3. Bölüm - GÖZLEM

134 4 2
                                    

  İki karşımda oflayıp pufluyor ve daha işimizin çok olduğuyla ilgili yakınıyordu. Ben memnundum çünkü bu yeni bulduğumuz hayvan türlerini keşfetme ve kaydetme işini sandığımdan daha çok sevmiştim.

  Gemiyi başka bir yere indirip yeniden keşfe çıktığımızda karşılaştığımız manzara çok daha tatmin ediciydi çünkü inanılmaz güzel ve bir o kadar da dehşet verici şeylerle karşılaştık. Sanırım indiğimiz yer bir tür orman çünkü mavi yapraklı ağaçlar ve daha pek çok tuhaf renkli ve şekilli bitkiler var. Evet yanlış okumadınız, burada bitkiler yeşil ve tonlarından  değil, mavi ve tonlarından oluşuyor. Bu da ormanın biraz daha romantik ve ürkütücü görünmesini sağlıyor ama emin olun, mavi yapraklar yine de çok tuhaf. Masmavi bitkiler, birkaç sarı ve kırmızı renkli çalı bitkisi, birkaç da çiçek haricinde keşif yaptığımız bin metrekarelik alanda 30 dan fazla hayvan türüne ve 2 çeşit de meyveye rastladık. Ya da sebzeye, emin değilim.

  İlk indiğimizde etrafta canlılar olduğunu görünce sadece alana harekete duyarlı ve 360 derece çekim yapabilen, insan şeklindeki robot kameralardan yerleştirdik ve tam 2 gün boyunca sadece gemide bekleyip çevreyi bu kameralarla izledik. Bu süre zarfında kameralardan gördüğümüz her şeyi kayıt altına almakla meşguldük. İlginçtir ki hiçbir hayvan bu insan görünümlü kameralara saldırmadı ya da merak edip koklamaya veyahut dil atmaya çalışmadı. Bunun sonucunda bizi tehdit olarak görmediklerine karar verip araştırmamıza başlamak için dışarıya çıktık. Bir iki gün de canlıları ortamında inceledikten sonra örnekler almaya ve gemide detaylı incelemeye karar verdik. İki, ben, On altı ve Yirmi'ye hayvanları inceleme görevi verdiler. Kalanlar bitkileri inceleyecek ve keşif alanını genişletecekler.

   Bitkilerin renkleri ve bir iki hayvan hariç itiraf etmem gerekir ki hiçbir bitkinin ya da hayvanın biçimi bize tuhaf gelmedi. Tamam, hiçbiri dünyada yoktu çünkü dünya kayıtlarına bakıp teyit ettik ama baktığımızda ağzımızın açık kalacağı derecede ucubik biçimli şeyler de yoktu. Çiçeğin çiçek, ağacın ağaç, böceğin böcek olduğunu anlıyordunuz. Şu ana kadar sadece birkaç tuhaf şey gördüm. Bir arabadan daha büyük olan kırmızı renkli bir çiçek var, ki aynı insanlar gibi yapraklarında sarı sarı damarları var ve çiçeğin ortasında başka bitkiler büyümüş; İki'yle şu anda incelediğimiz kuş türü, bir buçuk metre bacak boyuna sahip ama gagası kısacık ve uzaktan topa benziyor; yaprakları yarım santim boyunda tüylerle kaplı ve kestaneye benzer siyah dikenli meyveleri olan bir ağaç; son olarak da  yanına yaklaşınca sadece insanların etkilendiği zehirli bir gaz yayan spiral şeklinde büyümüş bir bitki. Sadece insanlar diyorum çünkü bu sabah örnek almaya çıktığımızda en yakın arkadaşım Beş ( o bir kız, sayılardan cinsiyet anlaşılmıyor) bitkiyi incelemek için yaklaştı çünkü bitkinin yaprakları tepeden bakınca gerçekten de spiral şeklinde kıvrılıyor ve çok hoş görünüyor. Ama dokunur dokunmaz etrafa sarı bir gaz yaydı ve Beş acıyla bağırmaya başladı. Derisi kızardı ve bazı yerleri de şişip su topladı. Onu tedavi olması için geminin hastane bölümüne götürdük ve İki'yle topladığımız hayvan örneklerini incelemeye başladık.

  'Makinayı getir İki, kuşun anatomik haritasını çıkarmamız gerekiyor.'diye seslendim. Kuşun iskelet sistemi, kas sistemi gibi çeşitli anatomik zımbırtılarını görüntüleyip kaydettikten sonra tuhaf kuşu kafesine geri koyup bir sonraki canlıya geçtik.  İki bir kavanozun içinde rengarenk tüylerle dolu bir tırtılla geldi. Kavanozu açıp masaya doğru sürünmesini izlerken ' İsmini gökkuşağı tırtılı koymalıyız.'dedi. Çok sevimli duruyordu o yüzden elimi uzatıp üzerine çıkmasını istedim ama tenime temas eder etmez kızgın bir demire dokunmuş gibi elimi hızla çekip bağırdım. 'Kahretsin, bu böceğin vücut ısısı kaç böyle?'
Küçük bir yanıktı ama hemen sızlamaya başlamıştı. İki hayvanı maşayla tutup kavanoza geri koyduktan sonra ' Ver de eline bir bakayım.' dedi. Elime acımı hafifleten bir sprey sıkıp yanığı sardıktan sonra elimi tutmaya devam etti. Kaşları endişeyle çatılmıştı. Bu sıradan bir endişe değildi ve hoşuma gitmemişti o yüzden 'Mola vereceğim.'deyip onu beklemeden labaratuvardan çıktım.

NARSUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin