— ON BEŞİNCİ BÖLÜM —
Boğazıma dizilen acılara prangalar vurmuştum.
Esaretimin yettiği yerde başlamıştı acılı anılarım. Sancılı rüyalara gebeydi varlığım. Yokluğuna sığındığım duygular, varlığımı yoklamamıştı.Kalbimin en ücra köşesinde yatan acılı yaralar ruhuma teslim edilmişti.
Babamın esir ettiği hayatın yükleriyle dolan kalbim sancılı vavelyalarıydı.Kulaklarımda uğultusu çalınan ezgiler, sarhoş kafayla içilen rakılar gibi yalnız kimsesizdim. Herkese sakladım bu yanımı kimseye söyledim.
Sessiz yakarışlara dönüştü çığlıklarım kimse duysun istemedim. Yalnızlığıma ekilen tohum filizlerini yeşerttim.
Yalnızca hayatta kalmak için...
Aldığım nefesin boğazıma dolandığı anlarda bedenimde çekilen elle üşüdüm. Bir adım geri çekilip bana bakmaya devam etti.
Mavilerim yeşillerinde dövünürken yanımdan geldi iri parmaklarını koluma sapladı benide beraberinde merdivenlere yöneltti.
Yavaş adımlarla merdivenleri çıkıp dairenin önünde durduk. Araf anahtarla kapıyı açarken bir adım geride onu izliyordum.
Açılan kapının ardında duran çisil bizi yan yana görmeyi beklemiyor olmalıki yüzündeki şaşkınlık ortadaydı.
"Senin burda ne işin var? Anahtarı kimden aldın" diyerek çisile bakan arafla sessiz kalıp gözlerimi çisile çevirdim.
"Ben, öylesine uğramıştım. Aselden aldım"diye mırıldandı. Arafın onu terslemesinden korktuğu belli oluyordu.
Araf onu umursamadan içeriye girdiğinde onu takip ettim. Salona yönelip geniş koltuğun köşesine kıvrıldığımda çisilde aynını yapmıştı.
Arafın ortalarda görünmediği 10 dakikada çisile bakmadan camdan içeriye sızan manzaraya baktım. Kar taneleri sokak lambasının altında dans ediyorlardı.
Uyumla süzülen her bir tanede ahnek vardı. Bir kar tanesi olmak isterdim saf, masum, temiz.
Gökyüzünden yeryüzine düştüğümde yalnızca arafın omuzlarına konmak orada kalmak.
Düşüncelerimi bölen ayak sesleri parlede iz bırakırken araf salondan içeriye süzüldü. Kemikli parmaklarına tutturduğu sigarayı yakmıştı külü parkeyi lekelerken araf tekli koltuğa yığıldı.
Kimseden ses çıkmadan geçen on saniyenin ardından çisile gelen telefonla işinin olduğunu söyleyip gitmişti. Arafla tek kalmanın verdiği heyecanla kıpırdandım.
"Kapıda yaşanan şeyi unut" düşüncelerime karışan ses ona aitti. Duyduklarımı anlamlandırmaya çalışırken söylediği şey beni üzmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ ÇİÇEĞİ
ChickLitÖlüm ruhunu tırmalarken kendine bile yabancıydı artık. Ruhu, bedeni ölümü kabullenmiş gibiydi. Babasının gölgesinde onun bıraktığı acılarda kaybolan ruhu yaralı bi kız. Ölüm kokuyordu gözleri. Yorulmuş bedeni yaşadıklarını kaldıramazken ona uzanan...