— ALTINCI BÖLÜM —
Yalnızlığa kuşanmış ruhlar soğuk olurdu. Anlamsız boş olan herşeyin bir manası vardır aslında anlamak için okumak yetmez hissetmek gerekir.
Hislerin bile anlamsız olduğu anlardaydım ben ruhumu asmış kapılarımı kapamış yalnızlığın beni yok etmesi ni bekliyordum.
Soğuk iliklerimi kemirmiş bir kurt gibiydi. Derimin içine işlemiş söküp atmıyacağım kadar derindeydi.
Hüzün kol gezdiği gecede yalnızlığımın verdiği ihtişamla gözlerimi kapadım derin uykulara oysa yalnızca bi kaç saniye sürmüştü uymam.
Ardı arkası kesilmeyen rüyalar silsilesiyle ağır gelen göz kapaklarımı açılmaya zorladım. Burnuma dolan hastane kokusuyla yüzümü buruşturmadan edemedim. Hastanelerden hiç hoşlanmazdım.
Soğuk, acılı, ölüm kokardı. Hiç sevmediğim bir yere mahkum edilmiş bedenim acıyla kıvrandı elimi kaldırıp alnıma götürdüm. Sargı bezi vardı en son zihnime düşen görüntüler beni yanıtladı.
Sonunda açılan gözlerimin ışığın verdiği aydınlığa alışmaya çalıştı. Gözlerimi kısıp etrafıma baktığımda tam karşımdaki koltukta uyuyan araf dikkatimi çekmişti.
Yanan boğazımla yutkundum susamıştım yanımdaki komidinin üstündeki suyu görmemle ona doğru uzandım ama bardağı yakalamıyordum.
"Napıyorsun" diye uykulu çıkan ses arafa aitti. Ürkmüştüm bir anda sesindeki soğukluk dikkatimden kaçmamıştı. Gözlerimi ona çevirdiğimde bana attığı bakışı yakalamıştım.
"Şeyy ben susadımda su içicektim özür dilerim senide uyandırdım" diye kelimeleri ağzımın içinde geveledim.
"Beni uyndırmalıydın kızıl kafa uykumun içine sıçtın" diye söylenerek ayaklandı. Komidinin üstünde duran sürahiyi kemikli iri eliyle kavrayıp bardağa su koyup bana uzattığından hala gözlerimi ondan kaçırıyordum.
Yanaklarımın yandığını hissederken suya uzandım. Elime değen eliyle elektirik çekmiş gibi titrediğimde sanki oda bunu hissetmiş gibi bi adım geri çekildi.
Suyu içtikten sonra komidinin üstüne koyerken " teşekkürler" diye söylenip yatağa geri uzandım başım zonkluyordu.
"Başın nasıl"diye sorduğunda bu beni cidden şaşırtmıştı umrunda olmadığını sanıyorudum.
"İyiyim" diye mırıldandım. O sırada çalan kapıyla duraksadı. Kapı aralanıp içeriye gülümseyerek giren doktorla yattığım yerden kalktım.
"Rahatsız olmayın Ezra hanım, kendinizi nasıl hissediyorsunuz? " diye bir klasik soru sorduğunda gözlerimi devirmek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ ÇİÇEĞİ
ChickLitÖlüm ruhunu tırmalarken kendine bile yabancıydı artık. Ruhu, bedeni ölümü kabullenmiş gibiydi. Babasının gölgesinde onun bıraktığı acılarda kaybolan ruhu yaralı bi kız. Ölüm kokuyordu gözleri. Yorulmuş bedeni yaşadıklarını kaldıramazken ona uzanan...