8~"Sümsükus'un yağlı saçlarından da beter durumdayım."

1.7K 114 44
                                    

James yüzünü yastığa gömmüş bir şekilde boğuk sesiyle konuştu. "Ben cidden salağım."

Sirius "Ancak anlamış olman da bunun bir belirtisi tabi." diye mırıldanırken Remus, James'in sızlanmalarına dayanamayarak okuduğu kitabı kapatarak onun yanına geldi.

James'in yüzünü bastırdığı yastığı çekti. James bir homurtuyla doğruldu ve Remus'a baktı. Remus "Bak, yaptığın cidden düşüncesiz bir davranıştı. Bir de bunu bütün Gryffindorların önünde yapmış olman da ayrı bir şey tabi ama yine de kendini affettirebilirsin." dedi bir öğretmen edasıyla.

"Nasıl olacak o?" diye sordu somurtkanlığını koruyan James. Peter "Aslında sana o kadar da kızgın olamayabilir. Sonuçta tokat atmadı, bir lanet göndermedi yada bağırmadı." diye konuya dahil oldu.

Remus "Eğer şaşkınlığı ağır basmasaydı, bunların hepsini aynı anda yapacağına kalıbımı bile basarım." dedi kaşları kalkık bir biçimde.

James "Tıpkı dün gibi bugün de moral verme konusunda bir numarasanız." diye homurdandı. Remus umursamadı ve konuşmaya başladı.

"Eğer eline yüzüne bulaştırmadan ona gerçekten pişman olduğunu, yaptığının yanlış olduğunu söylersen seni affedebilir."

James başını iki yana salladı. "O kadar kolay olacağını sanmıyorum." Yatağında uzanmış tavanı izleyen Frank "Gerçekten pişman olduğuna onu inandırırsan affedecektir." diye cesaretlendirdi onu.

Sirius "Kylie yarın geliyordu değil mi?" diye sordu aptal bir sırıtışla. James bunun ne sırıtışı olduğunu çok iyi biliyordu. Uyaran sesiyle "Sirius hayır!" dedi.

Sirius "Aman iyi be." diyip onlara arkalarını dönüp Frank'le sohbet etmeye başladı. James hazır konusu açılmışken Remus'a "Sizin Jenny ile nasıl gidiyor?" diye sordu.

Remus dudaklarını büktü. "Normal. Yani kütüphaneye gidiyoruz ve ders çalışıyoruz." dedi.

James sırıtarak "Sadece ders çalışmak için kullanmıyorsunuzdur orayı umarım." diyince Remus yastıklardan birini kapıp James'e fırlattı. "Aklın başka bir şeye çalışsa şaşarım." diye söylendi.

Sirius "Ömrünüzün sonuna kadar ders çalışamazsınız ya," dedi aynı sırıtışla. Frank arkadan ağzını oynatarak "Haklı." diyince Remus hafifçe kızardı, homurdandı ve James'in kucağındaki yastığı alıp başını ona gömdü.

*****

Lily gözlerini sabahın ilk ışıklarıyla açarken üzerinde büyük bir yorgunluk vardı. Gözlerini kapattı, tekrar uykuya dalmak istedi ancak olmadı. Yatakta doğruldu ve ayaklarını yataktan sarkıtırken, kızıl saçlarını karıştırdı.

Çevresine şöyle bir bakındı. Herkes uyuyordu. Ses çıkartmamaya özen göstererek üstünü değiştirdi. Pijamalarının yerini, Gryffindor armalı siyah bir cüppe almıştı şimdi. Saçlarını tarayıp topladı.Çantasını kitaplarla doldurdu ve aynı sessizlikle kızlar yatakhanesini terk etti.

Süratle kütüphaneye doğru yol almaya başladı. Kafasını başka şeylerle meşgul etmek zorundaydı. Yoksa beyninde düşünceler birbirine giriyor, çıldıracak gibi oluyordu. Ve şunu bilmek de canını daha da sıkıyordu. İçinde bulunduğu savaşta karşı taraf James değildi. Karşı taraf da kendisiydi.

Kütüphaneye vardığında Madam Pince ortalıkta yoktu. Bu onun işine de geldi. Çünkü eğer burada olsaydı, onu neden sabahın bu saatinde kütüphaneye geldiği hakkında soru yağmuruna tutacaktı.

Bir masaya oturdu ve çantasında sihir tarihi ile ilgili be varsa masaya çıkarttı. Kitapta yazanları okurken aklında sürekli Profesör Binns'in ninni gibi sesi yankılanıyor, bir türlü konsantre olamıyordu.

ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin