Merhabalar
Kiraz Çiçeği hikayeme hoşgeldiniz.
Bölümleri aralıklı olarak düzenleyip yeniden yayımlayacağım. Kusurum olursa şimdiden affola.
Yeniden hoşgeldim.Hepinize bir kucak kiraz dolusu sevgiler. ♥
KİRAZ ÇİÇEĞİ
Ruhum yaralarını astı koynuna geceler zifiri kan kokuyor. Her yer karanlık, aydınlığa dermanı kalmamış bedenim de yara bere içinde. Can hıraş hayatın pençesinde can çekişiyorum.
Ölüyorum ama bu bedenle alakalı bir ölüm değil. Ruhum ölüyor,kalbim ölüyor ama ben inatla nefes almaya devam ediyorum.Çok geç biliyorum ama kalbimdeki isyanı bastıramıyorum. Çığlık çığlığa ağlıyorum ama kimse duymuyor. Yaralı ruhum çırpındıkça batıyorum. Battıkça anlıyorum ki aldığım her acı, yaşadığım her kabus ilk günki tazeliğinde canımı yakmaya devam ediyor.
Ruhu yara bere içinde ki bu kız daha beş yaşında karanlık dolu odasında oturmuş beyaz tavanı izliyor. Aşağıdan sesler geliyor birisi bağırıyor küfür ediyor. Bir insan bir insanın ruhuna dönülmez yaralar açıyor. Duyuyor ama aşağı inmeye cesaret edemiyor. Gecenin kan kokan karanlığında öylece tavanı izliyor.
Çığlıklar art arda yükseliyor içime bir ateş düşüyor.
Kalbime işleyen çığlık daha da arttığında yerimden hızla fırladım. Boğazım kurumuştu.
Ayaklarım beni taşıyamıyordu artık.
Daha ufacık bir çocuktum ben.Babam annemin ruhuna dönülmez yaralar açıyordu ama ben bunu engel olamıyorum.
Onun incinmesine ruhuna yaralar bırakmasına izin veriyordum.
Kendi ruhuma açılan yaralardan habersiz...Ayak sesleri yukarıya tırmandı bedenim ki gerilim arttı. Pakeden çıkan gıcırtılı sesler attıkça küçük bedenim iyice küçüldü. Yataktan kalkıp odamda buluna eski dolaba ilerledim. Hiç birşey düşünmeden içeri girip dolabın kapağını kapattım.
Bir anda odamın kapısı gürültüyle açıldı.Gelen babamdı.
Kızlar babalarının ilk aşkı olur derlerdi.
Oysa ben babamın ilk nefretiydim.
Ruhuma yaralar açan adam gelmişti. Odanın içinde adımladı nefesimi tuttum. Dolabın önüne kadar gelen bedenini gördüm. Gözlerimi sımsıkı yumdum,ve dolabının kapağı açıldı.Yanıma yaklaştı.
Attığı her adımda ev sallanıyordu sanki öfkesi beni olduğum yere bağlıyordu. Attığı her adım o kadar sarsılmaz ve yıkılmazdı ki beni yıkacağını,yakacağını o zaman o gece saklandığım o dolapta anlamıştım. Ama hayatım boyunca neyin bedelini ödediğimi anlayamıycaktım. Bu öfke bu nefret neden di ?
Ben onun kızıydım,ben onun yaralı serçesi olmak istedim ama o beni her zaman yaralayan olmayı seçti. Beni kanattıkça beni örseledikçe nefretle doldum. Bu nefret bu kin en çok beni yaktı. Zifiri karanlık gece de duyulan tek ses nefes alış verişimdi. Bana öyle öfkeyle bakıyordu ki hiçmişim gibi sanki bu hayattaki en değersiz varlık benmişim gibi hissediyordum.Oysa daha 5 yaşındaydım. Ona ne yapmış olabilirdim ki. Bunu anlamam uzun yıllarımı almıştı. Ama o zamana kadar ruhuma açtığı yaralar sayısızdı. Ve bugün bile yerini koruyordu.
Hepsini hatırlıyordum. İçime bıraktığı her siyah noktayı ezbere biliyordum işte..Bana gittikçe yaklaşıyordu. Tam dibimde durduğunda bi anda elini kaldırdı eş zamanlı olarak yanağımda ve dudağımın kenarında bi yanma hissettim.
Bana vurmuştu.
Kan kokan elleriyle bana kıymıştı. İşte benim hayatımın başlangıcı buydu.Ben 5 yaşından beri ruhuna yaralar işlenen kızdım. İlmek ilmek işlenen bu yaraları asla söküp atamıycaktım. Yanıcaktım cayır cayır ama asla geçmeyecekti. Ruhum aleve verilmiş kor yangınlar salmıştı yüreğime bu yangınlar elbet bir gün sönücekti. İşte o gün benden geriye bir şey kalıcakmıydı bilmiyorum.
Bu benim hikayem.
Ruhu yaralı, içi çürümüş ayakta durmaya çabalayan lakin asla başaramayan boynu bükük bir kiraz çiçeğiydim ben....
Bilemezdim ki gözleri uçurum olan adamın gözlerinden kalbine zevkle atlıyacağımı. O adama sığınacağımı.
O adamın omzuna minik bir serçe olarak konacağımı bilemezdim...Keyifle okuyun..
25.05.2018
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ ÇİÇEĞİ
ChickLitÖlüm ruhunu tırmalarken kendine bile yabancıydı artık. Ruhu, bedeni ölümü kabullenmiş gibiydi. Babasının gölgesinde onun bıraktığı acılarda kaybolan ruhu yaralı bi kız. Ölüm kokuyordu gözleri. Yorulmuş bedeni yaşadıklarını kaldıramazken ona uzanan...