Bölüm 3: Harvey Atbol

194 11 14
                                    

Keanexl, atıyla uzun bir süre yol aldı. Yanında yiyecek hiçbir şey olmadığından, oldukça acıkmıştı. Elf Diyarına geçmek için Büyük Köprü'yü kullanmalıydı. Yanında birkaç altın vardı. Cebindeki bir kaç altınla, yiyecek birşeyler almıştı. Yiyecekleri aldıktan sonra Brekil Ormanına doğru gitmek için atına atladı. Ormana ulaştığı zaman güneş ortadan kaybolmuş, karanlık tüm diyarın üzerine çökmüştü. Ormanın içi gitgide sessizleşmişti. Arada bir çalılardan sesler duyuluyor, bazen at korkup geri dönmeye çalışıyordu. Keanexl atın ipini tutup tekrar yola koyuyor, bazen at iple bile gelmeyince, attan inip hayvanı zorla yola doğru itiyordu. Bir saat boyunca yol aldığı zaman, bir uluma sesi duydu. At bu sefer şaha kalkıp, Keanexl'ı üzerinden attı. Anko şehrine doğru dört nala koştu.

Keanexl zorla ayağı kalktı, at onu oldukça sert bir şekilde, yere fırtlatmıştı. Hançerlerini çekti, düz bile duramıyordu, beli çatlamış olabilirdi. Çok ağrıyordu. Uluma sesi git gide yaklaşıyordu. Belini düzeltmeye çalışıp, hançerlerini sımsıkı tuttu ve olanları beklemeye başladı. Kısa süre içinde, tam önünden, kendine doğru ilerleyen bir şeyin sesini işitti. Çok hızlı geliyordu. Öndeki çalılıklardan hızla, Keanexl'ın üstüne atladı. Keanexl hızla yana doğru çekildi. Karşısında bir kurt vardı. Ama normal bir kurt değil, vücudu bir insana, kafası ve elleri ise bir kurda benziyordu. Keanexl'ın karşısında durmuş, hamle yapacak zaman arıyordu. Genç, hançerlerini çekti. Yanında yayını getirmediği için çok pişmandı.

İkisi bir kaç saniye birbirlerini süzdüler.

Kurt ulumaya başladı, bir kaç saniye sonra ise, Keanexl'ın üstüne doğru koştu. Genç onu bekliyordu. Sağ elindeki hançeri sımsıkı , sol elindekini ise fırlatacak şekilde tutmuştu. Ormanın içi, ay ışığıyla, görünür olmaya başlamıştı. Canavarın tüm vücudu siyah kıllarla doluydu. Pençeleri oldukça sivriydi. Arkasındaki kuyruğu ise oldukça uzundu. Bir kaç saniye içinde Keanexl'a yetişip, yeniden üzerine atlamaya çalıştı. Genç, hızla yana çekildi. Sol elindeki hançerini, canavara doğru fırlattı. Canavar saniyeler içinde yere yığıldı. Hançer karnına gelmişti.

Genç, ona bakmak için yaklaştı. Canavar ölmüşe benziyordu, hançerini karnından çektiği an, canavar ayağını dişledi, ayağından büyük bir parça koparınca, Keanexl yere yığıldı. Canavar, bu sefer zorla ayağa kalktı, ve Keanexl'ın üstüne çıktı, omzuna dişlerini geçirdi. Bu büyük, sivri ve sarı dişler, gencin omzunun içindeydi. Omzunu koparmaya çalışıyordu. Gencin onu fırlatmaya çalışmasını önlemek için, Pençelerini yere saplamıştı. Keanexl, acı yüzünden durmadan çığlık atıyordu. Sağ elinden düşen hançeri gördü. Elini ona doğru uzattı. Parmakları değiyordu. Ancak omzunu yemeye çalışan bir canavar varken, o hançeri alması oldukça zordu. Elini biraz daha ileriye uzattı. Bu arada canavar sol omzunu neredeyse vücudundan koparacaktı. Elini uzatmaya çalıştı ama yine başarısız oldu. Canavar sadece omzuna odaklanmıştı. Sarı gözlerinden dehşet saçıyordu. Ağzı sıcak ve ıslaktı, sağ tarafındaki pençesini, yerden çıkardı ve biraz daha ileriye aldı, aynı şeyi sol taraf içinde yaptı, git gide daha derine gidiyordu. Saniyeler içinde yaptığı bu hareketler, omzu kullanılamaz hale getirmişti. Gecenin karanlığı, bu büyük ve ihtişamlı ağaçların bile güzelliğini örtüyor, Ay ise geceye karşı tek başına savaşıp, ormanı aydınlatmaya çalışıyordu. Bu büyük orman, kıtalar ayrılmadan önce, çok daha büyüktü. Ancak halen bile, büyüklüğü ve güzelliği gözleri kamaştırıyordu. Yerdeki toprak oldukça soğuk olmaya başlamıştı. Gecenin serinliği, ormanın içinde bile etkisini gösteriyordu bu soğuk genci de etkilemişti Sonunda, büyük bir nefes alıp, Hançere yetişti. Hançeri eline aldığı gibi, canavarın karnını delmeye başladı. Durmadan, karnına batırıp çıkarıyordu. Canavar, dişlerini gencin omzundan çekmeye başladı. O kadar hamleden sonra, artık hiçbir şey yapabilecek hali kalmamıştı. Neredeyse yirmi kez, canavarın karnına hançerini saplamıştı. Canavar, gencin son hamlesinden sonra, yere yığıldı. Keanexl'ın iki katı olan bu yaratık, son nefesini verdikten sonra, git gide küçülmeye başlamıştı. Kılları, dişi, pençeleri, kuyruğu hepsi kayboluyordu. Git gide insana dönüşüyordu. En sonunda genç bir Elfe dönüştü.

Yüce Ağaç: ArayışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin