Herkese selam! Çok çok çok çok geç kaldığım için çok çok çok çok özür diliyorum.
İyi okumalar...
Ölüm var, gidin sarılın sevdiklerinize. Beklemeyin. Beklerseniz geç kalırsınız...
"Tutku' nun Ağzından"
Ne kadar insan ömrü? 100yıl? 50 yıl? 10 yıl? 5 ay?
Belli mi sahi? İnsan çıkıp ben şu kadar yaşayıcam diyebilir mi?
Beklenmedikti işte. İnsan ömrünün başlaması da bitmesi de beklenmedikti.
Elimde ki kahve tepsisini Ceren'e uzattığımda başını kaldırarak yüzüme baktı ve iki yana salladı. Derin bi nefes alarak kahvesini yanına bıraktım. Diğerlerine de kahvelerini verdikten sonra kendi kahvemi alıp Efe' nin yanına giderek koltuğa oturdum.
Ceren' den haberi aldığımız gibi erkeklere haber verip hastaneye gelmiştik ve beş saattir burdaydık. Saat sekizi geçiyodu ve biz gram uyumamıştık. Uyuyamamıştık.
Ceren' in annesini yarım saat önce yoğun bakıma alıp gözlem altında tutucaklarını söylemişlerdi. Efe' nin sesini kulağımın dibinde duyduğumda irkilerek ona döndüm.
"Güzelim eve gidip uyu biraz istersen. İki adım atsam düşücekmiş gibisin." Sözlerinden sonra önüme dönüp başımı iki yana salladım ve "Gerek yok, iyiyim ben." diye mırıldandım. Kahvem bittikten hemen yanımda olan çöpe attım.
Efe elimi avcunun içine alıp "Tutku hadi kalk eve götiriyim seni. Hatta diğerlerini de çağıralım. Uyu biraz." dedi. Elimi avcundan kurtarıp yüzüne götürdüm ve "Efe ben iyiyim. Ayrıca uyumak istersem eve gitmeme gerek yok. -başımı omzuna koyup- Burda da uyuyabilirim, oldukça rahat." dedim, hafifçe gülümseyerek.
Efe elini omzuma sararak beni biraz daha kendine çekerken saçlarıma küçük bi öpücük bıraktı. Gözlerimi yavaşça kapatırken uyandığımda her şeyin bitmiş, her şeyin iyi olmasını diledim.
"Defne' nin Ağzından"
Üzerimdeki polar hırkaya biraz daha sıkı sarıldım. Dizlerimi kendime çekerken oturduğum banka biraz daha yaslanıp yeni doğan güneşi izlemeye devam ettim. Hastaneleri sevmiyodum. Her hastaneye geldiğimde aklıma geliyodu ablamı kaybedişim.
Onu üzerinde beyaz bi örtüyle götürmeleri, Buğra abinin bağırmaları, annemin yakarışları, babamın çaresizliği ve kendi hıçkırıklarım aklıma geliyodu.
Önüme uzatılan karton bardakla aniden yerimden zıpladım. Başparmağımı damağıma vurduktan sonra yan tarafıma baktım. Bana mahcup bi gülümsemeyle bakan Kaan' ı görünce elindeki bardağı alıp önüme döndüm. Kaan' da yanıma oturup sessizce kahvesini içmeye başladı. Bende sıcak kahveden küçük bi yudum aldım.
Kısa bi sessizliğin ardından "Üşümüyo musun?" diye sordu. Omuz silkerek "Üşüyorum." dedim, doğruyu söyleyerek. Üstündekini çıkarmaya kalkınca elimle engelleyip "Çıkarma, soğuğu seviyorum. İyi hissettiriyor." diye mırıldandım.
Başını iki yana sallayarak "Eğer hastalanırsan sana bakmıcam." Diye çıkıştı. Hafifçe gülüp omuz silkerek "Bakma. Ben bakıcak birini bulurum." dedim. Bir şey demedi, sustu.
Yaklaşık 10 dakika süren sessizliğin ardından "Ceren' in annesi... İyileşicek mi sence?" diye sordu, aniden. Cevap vermedim bi süre. Sonrasında omuz silkerek konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Kızı
Teen FictionSonunda bizi de bulmuştu mutluluk. Kucağımdaki minik prensese bakıp hafifçe gülümsedim. Bazen annesi gibi hırçın bazense çok uysaldı. Bakışlarını annesine doğru döndürüp "Anne babam seni seviyor mu?" diye sormasıyla Defne bakışlarını bana döndürdü...