüklerle seyre dalmışlardı.Ellerinde patlamış mısır ile birlikte.Teknoloji harika bir şey.Sanki içindelerdi filmin.Öyleki Yong Hwa,bir sahnede öyle heycanlanmıştı ki,birden yerinden zıplayıp,elinde ki mısırı sağa,sola döktü.Işıl, gülmemek için kendini zor tuttuysa da,gizliden de olsa minik bir kahkaha attı.Yong Hwa ise gözlüğünü çıkarmış,etrafa bakıyordu, bu şaşkolozluğunu gören var mı diye.Neyse ki kendisi gibi diğer seğircilerde filme dalmışlardı ve Yong 'u pek fark eden olmamıştı Işıl dışında.Zaten o, filmi pek izlemiyordu.Hâlâ aklı şu "kardeş"meselesindeydi.O kadar içerlemişti ki,Woo Bin ile yaşananları unutuvermişti.
  Yong Hwa, elini yere saçılmış olan mısır kutusunun içine attı fakat,zaten hepsi yerdeydi.Bir anda Işıl uzattı elinde ki mısır kutusunu Yong Hwa 'ya.İkisi birden aynı kutudan yemeye başladılar.
  Film bitmişti.Ne yapacaklarını düşünürken,Yong Hwa'nın ok atışı yaptığı,yere geldiler.Işıl burayı çok seviyordu.Jung Yong Hwa bunu iyi bildiği için Işıl 'ı buraya getirmişti.Kendisi yine milli kıyafetlerle atış alanındaydı.Işıl 'a ise yine onu sevgi dolu bakışlarla, hayran hayran izlemek kalmıştı.
  Ve Jung Yong Hwa. Her zaman ki gibi harika atışlar yapıyordu.Sanki ok,onun emrinde ilerliyor,vuracağı hedefi Yong Hwa, emrediyordu.Işıl 'a baktı hemen.Gülümsedi Işıl,başını öne arkaya salladı.Yong Hwa,yanına doğru geldi.
  Yong Hwa :-Işıl! Hadi buraya gel.Diye seslendi kendisine.
  Işıl :-Neden?
  Yong Hwa :-Ok atman için.
  Işıl :-Yong, biliyorsun ben o konuda çok kötüyüm.Elimi hiç bulaştırmayayım.
  Yong Hwa yanına geldi Işıl 'ın ve tutuverdi elini birden.Çekiştirerek atış yapılan yerin ortasına kadar getirdi.
  Işıl :-Yapamam diyorum,neden anlamıyorsun.
  Yong Hwa :-Yaparsın.Dedi ve birden arkasına geçip,ellerini omuzundan geçirdi.Oku ve yayı tuttu.Bir nevi sarılıyordu.
  Işıl :-Bana ver,ben kendim atarım.Dedi ve kenara çekildi. Artık ümitsizce bağlanmak istemiyordu Yong Hwa.Yong Hwa ise şaşkınlıkla baktı Işıl 'ın yüzüne. Bu ani hareketin sebebini anlamamıştı.
  Işıl,yayı gerdi ve fırlatmaya hazırlandı oku.Bir an durdu ve yere indirdi iki elini.
  Işıl :-Haydi göster nasıl atacağımı.
  Dengesiz bir ruh hâlindeydi Işıl. Ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu.Uzak mı durmalıydı Yong 'dan yoksa sıcak mı olmalıydı?Gerçekten,zor ötesi zor bir durumdu bu.
  Yong Hwa iki elini de tuttu ve atışı yapmasını sağladı Işıl'ın.On ikiden olmasada dokuzdan vurmuştu.Ayağının dibine atış yapan biri için mükemmel denebilecek bir skordu bu.
  Yong Hwa :-Hiç fena değil.
  Işıl :-Teşekkür ederim. Sayenizde küçük bey.
  Yong Hwa :-Şu küçük bey lâfını unutsak artık nasıl olur?
  Işıl :-Bence unutmayalım.Bana aramızda ki mesafeyi hatırlatıyor.
  Yong Hwa bozulmuştu:-Anlamadım? Ne mesafesi?
  Işıl :-Olması gereken mesafe.Her abi ve kardeşin arasında olan mesafeden bahsediyorum.
  Yong Hwa :-Ne demek o?Beni abi olarak mı görüyorsun?Dedi kızarak.
  Işıl :-Ne kızıyorsun?Beni kardeşi gibi gördüğünü söyleyen sensin.
  Yong Hwa :-Ben kardeş demedim.Kardeş sevgisi kadar büyük demek istedim.
  Işıl, öylece kalmıştı.Sabahki üzüntünün ve karamsarlığın yerini,yeniden ümitler almıştı sanki.Seviyordu bu ne söylediğinden haberi olmayan çocuğu.
  Yong Hwa :-Ne kadar aptal bir kızsın sen böyle?
  Işıl :-Sen kendine bak.
  Yong Hwa :-Asıl,sen kendine bak.Lâfı başka başka yerlerden anlıyorsun.Taş kafalı.
  Işıl :-Taş kafalı sensin bir kere.Eşşek!
  Yong Hwa :-Ben miyim eşşek?Dur bir dakika.Dur! Kardeş sevgisine bu kadar bozulduğuna göre yoksa sen,başka türlü bir sevgi mi isterdin?
  Işıl :-Ne imâ ediyorsun sen be?
  Yong Hwa :-Yoksa,bana aşık mısın?
  Işıl :-Ben mi?Sana mı?Aşık mı?
  Yong Hwa :-Hadi,hadi açık konuş benimle.Ama suç sende değil.Benim etkileyici cazibemde.Bir çok kız aşık oldu bana. Bu yüze kim hayır diyebilir ki!
  Işıl :-Ayy,havalara bak.Ben mi sana aşık olacak mışım?Sen öyle zannet.Bir kere sen benim tipim değilsin.
  Yong Hwa, kıskançlık krizine girmek için hazırlanıyordu.
  Yong Hwa :-Kim miş hanım efendi tipiniz?
  Işıl :-Sana ne?Söylemek zorunda değilim,Dedi ve önden önden gitmeye başladı.
  Yong Hwa :-Hayır söylemek zorundasın.
  Işıl :-Değilim ya aaaa!
  Yong Hwa :-Söyle dedim bak kötü olur.
  Dong Hyun ve Eun Sun, uzaktan onlara bakıyorlardı.
  Dong Hyun :-Bu ikisinin arasında nasıl bir bağ var hâlâ çözebilmiş değilim.
  Eun Sun :-Kader mi dersin?
  Dong Hyun :-Başka ne olabilir ki?
  Eun :-Evet,kader.
  Işıl ve Yong Hwa, deniz kenarında yürüyorlardı.Eun Sun ve Dong Hyun, yanlarından ayrılmışlardı.
  Işıl :-Teşekkür ederim Yong. Bu iyi geldi.
  Yong Hwa :-Hangisi?Sinemaya gitmek mi?Ok atmak mı?Yoksa deniz kenarında yürümek mi?
  Işıl güldü :-Hayır. Kavga etmek.
  Yong Hwa 'da güldü:-Senin gibi bir keçiden de bu beklenir zaten.
  Işıl :-O gün, yanımda olduğun için de ayrıca teşekkür ederim.Onun beni öpmesine izin vermediğin için.
  Yong Hwa :-Öpücükte olsa,senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.Sadece evleneceğin erkeğe sakladığınıda.Ayrıca hijyen takıntın olduğunuda.Dedi gülerek.
  Işıl :-O Woo Bin'i bir elime geçirirsem!Arkamda ki denize dua etsin o.
  Yong Hwa :-Bakıyorum da çenen açıldı.Fabrika ayarlarına dönmeye başladın.
  Işıl gülümsedi:-Sayende.
  İkisi de bir banka geçip oturdular.Denizi seyretmeye başladılar.
  Yong Hwa :-Işıl!
  Işıl:-Efendim.
  Yong Hwa :-Şu an aklımdan ne geçiyor biliyor musun?
  Işıl :-Seni dinliyorum.
  Yong Hwa :-Sana Koreli ismi bulalım mı?
  Işıl:-O da nereden çıktı?
  Yong Hwa :-Eğlence olsun diye.Sen olur dersen tabii.
  Işıl gülümsedi :-Tamam, dediğin gibi olsun.Ama anlamlı,güzel bir şey olsun.Beğenmezsem,değiştiririm.
  Yong Hwa :-Bence beğeneceksin.Sana özel bir şey olacak.
  Bir an sessizleşti Yong Hwa. Belli ki bu ismi düşünüyordu. Özel olsun istiyordu. Bu isimi andığında kendisini ya da Kore'yi hatırlamalıydı Işıl. En çokta kendisini.
  Yong Hwa :-Buldum.Senin adın,So Eul olsun.
  Işıl gülümsedi:-Güzel bir isim.Peki anlamı nedir?Yani neden So Eul?
  Yong Hwa:-Güney Kore'nin baş kenti Seul'dan geldi aklıma.Seninle burada tanıştık ve bir şeyler yaşadık.Böylece beni ve Kore'yi unutmazsın.
  Işıl 'ın hoşuna gitmişti bu isim.Hele de Yong Hwa tarafından verilmesi daha da özeldi onun için.
  Işıl :-Çok beğendim.Haydi bana yeni adımla seslen.Dedi ve ayağa kalktı.
  Yong Hwa :-Sen ciddi misin?
  Işıl :-Evet.
  Yong Hwa :-Bayan So Eul Tükoğlu.
  Işıl :-Yakıştı ama değil mi?
  Yong Hwa ayağa kalktı :-Çok.Eğer bir gün olurda, birbirimizden uzaklaşıp,şöyle bir anımsarsak bu günleri,sana taktığım bu isim ile beni hatırlarsın.
  Işıl,Yong Hwa 'ya baktı. Çok derin baktı hemde.
  Işıl:-Söz,bir gün ayrılmak zorunda kalırsak,ben seni hiç unutmayacağım.
  Yong Hwa :-Ben ayrılmayı düşünmüyorum So Eul.Ben,Sen de, yanımda olup,yıllarca uzak kaldığım annemi,daha çocukken kaybettiğim babamı ve hiç sahip olmadığım kardeşimi buldum.Sen benim ailemsin.
  Yong Hwa iyi gidiyordu.Bu cümlenin arkasına bir "seni seviyorum " çok yakışır.Haydi Jung Yong Hwa, kim tutar seni!
  Işıl :-Ne?
  Yong Hwa :-Yine yanlış anlama bunları söyledim diye.Ama benim için çok değerlisin.Çünkü ben,ben seni...
  O anda bir şimşek çaktı.Işıl çığlık attı birden ve Yong Hwa 'ya sarıldı.İki elini de yüzüne kapatmıştı.O an ikisi de çok şaşkınlardı.Birden minik minik damlarla yağmur yağmaya başladı.Durum git gide romantikleşiyordu.Doğa bile,Yong Hwa'nın o büyük teklifi için kendisini destekliyordu.Işıl geri çekilmek istediyse de Yong Hwa izin vermedi.
  Işıl düşüncelerdeydi:-Ne olur kendine bağlama beni artık.
  Yong Hwa :-Söyleyemedim.Ama bir gün,bir gün seni sevdiğimi söyleyeceğim.Seni kaybetmeyeceğim.Unutmak zorunda kalmayacağım.Diye düşündü.
  Işıl, geri çekildi usulca.Yağmur daha da hızlanmıştı.Yong Hwa ellerini tuttu ve yukarı kaldırdı Işıl 'ın.Avuçlarına düşen yağmuru tutmaya çalışıyorlardı.
  Yong Hwa :-Bak ne güzel yağıyor.Bu bahar yağmuru.
  Işıl :-Yong, biz çocukken ne yapardık biliyor musun?Ağzımızı açar,dilimize düşen yağmur damlalarını içmeye çalışırdık.
  Yong Hwa :-Böyle mi?Dedi ve dilini uzatıp,yağmur damlası yakalamaya çalıştı.
  Işıl :-Evet.Dedi gülerek.
  Işıl 'da aynını yapmaya çalışıyordu.Birden,önlerini görmeyip,birbirlerine çarptılar.Öyle çok gülüyorlardı ki,yağmur da sırılsıklam olduklarının farkına bile varmıyorlardı.
  Işıl :-Seni gülerken görmek çok güzel.
  Yong Hwa :-Seni de.Işıl, haydi yarış yapalım. Eve kim önce giderse,o diğerine istediğini yaptıracak.
  Işıl :-Sen dövüş sporlarına hakimsin.Eminim benden iyi koşarsın.
  Yong Hwa :-Söz,yavaş koşacağım.
  Işıl koşmaya başladı birden:-Bir, iki, üç.Başla.
  Yong Hwa :-Çok kurnazsın.Dedi ve peşinden koşmaya başladı. Arkalı önlü koşuşuyorlardı gülüşerek.Şu an hayat öyle güzeldi ki.Ne Woo Bin,ne de bir başkası ikisininde neşesini bozamazdı.Olanlar ve kötü düşünceler,bahar yağmurları ile akıp gidiyordu.Temizleniyorlardı sanki.Ruhen,bedenen ve kalben.
  Işıl 'ın evinin önüne kadar koşmuşlardı.Bahçe kapısını önünde durdular.
  Işıl :-Kazanan Işıl So Eul Türkoğlu.
  Yong Hwa :-Sen de hızlı koşuyormussun.
  Işıl güldü :-Hadi canım. İkimizde benim kazanmsm için,senin yavaş koştuğunu biliyoruz.
  Yong Hwa :-Yine de ne istersen onu yapacağım.Söz verdim bir kere.
  Işıl :-Önce üzerimizi değiştirelim bence.Sırılsıklam olduk.Hastalanmayalım.
  Yong Hwa :-Haklısın.Haydi gir içeri.
  Işıl :-Sen de çabuk git eve.
  Yong Hwa:-Tamam.Dedi ve ikisi de arkalarını dönüp ilerlediler.Yong Hwa döndü birden.
  Yong Hwa :-So Eul! Diye seslendi.
  Işıl :-Efendim?
  Yong Hwa :-Seni eve geri döndüreceğim.Bu savaşı unutma.
  Işıl gülümsedi:-Unutmam.Dedi ve el salladı.
  İkisinin hayatı gayet iyi gidiyordu.Ama ortada Yong Hwa 'nın ilân ettiği bir savaş vardı. Belki de kazanır ha!Belki Işıl yeniden eve döner.Belki.
 
 

BENİM KÜÇÜK DADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin