"Ben bencil miyim?"
Sessizce gözyaşlarımı sildikten sonra Bulut'u aradım ama açmadı. Bir kez daha Yaren'in söylediklerini düşündüğümde içimde bir alev harlandı. Gidip içimdeki her şeyi dökmek istedim. İster masadan beraber kalkmak, ister bir daha asla yüzünü görmemek ne pahasına olursa olsun bir kereye mahsus ona içimden gelen her şeyi söylemek istedim. Arabadan hızlıca çıkıp tekrar oraya doğru yürüdüm. Çay bahçesinin kapısına varmak üzereyken karşıda Bulut'un Yaren'e sarıldığını, Yaren'in ağladığını ve Bulut'un saçlarını okşadığını gördüm.
Bir kaç dakika onları uzaktan izlerken yutkunamadığımı fark ettim. Bir şey boğazımda takılıp kalmıştı. Evet Yaren ve Bulut yakın arkadaşlardı ama ben haksız yere suçlanırken, bu hakaretleri duymuşken, ikisinden de bir özür beklerken beni arkalarına atıp birbirlerine tutunuşları canımı yakmıştı.
Çok değer verdiğiniz insanlardan darbeler aldığınızda, özellikle onların geçmişlerinde boğulduğunuzda, yardımlarınız acımak olarak göründüğünde, en yakınlarınızı kaybetme eşiğine geldiğinizde ve hatta kaybettiğinizde, mutlu olduğunuzda yanınızda olan insanların üzgünken kaybolduklarını gördüğünüzde, sevdiğiniz insanların sizi sevip sevmediğinden emin olamadığınızda, mutsuzluğunuz yetmezmiş gibi mutsuz olmanıza neden oluşlarını gördüğünüzde, yolunuza konulan taşların en yakınlarınızdan çıktığını gördüğünüzde; kırıldığınız yerlerden filizlendiğinizi, koptuğunuz yerlerden bağlanıp çok daha güçlü olduğunuzu, gölgenize baktığınızda daha sağlam basan biri olduğunuzu göreceksiniz.
Evinizin her köşesinde kaybolan değerli bir eşyanızı aradığınızı hayal edin. İçinizdeki korku, üzüntü ve hatta öfkenin harmonisini hissedeceksiniz. Aradığınız ve bulamadığınız her gün bunu tadacaksınız. Oysa ki değerli bir insanı kaybetmek bir eşyayı kaybetmekten çok daha acıdır, çok daha acıtır.
Kalbinize batmış bir kıymıktır değerli bir insanı kaybetmek... İlk başta kanatır, uğraşsan da çıkmaz; daha sonra vazgeçersin orada kalır, her dokunuşta yine acıtır ve her uğraştığında tekrar kanatır.
Değer verdiğiniz tüm insanları kaybetmek ise kalabalıkta boğulmanın hatta yorulmanın ilk adımıdır. Kafanızın sizinle konuştuğunu hatta farklı düşüncelere bile düştüğünüzü hissedeceksiniz. Kendinizle konuşmanın, kendinizi kontrol etmenin ne demek olduğunu hissedeceksiniz. Tek başınız, tek başınalığınıza fazla gelecek. Kalabalık bir ortama girdiğinizde ise yalnızlığınızın zirvelerine ulaşacaksınız.
Ben bunu yirmi iki yaşında tatmış bir genç kızım. Mükemmel denilebilecek bir yolda ilerlerken bir selin seni alıp götürmesi gibi. Hayatımın baharını yaşarken yapraklarımın kuruduğunu fark edemedim ben...
Arabama onlar farkında olmadan geri döndüğümde boğazımdaki şey daha çok büyümüştü ve ben hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım bile.
Evime nasıl geldiğimi, odama nasıl girdiğimi, yatağıma nasıl atladığımı hiç bilmiyordum. Kafamın içinde dönüp duran şeylerin haddi hesabı yoktu. Ama bu kıskançlık değildi. Yanlış anlaşılmasını istemiyorum bu ikisine de olan kırgınlığımdı.
Yatağımdayken üzerimi değiştirmek isteyip istemediğimi düşündüm. Daha sonra vazgeçerek kafamı yastığıma gömdüm. Şuan kafamdakiler varken, üzerimdekilerin pek bir önemi yoktu benim için.
Her şey yolunda giderken her seferinde Bulut'un geçmişinde kaybolup gidiyorduk. Ama bu kadar ağır ithamlarda bulunmamışlardı her ikisi de... Bardağın taşıp okyanus olduğu noktadaydık.
Hiç bir zorum, hiç bir zorundalığım yokken; her şeyi itip zor olan bir adamı yanımda görmek istiyordum. Hiç bir zorum, hiç bir zorundalığım yokken; her şeyi itip...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVİN
RandomDünya, müzik kutusunun içinde kendi etrafında dönen bir balerindir. Kapısını açtığımızda gülen yüzü, kusursuz makyajı ve elbisesi yalanları sembolize eder. Kulağınıza gelen müziğin tınısı büyüsünü kaybettiğinde tozlu raftaki yerini tekrardan alır. P...