Geceleri ve karanlığı hiç sevmem bana acılarımı ve pisliklerimi hatırlatır.
"lana hadi ama gitmemiz gerek "diye bağırıyordu Sandra en iyi arladaşım olmasına rağmen bazen beni sinir ediyo.
"Tamam,geldim" dedim ve yanına gittim.
"Tanrı aşkına lana biraz hızlı olmalıyız"dedi ve güldü.
5 kişi olarak gidicektik erkeklerden uzak bir tatil ahh kimi kandırıyorum tabi ki erkek olur ama benim için olmayacağına eminim son yaşadıklarımdan sonra biraz zor olur.
Bir benzinlikte durduk ve arabadan indik sindy tuvalete gitti bizde onu bekliyorduk ki bir araba durdu arabadan egosu her yerinden akan kaslı dövmeli ve hakkını yemiyim yakışıklı bir çocuk indi ona hiç durmadan bakıyordum bir anda kafasını çevirip bana güldü elindeki bezi koltuğa atıp bize doğru gelmeye başlada tam önüme geldiğinde gülüp;
"Bir problem mi var ufaklık"dedi ona sinirli bir şekilde cevap verdim;
"Bir problem yok ve ben ufaklık değilim"dedim bana gülerek dahada yaklaşıp saçımı kulağımın arkasına attı
ve;
"kendine dikkat et ufaklık"dedi ve arabasına binip gitti.
Yol boyu onu düşündüm egoist piç resmen benimle dalga geçti ama yinede etkilenmiştim aramızda mesafeler azaldığında aldığım o parfüm kokusu tam anlamıyla beni sarhoş etmişti.
"lana işte bu oda senin ve bende yan odadayım balkonlarımız birleşik yani her an yanındayım bebeğim"dedi ve hevesle anahtarları elime tutuşturdu.
"ahh...sandra seni seviyorum"dedim ve odaya girdim tek kelimeyle muhteşemdi pembe ve siyah renkler ağırlıklıydı bu odayı sevmiştim.Hemen yatağa uzandım ve o sırada uyuya kalmışım.Uyandığımda bir an onu gördüğümü sanıp titredim ama hiç bir şey yoktu üzerimdekileri çıkarıp banyoya girdim fakat içimde öylesine rahatsız edici bir his vardı ki sanki biri beni izliyor.Bir anda kendime gelip banyodan çıktım beyaz tül elbisemi giyip hafif bir makyaj yaptım annem olsa peri kızı gibisin derdi.
Kapı çok sert bir şekilde çalmaya başladım koşa koşa gidip hemen kapıyı açtım ve;
"Aman tanrım muhteşemsin"dedi sandra daha cevap vermemi beklemeden kolumdan çekiştirerek odadan dışarı çıkarttı beni hızlı hızlı ilerledikten sonra beni kendine çevirip;
"Mavi gözlerindeki sorulara cevap vereceğim ama ilk önce beni dinle bana kızmanı istemiyorum ve inan bu benim suçum değil"dedi daha sonra konuşmasına devam etti;
"Lafın kısası Brad geldi ve seni görmek istiyo ço..."lafını kestim ve sert bir şekilde;
"Onu görmek ya da duymak istemiyorum ve şimdi hemen burdan gidiyorum"dedim arkamı dönmemle birine çarptım kafamı kaldırdım ve Brad'in o pislik yüzünü gördüm onu itledim ve hızla ordan uzaklaşmaya başladım arkamdan bağrıyorlardı ama bana ettiği ihanet aklıma geldikçe sağırlaşıyordum hayattan kopup sadece ağlıyorsum onu sevmiştim sahile gelip bir anda kendimi kumlara attım bir süre ağladıktan sonra yatıp ay'ı ve yıldızları izledim denizin yumuşatıcı sesiyle kendimden geçerken arkamdan gelen sesle irkildim;
"Çok kolay inciniyorsun....duyguların çok baskın"dedi arkamı dönüp hemen yüzüne baktım bu o egoist piçti ama nedense gözlerinde sadece merhamet vardı.
Hemen yanıma yattı ve bana sarılarak;
"Sadece uyu....yarın düşünücek çok zamanı olucak küçük melek"dedi bu hoşuma gitmişti bende ona sarılıp uyudum hayatımda kendimi hiç bu kadar mutlu ve güvende hissetmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble (melek'in düşüşü)
FanfictionO tam bir baş belasıydı ve ben hala onu seviyordum ne olduğunu bilmesemde...