2. Bölüm- KEŞİF

142 4 0
                                    

  Tam tamına 2 saat boyunca elimizde silahlarla yürüdük ama daha önümüze herhangi bir yaşam belirtisi çıkmadı. Etrafımızda sadece kayalar var. Bazı kayalar bir ev büyüklüğünde. Hiç bitki veya canlı izine rastlamadık. Bazen tuhaf sesler duyup silahlarımızı doğrultuyoruz ama hiçbir şey gelmiyor. Sanırım ses ya uzaklardan geliyor ya da bu kayalar canlı çünkü etraf kilometrelerce kayadan ibaret. Sanki devasa büyüklükte biri eline irili ufaklı (en irisi yaklaşık bir ev büyüklüğünde, en ufağı da bir araba) taşları alıp, alanın tamamı kaplanana kadar serpmeye devam etmiş. O yüzden şu an için gördüğümüz her şeyi kaydetmekten ve gezegenin tamamının kayalardan ibaret olmaması için dua etmekten başka yapacak bir şeyimiz yok.

  Tabi her şey o kadar da kötü değil. İndiğimizde, yaptığımız araştırmalar sonucu gezegenin kendi atmosferi olduğunu keşfettik. Yanımızda getirdiğimiz bir deney faresini dışarıya bıraktık ve hayvanın rahatça nefes alabildiğini görünce biz de oksijen maskelerimizi çıkarttık. Dünyamızın atmosferi çok fazla kirlenmiş olacak ki maskeleri çıkarır çıkarmaz fazla oksijenden yarımız bayıldı. Diğer yarımızın da burun kanaması, şiddetli baş dönmesi gibi şikayetleri vardı. Yaklaşık 1 saat sonra herkesin nefesi düzenli hale geldi ve bizde ilerlemeye başladık. Ama sonuç itibariyle kayadan başka birşeye rastlamadık.
Bir yarım saat daha yürüdükten sonra eğitmenlerimiz mola vermeye karar verdiler ve yemek yedik. Yemek sırasında herkes bu yeni gezegen hakkında konuşuyordu. Kimileri kayalardan oluşan bir dünyada hayatta kalamayacağımız için umutsuzluğa kapılmıştı ve her şeyin sonunun geldiğini düşünüyordu. Kimimizse daha gezegenin yüzde birini bile dolaşmadığımızı bu nedenle ileride çok daha farklı şeylerle karşılaşacağımızı, bu nedenle umutsuzluğa kapılmamızı söylüyordu. Bana göreyse gezegenin tamamının kaya dolu olması mantıksızdı evet ama umut edilecek bir şey de yoktu. Bence gezegen çikolata ağaçlarıyla ve pembe ponylerle dolu bile olsa hiçbir şekilde kurtulamayacağımızı biliyordum.

  Yanlış anlamayın yaşamaya takıntılı olduğumdan değil. Hemen şuracıkta ölsem umurumda olmaz. Mesele bu gezegende görevimizi başarıyla tamamlayıp dünyaya dönebilmek. Narsus' un yaşanabilecek bir yer olup olmadığını belirlememiz gerekiyor. Eğer buraya yaşanabilir onayı verirsek insanlar dünyadan buraya yerleşecek ve Narsus insanlığın yeni dünyası olacak. Eğer bu olmazsa tüm insanlar, hayvanlar ve bitkiler yok olacak. Yaşam diye bir şey kalmayacak. Bunun olmaması için dua etmekten ve burada hayatta kalmaktan başka bir şansımız yok.

  Yemek molasından sonra gemiye geri dönmeye karar verdik. Gemiyi gezegenin başka bir bölgesine götürmeyi kararlaştırdık. Gece hepimiz bu sefer şansımızın daha yaver gitmesini umut  ederek uyumaya çalıştık.

NARSUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin