— ON AlTINCI BÖLÜM —
Gizemli hayatın orta yerine düşen bir bombaydım. Ne acılara gebe kalmış ruhum günahlarla boyanmış hayatım.
Çırpınışlarıma tutunan nefesim, ölümün koynunda uyutulan anılarım. Çovukluğum getirdiği esarete tutsaklığım. Hayatımın birer parçalarıydı.
Alışmış olduğum hayatın acılı yanları canımı yakıyordu.
Boğazıma düğümlenen sıtmalı kelimeleri tutuyordum. Hiç var olmamışcasına yeniden doğmak yeniden toprağa gömülmek benim hikayemin temeli buydu.
Yaşayan bir ölüydüm ben...
Işık huzmesi gözümü yakarken oturduğum koltukta doğruldum kamp alanına gelmiştik. Kapıdan curcunayla çıkan öğrencilerin aksine sakin adımlarla otobüsten indim.
Etrafıma bakınıp arafın arabasını görmeye çalıştım.
İleride ki ağaca yaslanmış sigara içen arafı gördüğümde derin bir nefes aldım. Onun buraya geleceğini düşünmemiştim.Hayale bile sığmayan bu gerçek tüm umutları yeşertiyordu. Fermanı çekilen ayaklarımı onun yanına doğru sürükledim.
Yanına yaklaştığımda beni farketmiş olmalı ki kafasını kaldırıp bana baktı. Bakışların da yatan duyguyu çözemesemde soğuk ve sert değildi.
Aksine yumuşak, sakin ve tedbirliydi. Mavilerimde dövünen yeşilleri yüzümü inceliyordu.
Onun beni incelemesinden utanmıştım."Geleceğini düşünmemiştim"diye mırıldandım mavilerimi ondan çekip ormana sürüklerken.
"Bende" ne dediğini duymasamda bunu önemsemedim sonuçta burdaydı.
Sessiz akan zamanda herkez kendine bir yer edinip çadırlarını kurmuştu. Asel ve barında bizimkileri hallettiğinde arafın yanında sessizce oturmaya devam ediyordum.
Kaçıncı olduğunu saymadığım sigarasının kulunu savururken çok güzel görünüyordu. Elinde eğreti duran sigara bile ona ayrı bir hava verirken serseri tavırlarıyla insanı kendine çekiyordu.
Arafı izlemenin heyecanıyla doluyken ortama damlayan çisil, sıraç ikilisiyle gerilmiştik.
Arafın verildiğini dik duran omzundan ve sıktığı çenesinden anlamıştım.Sıraçı sevmediği ortadaydı.
Havanın kararmasıyla ateş yakmıştık. Hocalar hariç herkes başına toplandığında bizimkilerin yanına ilerledim.
Tek boş yer olan arafla sıraçın arasına oturduğumda elektirik hattına yakalanmışım gibi gerildim.
Bir müddet herkes kendi halinde takılırken elinde gitar la gelen çocuk grubun halkasına oturdu.
Gitarın tellerine dokunmaya başladığında etrafa yayılan notolar güzel bir ezgi oluşturmuştu.
Sessizce herkes onu dinlediğinde biten şarlıyla alkış yağmuru başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ ÇİÇEĞİ
Chick-LitÖlüm ruhunu tırmalarken kendine bile yabancıydı artık. Ruhu, bedeni ölümü kabullenmiş gibiydi. Babasının gölgesinde onun bıraktığı acılarda kaybolan ruhu yaralı bi kız. Ölüm kokuyordu gözleri. Yorulmuş bedeni yaşadıklarını kaldıramazken ona uzanan...