Hain... herkesin utanç ve nefretle baktığı, tanrıların bile lanetlediği iğrenç mahluk. Davasına, inandığı değerlere yüz çeviren, şahsi menfaatlerini içinde yaşadığı topluma tercih eden insanlığın yüz karası... Bu cümleler hain kelimesinin yaşadığımız kültürde hatta dünyada kabul gördüğü tanımı diyebiliriz. dünya ilk defa Kabil'in Habil'i öldürmesiyle tanıştı hainlikle. Ondan sonrada yüzyıllar boyunca da aynı oyunun farklı yüzlerde tezahürünü izledi. Hz.İsa'nın 12 havarisinden biri olan Yahuda'nın ihanetini asırlardır lanetledik. Veya Sezar ve Brütüs arasındaki meşhur sitemi özdeyiş haline getirip, Brütüs'ün hain olduğu senaryoyu kafamıza sorgulamadan yerleştirdik. Ama yaşadığımız yüzyıla yaklaşırken özellikle bildiğimiz tarihin içinde gezinmeye başladıktan sonra ihanet kelimesini sorgulamaya başladık. Mesela Brütüs, Sezarı öldüren insanlar arasında neden yer almıştı?, Sezar'dan neden nefret ediyordu?
Araştırdık, öğrendik... Brütüs, Roma diktatörü Sezarı Cumhuriyet istediği için öldürmüştü. Eğer Sezarı ikna edebilmeyi başarıp cumhuriyeti getirseydi Brütüs hain değil, kralın en sadık danışmanlarından olmaya devam edecekti. Yani içinde bulunduğumuz medeni çağda diktatör Sezar kötü, cumhuriyeti isteyen Brütüs iyiydi. Peki ya insanlık, yaşadığımız çağda en uygun yönetim biçiminin monarşi olduğu konusunda fikir birliği yapsaydı? O zaman hain ve kahraman sandığımız tüm aktörler değişirdi. Sezar kahraman, Brütüs yine hain olurdu.
O halde Napolyon? Fransa'da mutlak monarşiyi ihtilalle bitirip, kendisi için yeni bir diktatörlük kuran bu adam aynı anda hem hain hem kahraman mı olacaktı? Şaşırmıştık, kavramlar belirsizleşmeye başlamıştı. Lenin, liberal ruslar için haindi. Hitler, batılı Almanlar için utanç kaynağı. Ya da Salazar, Portekizliler için iblisti. Aynı şekilde bizde de Enver...Osmanlıyı sonu belli olmayan bir maceraya atan genç subaylardan biriydi.
Peki bu insanlar yaşadıkları dönemin kahramanlarıyken nasıl oluyor da sonraları hain sayılıyorlardı? Cevap basitti. Yönetim unsurlarını elinde bulunduran insanlar yaşadıkları kuşağa istediklerini enjekte ettiler. Örnek mi: Kenan Evren... İhtilali yaptıktan sonra halkın önemli bir bölümü, çatışma ortamından kendilerini kurtardığı için Paşa'ya şükran duymuşlardır. Veya Irak: yönetimdeki ABD'nin himayesi altında bulunan grubun etkisiyle, halk işgale alkış tutmuş, sokaklarda ABD bayraklarını sallamıştı. Bugünden bakıldığında iki farklı örnekteki insanlar da şu an büyük ölçüde yanlış düşündükleri kanısına vardılar. Aslında vardıkları bu kanı da bugünün şartlarının getirdiği yanılsamadan ibaret.
Şu an bir birey olarak An'ın dünyasına bakalım. Hepimizin kafasında birçok hain ve kahraman belirdi : toplum olarak lanet okuduğumuz, gelişmemizde büyük engel kabul ettiğimiz hainler ya da minnet duyduğumuz, duaları eksik etmediğimiz ve huzurun kaynağı kabul ettiğimiz kahramanlar...
Peki siz yarının sizi değiştirmeyip, hain dediklerinizi kahraman kabul etmeyeceğinizin garantisini verebilir misiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPLUMSAL SORGULAMA VE DÜŞÜNCELER
Randomderlenen düşünceler, cevabı aranan sorular...