20. Bölüm: "Yangının Dağılan Külleri"

277K 10.4K 2.1K
                                    



İnstagram hesabım: yusraergn
Tiktok hesabım yusraergunkitaplari

Keyifli Okumalar ☘️


Ağlamaktan şişmiş gözlerim ve akan makyajım ile hâlâ öylece çöküp kaldığım yerde oturuyordum. Ellerim onun için hevesle giydiğim elbisenin kumaşını sertçe sıkıyordu. Kendimde değildim. İçimdeki acı aklımı da almıştı ve tüm benliğime yayılmıştı. Yine yapmıştı, yine canımı yakmıştı. Bu sefer sözleriyle değil, bana gösterdiği değersizlikle kalbimi parçalara ayırmıştı. Hâlbuki o değil miydi her şeyi düzeltmek için benden izin isteyen, o değil miydi her şeyin güzel olacağına dair bana umut veren? Neden yine yapmıştı? Kendimi aldatılmış ve ihanete uğramış gibi hissediyordum. Artık göz pınarlarım kurumuştu, tek bir damla yaş akmıyordu. Avşin'i zar zor odadan çıkartıp yalnız kalmak istediğimi söylemiştim. Hiç istemese de odadan çıkmış, bir şeye ihtiyacım olursa ona gitmemi istemişti ama benim kıpırdayacak hâlim bile yoktu. Kalbim o kadar acıyordu ki, içimi yakan atışlarıyla göğüs kafesime darbeler indiriyordu.

Ben, tüm kalbi ve ruhu yaralar içinde olan bir kadındım, sevmek benim neyimeydi ki kalbimi imkânsız olan bir adama vermiştim? En baştan beri beni yaralayacağını bile bile neden umudumun tekrar yeşermesine, gökyüzüne bir kuş misali uçmasına izin vermiştim? Senin hayatın hep acılar etrafınaydı, hâlâ alışamadın mı, diyen iç sesimle acı bir gülümseme belirdi dudaklarımda. Ardından da kuruduğunu sandığım pınarlarımdan bir yaş yanağımda yol izleyerek dudaklarımın üzerine firar etti. İçimden akan acım gözlerimden dökülüyordu, kalbimdeki kırıklardan kopuyordu. Gözlerimi kısa bir an kapatıp açtım ve oturduğum yerden uyuşuk hareketlerle kalktım. Kendimi yine toparlamalıydım, yine kanayan yaralarımı kendim sarmalıydım. Üstümü çıkarmak için giyinme odasına geçtim. Büyük bir heyecan ve umutla giydiğim elbiseyi bu sefer büyük bir acı ve hüzünle çıkardım. Ardından yüzümdeki akmış ve iğrenç görünen makyajı silip saçımı açtım. Bir ruh gibi hareket ediyordum. Gözlerimin ışığının bile yaşadığım hayal kırıklığından dolayı söndüğünü görebiliyordum. Banyoya geçip yüzümü yıkadım. Çıktıktan sonra direkt yatağa girdim ve onun kokusunun gelmeyeceği tarafa döndüm. Bugün kokusu bana huzur değil, acı veriyordu. İçime almak istemedim, kaçtım. Kapı açıldığında gözlerimi hemen yumdum. Yanıma doğru gelen kişi Avşin'di ve beni kontrol etmeye gelmişti. Bana yaklaşıp saçımı okşadı ve bir öpücük bıraktı.

"Özür dilerim, hepsi benim suçumdu. Seni bu kadar umutlandırmamalıydım. Çok özür dilerim Arya," dedikten sonra üstümü örtüp odadan çıktı.

Gözlerimi açtım ve hiçbir duygunun barındırmadığı bakışlarımı karşımdaki duvara çevirdim. Ne kadar böyle kaldım bilmiyorum ama uzun bir zaman olduğu kesindi. Kapı tekrar açılınca bu sefer Avşin değil de kalp kırıklığım olduğunu biliyordum. Gözlerimi yine yumup uyuyormuş gibi yaptım. Bir süre bakışlarını üstümde hissettim ve huzursuzca kıpırdanmamak için kendimi zor tuttum. Belki şu an kalkıp ona hesap sormalı ve kızmalıydım ama bunu yapacak gücüm yoktu. Kalbimin ağrısı ruhuma ve bedenime ağır gelmiş, tüm gücümü tüketmişti. Hareketlenerek giyinme odasına girdi ve üstünü değiştirip tekrar geldi. Diğer tarafın çökmesiyle yatağa girdiğini anladım ve ilk defa yakınımda olmasından rahatsız oldum. Belimde hissettiğim kollarıyla gerildim. Şu an bana ne dokunmasını ne de yakın olmasını istiyordum ama buna rağmen ondan uzaklaşıp bana dokunmasını engelleyemedim. Bir süre sonra uyuduğunu anladığımda kollarını belimden çekip ondan daha da uzaklaştım. Yataktan çıkıp ondan tarafa hiç bakmadan Avşin'in odasına gittim. Onunla daha fazla kalmak istemiyordum. Ne acayip ama değil mi? Önceleri onunla olabilmek için can atarken şimdi ise ondan uzakta olmak istiyordum. İçeri girdiğimde Avşin hissetmiş gibi gözlerini araladı.

SESSİZ GELİN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin