Sabah büyük bir heyecanla kalktım. Hemen sosyal ağlarıma bakıp üzerimi giyindim. Mısra'yı aradım ve hazır olduğunu öğrenince hızlıca saçlarımı yaptım. Anneme ve babama öpücük kondurup evden ayrıldım. O kadar hızlı hazırlanmıştım ki buna annemlerle beraber ben bile şaşırmıştım. Şehrin en ünlü yerlerinden birine waffle yemeye gidiyorduk. İçeri girdiğimizde Mısra'nın gözlerini karşıdan ayırmadan bana bir şeyler söylemeye çalıştığını gördüm. Karşıya baktığımdaysa Doruk ve Anıl'ın orada oturduğunu gördüm. Şaşkınlıktan ne yapacağımı unuttuğum için Mısra yardımıma koşmuştu. Beni kolumdan tuttu ve onların yanına çekti. Kendime geldiğimi farkettiğimde onlara selam verdik ve yan masaya geçtik.
Siparişleri almak için garson gelmişti. Elinde uzun ince bir menü tutuyordu. Açıkçası menüyü ve garsonun giyimini gördüğümde kendimi buraya ait hissetmemiştim. Siyah keten bir pantolon ve üzerine beyaz bir gömlek giymişti.Pek de sivri olmayan ayakkabıları ve kırmızı papyonuyla gayet şıktı. Gömleğin üzerine giydiği yelek adamı uzun boylu gösteriyordu. Garsonları bilerek yakışıklı olanlardan seçtiklerini düşündüm. Böylece daha çok müşteri toplayabilirlerdi. Menüden istediklerimizi seçtikten sonra garsona söyledik. Garson gittikten sonra Mısra'yla koyu bir sohbete dalmıştık . Birinci yazılılar neredeyse bitmek üzereydi. Yazılılarımızın berbat olduğu konusunda üzerimize yoktu,üstüne üstlük çalışıp da yapamıyorduk. İşte bu tam nefretlik bir olaydı.
Mısra'nın aşık olduğu çocuğun Anıl olduğunu duyduğumda ne tepki vereceğimi bilmiyordum çünkü Anıl pek bilinen birisi değildi.Esmerdi ve Mısra'dan kısaydı.Yakışıklıydı.Mısra da yazılılar sayesinde onu görmüştü. Doruk'u zaten biliyoruz.Okulun en popüler çocuğu.Anıl'la katıldıkları tiyatrodan tanışıyorlarmış. Bunu Mısra'dan öğrenmiştim.
Mısra'nın hayatında ilk defa waffle yiyecek olması beni mutlu etmişti. Onunla ilklere adım atmayı seviyordum. Waffle yedikten sonra gezmeye karar verdik. Birkaç mağazaya girdik ve ilk ayımıza özel arkadaşlık bileklikleri almaya karar verdik. Bileklikleri takmak için sahile gittik. Deniz kenarında bir banka oturduk ve denizden gelen tuzlu havayı içimize çektik. Önümüzden geçen insanları inceleyip durduk ilk başlarda. Yorulmuştuk. Ama biraz daha yürümek istedik ve oturduğumuz banktan kalktık. Deniz kenarında yarım saate yakın yürüdükten sonra eve gitmeye karar verdik. Pazar gününü beraber geçirmeye karar vermiştik. Eve gidince her öğrenci gibi telefonlarımıza yapıştık.
"Mısra ya,yarın gelemicem ben galiba.Anneme sordum yarın işimiz var dedi"diye mesaj attım. Kısa bir süre sonra "Tamam o zaman ee napıyosun "diye mesaj geldi Anıl'dan konuşmaya başlayınca ona söyleyeceğini söyledi.Biraz daha düşünmesini söyledim. Beni dinlediğine sevinmiştim,ona tavsiyeler vermek hoştu. Pazar günü olduğunu bildiğimden geç yatmaya karar vermiştim ve bu süreçte sürekli Mısra'yla konuşmuştum.
Konuşmalarımız çok hoştu.Bana
"Lan yaaaa "diye mesaj atmıştı.
"Noldu be "diye cevapladım
"Yarın yine okul yok depresyona girecem haa "yazınca gülmeden edemedim
"Biz ne garip öğrencileriz böyle lan,herkes tatili sever biz okulu"yazdım
"Hee sen beni yanlış anladın ben okulu sevmiyorum ki "yazınca şaşırdım.
"Anlamadım e sen okulu sevmiyon da niye okulun açılmasını seviyosun"yazdım
"Okulun içindekileri seviyorum ben :Dd"yazdı ve ben kahkahalara boğulmuştum. Gerçekten Anıl'ı seviyordu. Ben mi o mu diye sormayı düşünmüştüm.Tanışalı bu kadar zaman olmuş muydu ? Ne zamandır böyle birine ihtiyacım vardı. Sonunda ihtiyacım olan arkadaşı bulmuştum. Hem de en doğru şekilde en doğru yerde.
Sabah kalktığımda Mısra'nın bana mesaj attığını görmüştüm ve mesajda "25 Mart" yazıyordu. "Bu ne Mısra?" diye mesaj attıktan sonra mutfağa geçtim ve anneme bir sürpriz yapayım dedim.Güzelce patatesleri kızarttım ve yumurta haşladım. Bunu nadiren yaptığım için annemin duygulanacağına emindim. Her şeyi hazırlamıştım. Telefonuma baktım ve Mısra'dan gelen mesaja sırıttım. Mesajda şöyle yazıyordu :
"25 Mart. Onu gerçekten sevdiğim gün.Ona her baktığımda kalbimin deli gibi attığı gün.Onu her düşündüğümde istemsizce gülümsediğim gün.Ve ben onu gerçekten seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beynimi Saran Aşk
RomanceBeyninin her bir köşesine sinen tümör onu mutluluktan alıkoyamazdı. 15 yaşında olmasına rağmen hayatın tüm gerçeklerinin özellikle de ölümün fazlasıyla farkındaydı. Gerçek bir umut ve aşk öyküsü...