37. Bölüm

23 4 5
                                    

Gecikme için özür ^-^ Son üç bölüm veda edemiyorum ^-^

14 Ocak 2018

" Biz kapının önünde..." Ahu çocuğun gözlerine baktı ve güldü, Tae biraz duraksasa da devam etti. " Daha önce olmadı ama şimdi olabilir. Temkinli olalım, ben burada bekliyorum."

Ahu omzunun üzerinden korkuluklara sırtını dayayıp, bağdaş kurmuş oturan Ha Eun'e gülümsedi. Stajyer kız ona sıcacık ve şen şakrak bir sesle " Ben de bekliyorum!" dedi.

Tae kapıyı açtığında Ahu yavaşça odaya süzüldü.

Batmak üzere olan güneş, odayı aydınlatan tek şeydi. Her şey derli topluydu. Fiskosun üzerindeki bilgisayardan hafif bir müzik çalıyor, ekranda bir deniz manzarasının fotoğrafı görünüyordu. Suyu seven bir ağaç fotoğrafın sağ üst köşesini, yapraklarıyla süslemişti. Tıpkı o an olduğu gibi güneş, denizin üzerinde yavaşça kayboluyordu.

" Yanıma gel."

Ahu başını sesin geldiği tarafa çevirdi.

Jimin hem Ahu yanına gelsin, hem de orada dursun istiyordu. Kız yanına gelse kıyafetlerine yapışan ve tenine gömülü duran ahenkli kokusu, uzakta dursa uzun boyu, üstüne güneş ışığı vuran güzel yüzü ve sağ omzuna dökülen sarı kahve bukleli saçları, onu mutlu edecekti.

Kızın hafif iri gözleri, köşedeki yatağa çevrilince ikisinin de yüzüne utangaç bir gülümseme yayıldı. Kız kazağının kenarındaki tül kısmı parmaklarıyla çekiştiriyordu. Bu utanmayı simgeleyen bariz bir hareketti.

Yatağa doğru iki adım attığında Jimin'in karanlıkta kalan yüzü biraz olsun aydınlandı. Genç adam, kıza yer açabilmek için duvara doğru kaydı.

Bacağının durumu her geçen gün daha da iyileşiyordu. Artık yürüyüş mesafeleri uzamış, attığı adımlar sağlamlaşmış ve dengesini koruma kabiliyeti gelişmişti. Yine de her istediğinde, istediği kadar yürüyemiyordu. Hız konusunda da gelişmesi için, zaman gerekiyordu.

Ahu yatağa oturdu ve bir süre sırtı sevgilisine dönük bekledi. İçini kaplayan sıkıntı sadece nefes alması için beş altı dakika veriyordu ona. Sonrasında tekrar ortaya çıkıp, yönetimi ele geçiriyor, boğazını sıkıyor, gözlerini dolduruyor, mutlu olmasına izin vermiyordu.

Daha ne kadar devam edecek diyordu.

Üç gündür Tae ve Ha Eun ya da herhangi bir gönüllü mesela Minsung, kapının önünde nöbet tutarken bu odada buluşuyorlardı. Ama içlerindeki korku geçip gitmek bilmiyordu.

Mixan onu üç gündür aramamıştı ve bu üç gün, felaketin olası sınırlarını daha da büyütüyor, Ahu'yu daha çok korkutuyordu. Büyük bir cesaretle, tiksinti duyduğu adamın, evlerine misafirliğe giden kızın annesini bile çekinmeden aşağılayan ailesiyle görüşmeye gitmemişti.

Mixan'ın bunu hemen unutmayacağını biliyordu.

Jimin tedavi sürecinde olduğu, bir sürü sıkıntıyla pençeleştiği ve arkadaşları da en az Ahu kadar tehlikede olduğu için, ona hiçbir şey söylememişti. Ha Eun'a bile açık açık söyleyemediği olayı, onu en değerlisi olarak gören bu adama da söyleyemezdi elbette.

Sorununu sadece kendisi biliyor, kendi başına üstesinden gelmeye çalışıyor ama beceremiyordu. En mutlu olması gereken anda bile...

Jimin elini yavaşça kızın belindeki girintiye koydu. Nazikçe yapılmış bir vazo gibi, incecik bir beldi bu. Çömlekçi nasıl vazoya dokunuyorsa, Jimin de sevdiği kıza öyle dokunmuştu.

Dokunuş, Ahu'nun gülümsemesine neden oldu ama ağlamanın kıyısından dönen kız hala hüzün körfezindeydi.

Belini saran erkeksi eli, kendi ince ve zarif eliyle tuttu ama arkasını dönmedi.

TONY MONTANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin