Üzerimde ki siyah mini tenis eteğimi düzelttim ve raketimi kaptığım gibi sahaya çıktım. ''Maria Sharapova , Lindsay Style ' a karşı yarışacak.'' daha sonra sunucu sesine alaylı bir ton yükleyerek, ''İyi şanslar Maria!'' dedi. Haklıydı da. Kalabalık çıldırmış gibiydi. Hakemin bana attığı topu hava da yakaladım. Sağ elimde ki raketin sapının uç kısmından tuttum ve havaya kaldırdım. Raketin üst kısmı korta doğru bakıyordu. Bütün dikkatimi elimde ki fosforlu sarı renk taşıyan yuvarlak tenis topuna verdim. Sol elimde ki topu iyice kavradıktan sonra sağ elimde ki raketin hizasına tuttum. Topu havaya fırlattım ve sağ elim de ki raket ile vurarak karşılık verdim. Hızlıca tenisçi duruşuma geçtim ve Topun Maria'ya gidişini seyretmeye koyuldum. Topun geldiğini fark etmemişti bile. Amatör Usta (!). Top amansızca rakete çarptı ve yere düştü. Olduğu yerde zıplamaya başlamışken ''Lindsay Style 15, Maria Sharapova 0'' dedi sunucu. Sunucunun sesi beni gerçek hayata getirmeye yetmişti. Hakemin yeni bir top atmasını beklerken boşta kalan elim ile yüzümü yellemeye koyuldu. Atılan top ile çevik bir harekette bulunarak topu yakaladım. Tekrar servis atışını yapmak için kendimi hazırladım. Ve topu havaya fırlatıp raket ile sertçe vurdum. Çıkan ses huzur vericiydi. Maria elinde ki raketi ustaca kavramış topa vuruyordu. Karşılık verdim. Karşılık verdi. Kısacası uzun bir süre atıştık.
Maçı 8-1 bitirmiştim. Hemen Maria'nın yanına gittim ve onu tebrik ettim. Elini sıktım. Daha sorna kendi kabinime gittim. Üzerimdekileri değiştirip siyah bir şort beyaz yarım bir atlet ve beyaz bir spor ayakkabı giydim. Saçlarımı tepeden topladım ve masanın üzerinde ki su şişesini alıp kafama diktim. Suyu yerine bıraktım ve kendimi pufa bıraktım. Gözlerimi kapattım ve kısa sürelik bir dinlenmeye koyuldum. Aniden kapı açıldı ve Matthew içeri girdi. ''Selam, güzelim.'' dedi. ''Selam Matt. Nasıldım?'' , '' Her zaman ki gibi berbat. '' alayla söylediği cümle üzerine kıkırdadım ve dil çıkardım. Burnumun üstüne minik bir öpücük kondurdu ve '' Her zaman ki gibi.... Muhterikaydı.'' dedi. Bu kelimeyi biz bulmuştuk. Muhteşem ve Harika... Muhterika. Sırıttım. Daha sonra karşım da ki pufa oturdu ve Fashion TV'de gördüğü F-Men koleksiyonundan bahsetmeye başladı. ''O zaman haftaya Londra da ki maça gittiğimiz zaman uzun bir süre zarfın da alış veriş yaparız olur mu?'' diye sordum. ''Lindy sen harikasın!'' gülümsedim ve ''Tabi ki de öyleyim.'' diyerek karşılık verdim. Altta kalmadan, '' Demek farkındasın bebeğim'' dedi ve beni gıdıklamaya başladı. O sırada kapı çaldı. ''Gir '' komutunu verdim. Yarışmayı düzenleyen Micheal Norandy Altın madalyamı boynuma taktı. Takılırken içerisi magazincilerle dolup taştı. Bu hissi seviyorum.....
Üzerimde ki siyah kısa şort neredeyse vücuduma oturmuş bir biçimdeydi. Şortumu elimle düzelttikten sonra sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim. Yaklaşık 3 saattir antrenman yapıyorduk ve Matthew son 3 saattir sadece bir maç kazanmıştı o zaman da kendi sahasında iki veya üç defa sektikten sonra topa vurabilmişti. Sıkıntı ile bozulmuş saçımı yeniden topladım. Yüzüme düşen saçımı arkaya itmek için nefesimi dışarıya üfledim. Daha sonra sinirle elime raketi aldım ve Matthew'ın peşinden koşmaya başladım. Ne yapacağımı anlamış olacak ki koşmaya başladı. Oldukça uzaklaştığı zaman kapının aralanma sesini duydum. Ne var ki oraya doğru dönmem gerektiğini hissettim ve hislerime uyup döndüm. Karşımda ondan fazla kişi vardı. Sanırım bizimle tanışmak isteyen şu ünlü grup olmamalı diye içimden geçirdim. Yanlarına doğru adımlarken onlar da bana doğru geliyorlardı. Hepsine elimi uzattım ve ''Merhaba, ben Lindsay Style. Sanırım siz de bizimle tanışmaya gelen şu ünlülersiniz değil mi?'' diyerekten bir soru yönelttim. Hepsi onaylayan homurtular çıkarırken adlarını ezberlemeye çalışıyordum. ''Liam , Louis , Luke , Niall , Ashton , Calum , Leigh - Anne , Jane , Jade , Micheall , Perrie , Zayn ve Harry'' ellerini sıkarken Matthew da yanıma ulaşmıştı. O da çocuklarla tanışırken kendini ''Selam, çocuklar. Ben, Lindsay'in asistanı ve menajeriyim. Arada bir birlikte oynarız onunla. Falan Filan'' bu dediği şeye gülmüştüm. Özellikle ''arada bir birlikte oynarız.'' dediği kısma. Çünkü biz ne zaman oynasak az önceki gibi onu 70 - 1 yenerdim. Çocuklara evime gitmeyi teklif edince kabul ettiler. En azından adımı kötüye çıkarmamam lazım değil mi?