Bugün Quidditch maçı vardı. James gözlerini kucağına çıkmış Sirius ile açtı."Merlin aşkına Pati! Kucağımda ne yapıyorsun?!" diye homurdanarak onu üstünden attı. Yere yapışan Sirius yuvarlandı ve Remus'un yatağına ulaştı. Remus'u ayağından aşağıya çekerek uyandırmaya çalışıyordu. Ancak bu, Remus'un çorabını çıkartmaktan başka bir şeye yaramadı. Çünkü Remus, tahmin ettiğinden daha ağırdı.
Sirius sinirlenip, Remus'un ayağına daha sıkı asıldı. Garip sesler çıkartarak, onu aşağıya çekmeye çalışıyordu. Yüzü kızarmıştı. Remus "Hey, ayağımı koparacaksın!" diye feryat etti.
"Sirius, Merlin aşkına! Ayağımı bırakır mısın?" Remus sonunda ayağını ondan kurtardığında, Sirius oldukça gücenmiş görünüyordu. Kollarını göğsünde birleştirdi ve "Ne olurdu seni aşağıya çekmeme izin verseydin?" diye mızmızlandı.
James dayanamayıp "Sirius, özel gününde misin?" dedi Quidditch formasını giymeye çalışırken. Bu Sirius'un daha fazla homurdanmasından başka bir şeye yol açmadı.
James nihayetinde formayı giymeyi başardığında Remus "Seni bu formayla görmeyi özlemişim." dedi sırıtarak. Peter ise hayran hayran bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Sirius, göğsündeki kollarını hala çözmemiş etrafa somurtkan bakışlar atıyordu.
James, Sirius'un yanına gitti ve omzuna vurarak "Sana şu Ravenclaw'daki sarışın kızı, adı neydi Lena mıydı? Her neyse. Onu ayarlamamı ister misin Pati?" diye sordu. Sirius bir an arkadaşının ciddiyetini ölçmek için yüzüne baktı. Evet son derece ciddi görünüyordu. Griden maviye dönük gözleri parladı ve kollarını serbest bırakırken yüzünü kocaman bir sırıtış kapladı. Eliyle James'in formasını sıktı ve "Yapar mısın cidden?" diye sordu hülyalı ses tonuyla. Remus onun bu haline homurdanırken, Peter kıkırdıyordu.
James ayağa kalktı ve "Tabi ki!" diyip enerjik bir biçimde erkekler yatakhanesinden çıktı. Peşinden de diğer Çapulcular.
Büyük Salon'a vardıklarında James'in gözleri hemen Lily'yi aradı. Buldu da. Alice ile sohbet ederken bir yandan da kahvaltı ediyordu. Arada gülüşüyordu. Ancak sonrasında James'in hiç de hoşuna gitmeyen bir şey oldu. 7. sınıflardan olan Ben adındaki bir çocuk ona küçük mor renkte bir çiçek uzattı gülümseyerek. Lily ilk başta kaşlarını çattı ancak sonrasında nezaketen çiçeği aldı.
James içine dolan öfkeyi dışa vurmamak için uğraştı. Lily neden o çiçeği almıştı ki! Daha doğrusu o Ben denen çocuk ona neden bir çiçek vermişti?
James burnundan soludu ve ellerini saçlarına geçirdi. Remus "Lily ondan hoşlanmıyor. Canını sıkma." diye teselli etti onu. Sirius "Ama Ben ondan hoşlanıyor. Bu bir sorun!" diye haykırdı adeta. Peter fısıldarcasına "Ve Sümsükus da." diyince James sızlandı ve masaya oturdu.
"Gerçekten maç öncesi çok güzel moral veriyorsunuz!" diye homurdandı tabağını doldururken.
Remus, teselli vermeye devam edercesine "James, onlar Lily'den hoşlanabilir. Ama Lily onlardan hoşlanmıyor ki!" dedi. James balkabağı suyundan bir yudum daha aldıktan sonra "Ama benden de hoşlanmıyor." diyerek noktayı koydu.
Lily'ye sinirli bakışlar atarak kahvaltısını eden James son derece gergindi. Sirius en sonunda onun bu gergin haline dayanamayıp "Bak Çatalak, bu maçı kazanırsan, sana söz veriyorum Lily ile aranızı yapacağım!" dedi iddalı bir ses tonuyla. "Madem yapabileceksin o zaman 6 senedir neden kılını bile kıpırdatmıyorsun lan!" diye çıkıştı James. Sirius sabahki kırgın haline geri döndü. Remus "James haklı." dedi fısıldarcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular
Fanfiction▪️Lumos! Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum. Bu hikayede sıradan büyücüler yok. Onlar Çapulcular. Her daim bir muziplik peşinde olan 4 yakın arkadaş. Patiayak, Aylak, Çatalak ve Kılkuyruk. Hepsi birbirini tamamlayan müthi...