İşte yeni kitap. Umarım baya beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyor olacağım.
Multimedya: Azra...........
"Evet eminim, buradaki insanların kafası zehir gibi çalışıyor. İyi bir eğitim ile oldukça başarılı olabilirler."
Elindeki kahve fincanını yavaş bir şekilde masaya bırakıp kocasının gözlerinin içine baktı doğrudan Gül,
"Halit, buradaki insanların tek derdi kolay yoldan para kazanmak, bu insanların başka herhangi bir çaresi yok çünkü onlar zor durumda. Allah aşkına etrafına bir baksana, şu lojmanlar haricinde yıkık olmayan tek bir yer görüyor musun?"
Bir taraftan eli ile camdan dışarıda olan lojmanları gösteriyordu.
Eşinin umutlarını kırmak istemezdi ama Vadi denen yeri kendisini nasıl biliyorsa öyle bilirdi Gül. Burada doğup büyümüştü ve üniversite okumak için gittiği İstanbul' da tanışmıştı eşiyle.
Buralarda yaşamak zordu. Şartlar hiçbir zaman mutlu olmak için elverişli değildi. Mutlu olmak bir yana ekmek parası bulmak neredeyse imkansızdı.Üstelik zengin kesim ile fakirler arasında keskin bir çizgi vardı. Suç oranı oldukça fazlaydı burada.
"Bak şurada güzel bir lise açsak iyi olmaz mı? Seksen bir ilin hemen hemen hepsinde bir okulumuz var ancak burası, seni bana veren bu topraklara olan vefa borcum ne olacak? Bırakta buradaki insanlara elimi uzatayım."
Halit, oldukça zengin bir eğitimciydi. Birçok ilde özel okullar açmış ve her okulda oldukça iyi başarılar elde etmişti.
Buradaki insanlara da yardım eli uzatmak istiyor ve güzel bir dünyanın varlığını onlarında hak ettiğini düşünüyordu. Hem buradaki insanların ne denli zeki olduğunu karısından biliyordu. Bir taraftan ise kendini bu topraklara borçlu hissediyordu nede olsa güzel karısı burada dünyaya gelmiş ve burada büyümüştü. Evet Halit gerçekten borcluydu Vadi'ye.
Halit i düşüncelerinden alıkoyan kafenin hemen önündeki banktaki hareketlilikti. Bir grup genç, ki bunlar giyimlerinden ekonomik durumlarının pekte iyi olmadığını gösteriyordu, karşılarında ise orta yaşlı, ki bu adamın ise giyiminden durumunun iyi olduğu belliydi, adam gençlere pekte hoş olmayan bakışlar atarken gençler ise birbirlerine bakıp gülüşüyorlardı. Orada olanları merak eden Halit, masanın üzerine cebinden çıkardığı kağıt parayı koydu. Gül' ün elinden tutup dışarda konuşulanları duyabileceği bir noktada durdular. Olanlar ilgisini çekmişti.
"Hadi ama korktuğunu söyleme!" dedi gençlerden biri. Karşıdaki adam sinirle bakışlarını gurubun tam ortasında duran ve elinde iskambil kağıtları tutan kıza
"Azra, bak en son senin gazına gelip seninle iskambil oynadık sonra olanları sen de biliyorsun. Yenilince sana verdiğim paralar karımın kulağına gitmiş az kalsın boşanıyordu benden!"
Dedi ve devam etti
"Hayır,oynamayacağım! Hele ki senle, asla, asla!"
Gençler adamın cümlelerine gülerken ortadaki kız, ki az önce adının Azra olduğunu öğrenmişti ,hiç istifini bozmadan karşısındaki adama
"Hadi ama sen de özlemedin mi iskambil oynamayı?" dedi adam hüzünlü gözlerle Azra nın elindeki iskambil kağıtlarına baktı, baktı, baktı. Sonra ise iradesine hakim olamayıp 'tamam' deyiverdi.
"Ha şöyle be Enver, kumar senin göbek adın ondan ayrı düşünülemezsin zaten."
Gençlerin kahkahası birbirine karışırken Halit şaşkınlığını bir türlü üzerinden atamamıştı.
Şaşkınlığının sebebi öncelikle kızın güzel yüzüyle bu kadar masum dururken kumar oynamak için bu kadar diretmesi, diğer sebebi ise yine bu masum görünümlü kızın görgü kurallarından yoksunluğuydu zira kendinden nerden baksan bak otuz yaş büyük bir adama ismi ile hitap etmesi pekte saygılı bir davranış değildi.
Halit eşine dönüp sessizce
"Görünüşe aldanmamak gerek." dedi, Gül de başıyla onu onaylayınca tekrar karşıdaki olaya odaklandılar.Azra ve Enver bankta oturmuş iskambil kağıtları ise onların ellerinde yerlerini bulmuştu.
Gençler ıslık ve tezahürat etmeye başlayınca ise olay iyice eğlenceli bir hal almıştı.
Halit, gözlerinin önündeki manzaraya hayret ederek bakıyordu, daha önce böyle bir olaya şahit olmamıştı. Öncelikle Azra denen bu kızın karşılığında para kaybetme olasılığı taşıyan bir oyuna hiç düşünmeden başlaması, diğer yandan ise el çabukluğu sayesinde ufak tefek hilelerle oyunu hemen kazanmasıydı üstelik yaptığı hilelerin hiçbirini karşısındaki adam fark etmemişti.
"Hadi Enver, sökül yeşilleri."
Enver denen adam büyük bir üzüntü ile cebinden bir miktar para çıkarıp kızın eline verdi.
Etraftaki gençlerden biri Azra ya sırtını döndü ve Azra çocuğun sırtına atladı. Diğer gençler ise "Azra, Azra!" diye bağırarak ikilinin arkasından ilerledi.
Halit Gül 'e dönüp
"Bunlar kim, tanıyor musun ?" diye sordu.
Gül ise
"Azra. Annesi ile lisedeyken çok yakın arkadaştık. Ben lojmanlarda yaşayan bir prenses onun annesi ise hayatını kazanmaya çalışan fakir ama çok güzel bir kızdı. Yakın arkadaştık o zamanlar ama sonra annem ve babam onunla konuşmamızı yasakladı. "
"Neden?"
"Aramızdaki statü farkını bahane ettiler. O fakirdi ben ise zengin bir ailenin ağzında altın kaşık ile doğan kızlarıydım. En yakın arkadaşımı bu şekilde kaybetmiştim. " Gözleri dolarken anlatmaya devam etti Gül
"Geçen sene buraya dönünce onun evine gittim. Kanser hastalığına yakalanmış. Öyle çökmüş ki görmeliydin. Orda gördüm işte kızı Azra yı. Annesine ilaç almıştı ve aldığı ilaçlar öyle ucuz da değildi. Merak etmiştim nerden buldu bu parayı diye. Meğer böyle kazanıyormuş."
"Peki o çocuk kim, hani sırtına aldı ya Azra yı?"
"O mu? Onlara gittiğimde Azra ile beraber gelmişti eve. O da Azra nın en yakın arkadaşıymış. Adı neydi ya? Ha Yiğit. Küçüklükten beri yan yana büyümüşler . Öyle dedi Nermin."
"Nermin?"
"Azra nın annesi işte. Arkadaşım. Küçük yaşta evlenmiş. Eşi de genç yaşta vefat etmiş. Nermin çok severmiş Azra nın babasını ama ölüm işte ayırmış onları. "
"Üzüldüm ya. Ne hayatlar var dimi? Şu küçücük kızın yaptığı işlere bak, gerçekten gençler bu şekilde heba olmamalı burada. Hadi bak burada bir okul açarsak bu gençleri çekip alabiliriz o hayattan."
"Vadi senin bildiğin gibi değil. Burası kaybedenlerin yeri. Şu lojmanlarda yaşayanlar hariç hepsi nasıl geçinebilirim diye düşünüyor. Yani okumaktan çok rekabet ederler ezelden beridir bu iki grup."
Halit in aklına o anda bir fikir geldi. O halde buradaki gençleri rekabet içine koyarsa bu işten galip kendisi gelirdi.
"Bir fikrim var." dedi Halit Gül e . Gül eşine merakla bakarken Halit ise devam etti
"Ama önce bu civarda ne kadar liseli varsa ulaşmalıyız onlara."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNDEN BİR YILDIZ
Non-Fiction"Hem iyi bir üniversite kazanıp büyük bir şehire giderseniz hayat size daha nazik davranacak." Halit öğretmen, öğrencilerin dikkatini kendinde toplayamadığının farkındaydı ama yinede devam etti cümlelerine "Eminim aranızda hiç deniz görmeyenler bi...