'Dalmıştım... dünyalık huzursuz olaylara...
Beni daldığım uykudan uyandıran uzaktan gelen, yarama tuz basan bir ses ilişti kulaklarıma... kulak verdim ...Selda bağcan yine derin bir türkü lakirdiyordu...
Bu hayat böyle mi olur?
Düşen hep yerde mi kalır !
Gün olur belin doğrulur...
Kim vuracak belli mi olur...'"Yeni mi gördün yılların kadını bu hayat böyledir.
Hatta düşenin elinden kaldırmak yerine yere düşmüşken birde ben vurayim yere yapışsında hiç kalkamasın derler.
Yaa işte selda bağcan kimin yaptığını da anlamazsın ve sonra türküne mısra yaparsın olan biteni bi habersiz... "-Ali kurbanın olayım yeter acıklı konuştuğun. Görende sanacak ki zıkkım içmişsin seni bu hale getirmiş.
-Şştt Seyfi . Bırak bu gece benimdir. İstediğim gibi içeceğim.
-Ali kafayi yedin herhal . Önündeki alt tarafı soda...
Ali pişmiş kelle gibi bıyık altından sırıtmıştı. Yanıldığını belirtmek adına.
Seyfi başta anlamayan bakışlarını Alinin üzerinde amansızca gezdirirken saniyeler içinde jeton yeni düşmüştü.-Yuhh sana! hangi ara yürüttün?
-Hayırdır Seyfo keyfimin kahyasısın ? Ne zaman yürüttüysem yürüttüm . Sa-na-ne!-De haydi ka-ka-kalk. Seni bu gece hiç başıma musallat edemem.
Ali ayaklanan Seyfi ye doğru ters bakışlarını yöneltip ağzına gelenleri tam boşaltacakken , Seyfinin arkasından beliren sureti çıkarmaya çalıştı. Aldığı alkolün etkisinden çıkmaya çalıştı. Fakat görüntü pürüzlüydü. Tabi ya tahmin ettiği gibi bu Kaymaz aşiratının büyük düşmanı Gümüşler in aşiratından Agit Ağanın oğlu Ömer GÜMÜŞ dü.
-Ne işi var lan bunun burada!
Seyfi kimi kastettıgini anlamak için başını geriye bir hışımla çevirmişti. Gözlerine ilişen kişi ile donup kaldı. Yanlış yerde yanlış şahıslar bir aradaydı. Teyzesinin oğlu Ömer GÜMÜŞ du bu gelen.
Geçmiş anılar Seyfi nin gözü önünde film şeridi misali geriye sardı. Seyfi yi 15 yıl öncesine, henüz 10 yaşındayken gözleri önünde Agit Ağanın yaptığı katliamla annesinin gözleri önünde vurulması canlandı bir kez daha.
-Ali bir munzurluk çıkarmadan gidelim.
- Munzurluk yapanlar var zaten. Baksanam benim dostumun mekanına gelmişler.
Belliki canı birşeyler istiyor.Ali son kurduğu cümlesini bitirirken elini belindeki silaha götürerek Seyfi ye üstü kapalı imalar göndermeye başladığına göre burada iyi bir şeyler olmayacağı çok bariz ortadaydı.
-Saçmalama Ali. Bir dur bakalım dertleri neymiş bir öğrenelim hele.
Mekanın sahibi aynı zamanda Alinin yakın dostlarından olan Mehmet , kapınım eşiğinde bekleyen Ömer GÜMÜŞ ün yanına gidip çabucak buradan yollamaya niyetlenmişti.
-Hayırdır? Buralara geliş amacınızı neye borçluyuz...Ömer GÜMÜŞ?
İsminin altını çizercesine bastıra bastıra söylemişti. Çünkü Alin in çevresinde kimse sevmezdi onu.
-Buraya iş için geldim.
-Hayırdır garsonluk yapmaya mı geldin?
Ömer aldığı cevapla elini yumruk yapmıştı bile. Tüm gururunu ayakları altına alarak gelmemişmiydi zaten. Herşeyi göze almıştı.
-Buraya seninle adam akıllı konuşmaya geldim. Haber yollamistim kac sefer ama hiçbirine dönüş yapmadın. Bu yuzden buradayım.
-Düşman kapısında iş olmaz. De haydi başka kapıya. Ben Ali ye ihanet etmem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTUN
General FictionHerşey bir toprak meselesiyle başlayıp bir parça toprak uğruna canlarin, göz kırpmadan kurban edilişi ve kimi için yıkılan hayatlar ile kimi için yeni hayatların başlangıcıydı bu hikaye.