Bir seri katil yaşadıklarının eseridir derim ben. Sevgiden uzak merhametten mahrum bir cani !
Geçmiş geleceğin aynasıdır.
Bir seri katilin yaptıklarından çok yaşadıklarının araştırılması eylemi neden gerçekleştiğini açıkça ortaya koyacaktır.Bir seri katil nekadar ileri gidebilir nekadar çok insan öldürebilir veya nekadar takıntılarını öldürdüğü insanların üzerine işleyebilir.Emin olun bu vahşet derecesini bile aşar çünkü onların kaybedecek hiçbirşeyleri yoktur onlar öldürmekten zevk duyar buna bir kaç örnek vermek gerekirse
*Albert Fish
hemen tüm psikiyatrik otoritelerce gelmiş geçmiş en sapkın seri katil olarak biliniyor. Fish çocuklarla ilgiliydi. Kendisine uyguladığı tüm mazoşist eylemler ve şiddetin her türlüsü ona yetmiyordu. Sadizme de el attı. Ölü yiyici idi. Kurbanlarının etleri yumuşasın diye onları kamçı, demir sopa vb aletlerle dövüyordu. Bazen kanlarını da içiyordu. Kurbanlarını özenle parçalıyor yemeyi sevdiği bölümleri alıyordu. Onun en büyük zevki kurban parçalandıktan sonra başlıyordu. İnsan eti ona diğer herhangi bir etten farklı olarak sadece lezzet ve cinsel tatmin sağlıyordu. Kaynağı önemli değildi.
Çocukları seçmesinin nedeni etlerinin yumuşak ve taze olması idi. Fish yaşlı bir adamdı ve çocuklar onun için kolay kurbanlardı. Zaman zaman kurbanın gözlerini oyma, kulak ve burnunu kesme gibi eylemleri oluyordu. En çok penis, testisler, kalça önemliydi. Bu bölümleri sebzelerle pişirim zevkle yiyor ve bundan inanılma zevk alıyordu. ' ' Daima başkalarına acı vermeyi arzuladım. Başkalarının bana verdiği acıyı da... Acı veren her şeyden hoşlanıyordum. '
*ROBERT JANSON
Tecavüz ettiği kadın kurbanları Ancharge yakınlarındaki koruluğa bırakıp ok, tüfek, bıçak gibi aletlerle kovalayıp öldürüyordu. Onun için bu heyecanlı bir avdı.
*Fritz Harman (Hannover Kasabı)
Fritz Harman Jeffrey Dahmera çok benzer metodlar kullanıyordu. Ancak Harmanın dehşet dozu biraz daha fazlaydı. O da homoseksüel erkeklerle birlikte olmak için, yahut onlara bir içki ikram etmek, yemek sunmak için onları evine getiriyordu. Yatağa girdiklerinde kendini engelleyemiyor kurbanlarını elleri ile boğmaya çalışırken bir yandan da adem elmalarına (kadında olmayan erkeğin boğazındaki çıkıntı yapı) dişlerini geçiriyordu. Her defasında kurban öldükten sonra büyük pişmanlık duyuyor yüzlerini örtüyor ve onlarla göz göze gelmemek için uğraşıyordu.
Cesetleri bir cerrah titizliği ile parçalıyordu. Karnı yarıp bağırsakları boşalttıktan sonra göğüs kafesini kırıp iç organları çıkarıyordu. Etleri kemikten sıyırıyordu. Kemikleri derelere atıyor etleri ve elbiseleri pazarda satıyordu. Savaş yıllarıydı ve et çok kıymetliydi. "İnanın bana hasta değilim. Sadece arada bir sapıtıyorum."
*John Wayne Gacy (Palyaço Katil)
John Wayne Gacy hiç kimsenin katil olacağına inanmayacağı örnek bir Amerikalıydı. Oysa Kimsenin bilmediği gerçekler vardı. Evli, çocukları olan bu adam genç erkekleri evinin bodrumuna davet ediyor onlara çeşitli bahanelerle kelepçe takıyor sonra çoraplarını ağızlarına sokuşturup hareket etmelerini engelliyor ve onlara tecavüz ediyordu. Gacy tecavüz esnasında kurbanı boğarak öldürüyordu. Kurbanını yavaş yavaş boğarke incilin 23. ilahisini ezberden okuyordu (tanrı benim çobanımdır....). Bunun için ip ya da tahta kullanıyordu. Cesetleri evden çıkarmıyor, parçalamıyor yine evde gömülü olarak saklıyordu.
"Kelepçeden kurtulmanın en iyi yolu anahtara sahip olmaktırBir çok seri katilin gözlerine baktığımda şunu gördüm "NEFRET " insan öldürmekten başka birşey düşünmeyen pişmanlık duymayan sevgisiz duygusuz bir yüz .hayattaki güzellikleri göremeyen merhemetsiz ,vicdanı olmayan takıntıları uğruna, sırf zevk duyabilmek için başkalarının hayatlarını elinden alıp , çıkarlarını düşünen nefret dolu vahşet ötesi yaratıklar...