Hiçbir şey söylemeden başımı önüme eğmiştim ne kadar düşünürsem düşüneyim aklım almıyordu. Kafamı tekrar ve tekrar ona çevirdim bakışlarını bir köşeye dikmiş gözlerini oynatmıyordu.Üzerimizdeki gerginliğin ilk defa bu kadar fazla olduğunu görüyordum. Elimi yavaşça enseme götürdüm ve saç diplerimi kaşıdım.
Söyleyecek bir şeyim yoktu ve tek istediğim görünmez olmaktı. Bu durumda daha fazla yanında kalamazdım.
İkimizde aniden ayağa kalktığımızda birbirimize çok yakın duruyorduk.
Geçmek için sağa döndüğümde o da benim döndüğüm tarafa dönmüştü. Fazla aceleci davranıyordum bu yüzden beklemek yerine diğer tarafa döndüm. Aynı şekilde Altan da döndüğünde yine yakınlaşmıştık. Kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı kulaklarım uğulduyordu."Sen geç." dedi kısık çıkan sesiyle. Geçmem için beklediğinde hızla yanından uzaklaştım.
Daha birkaç adım atmışken konuşmaya başladı yüzümü yavaşça ona döndüğümde kapıya doğru baktığını gördüm.
"Seni almaya geleceğim beni bekle." dedikten sonra gitti beni onu tekrar gördüğümde ne yapacağı konusunda merak içinde bırakarak.
***
Sandalyemi pencerenin kenarına koydum ve oturduktan sonra dizlerimi kendime çektim.
Altan'ı aklımdan çıkaramıyordum bir virüs gibi beynimin her köşesine yayılmıştı.Kendini ifade etme tarzı mı değişmişti, Altan her zaman için net bir insandı ama son birkaç gün de dahil şu an ki tavırları bana farklı şeyler hissettirmeye başlamıştı.
Bana ne söylemeye çalıştığı hakkında aklımda beliren düşüncelerin hayali olması beni korkutuyordu.
İtirafta bulunmamıştı emrivaki yapıp bir şeyler anlatıyordu ama sonuna kadar anlamamakta diretecektim, aptal gibi hissetmek istemiyordum.Heyecandan yerimde duramıyordum gelip beni alacağını söylemişti. Bu oldukça tuhaf bir histi tüm düşünce sistemlerimi kaybetmiştim. Salonun her köşesini ezberlemiştim yerimde duramıyor sürekli hareket ediyordum.
İçimde kabaran bu değişik his bana dehşet veriyordu.Neredeyse yarım saat geçmişti ve benim durumumda hiçbir değişme olmamıştı. Ne hazırlanmak için bir çabam ne de gitmemek için bir isteğim vardı yalnızca artık ne olursa olsun istiyordum.
Telefonumdan gelen sesle elim ayağıma dolandı ve nerede olduğunu bulmak için koşuşturmaya başladım.
Mesaj bildirim sesi olduğu için kısa sürmüştü, biraz aradıktan sonra yastığın altında olduğunu fark ettim.Tahmin ettiğim gibi Altan'dandı.
'Arabada bekliyorum.'
Bunun Altan'ın dilindeki anlamı benim yanına gitmemi istemesiydi peki ben şimdi ne yapacaktım.
Farklı hissediyordum ve bu yüzden onu görmek benim için her zamankinden daha zordu.
Çantamı alıp öylece gidecek miydim tuhaf bir teslimiyet duygusu zihnimi meşgul ediyordu. Bu duygudan kaçmak istemiyordum sadece eğer aşağı inersem Altan benim bu hareketimin ne anlama geleceğinin farkına varacaktı. Sanırım heyecandan aklımı yitirmek üzereydim ve doğru düşünemiyordum beni çağıran oydu.Alt tarafı çantanı alıp aşağı ineceksin diye geçirdim içimden, ne kadar zor olabilirdi ki.
Telefonumu elime aldım ve cevap yazmak için mesajlara girdim.
Kelimeler zihnimde anlamlı bir bütün oluşturmaktan çok uzaktı.Adımlarımı pencereye yönlendirdim arabası dış kapının hemen önünde duruyordu. Biraz eğildim ve yüzünü görmeye çalıştım o esnada bakışları bana döndü ve onu izlerken yakalanmış oldum.
Ani bir hareketle içeri girdiğimde yakalandığım için kendime kızıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ #Wattys2019
RomanceDicle, yapraklarını teker teker düşüren sonbahar ağacı gibi sonunda yine kendisiyle başbaşa kalmıştı . Yalnızlığın kıyısında kaybolmuşken fark etmeden tutunduğu bir liman onun tek sığınağı olmuştu. Artık kaybedecek çok şeyi vardı. Onun en de...