Görselde Begüm Birgören'in canlandırdığı Derya AKSOY sizlerle... :)
"İşte bu delilere dayanarak hakim bey Işık Holding'in haklılığını savunuyor ve Aşkar Holding ortaklarının bizzat haksız olduklarının beyanını basın önünde yayınlanmasını talep ediyorum. Talep ettiğimiz maddi ve manevi tazminat ek dosyada mevcud."
Işık Holding Işık Aile'sine aitti. Moda tasarımı üzerine kurulan bu holding bizim aileye onların ailelerinden miras kalmıştı. Ve bende 2 senedir bu şirketin avukatıyım.
Hakim oturmam için eli ile işaret ettiğinde babamın yanında bulunan boş sandeleyeye oturdum. Babama başım ile "Bu iş oldu" derken o sadece bana bakıp gülümsüyordu.
Bir süre sonra dışarı çıktık. Dava bitmişti. Babam ve ben son çıkan kişiler olmuştuk. Koridorun başından koşan bir kadın gözüme çarptı. Uzun boylu, yaşına rağmen harika bir fiziğe sahipti. Her şeyi geçtim, koyu kahverengi ama bir o kadar da parlak dalgalı saçları fark edilemeyecek gibi değildi.
Bizi görünce yavaşladı ve yanımıza gelince hemen konuşmaya başladı. "Çok özür dilerim. Arabam arıza yapmıştı ya geçen gün. Taksi ile geldim ve maalesef çok feci bir trafik vardı." Derin nefes alıp içeriye bakındı. Kimse olmadığını görünce yüzü asıldı. " Ama yetişemedim değil mi?"
"Annem. Sakin ol. Saçmalama ayrıca. Sorun yok. Bekleseydim seni kızardım ama davada şimdi bitti." " Evet ya. Kesinlikle sakin olmalısın Derya. Zaten birazdan yeterince sevineceksin."
Konuşan babamdı. Uzun boyu, yaşına rağmen yollara meydan okurcasına gür ve siyah saçları ve simsiyah bakan derin bakışları ile her kadını ikna edebilirdi eminim.
Davanın bizim lehimize sonuçlandığını anlayan annem rahatlamışa benziyordu. Bu olay başımızı çok sıkıntıya sokmuştu. Bittiğine herkes çok sevinirdi zaten. Dava hakkında biraz daha bilgi verdikten sonra aklıma gitmem gereken bir yer olduğu geldi. "Ben şirkete geçiyorum. Ardından bir iş için dışarda olacağım."
"Tamam kızım gel ben bırakayım seni. Hem annende bizimle gelir." Bunu dediğine şaşırmıştım açıkcası. Çünkü annem ve babam boşanan yıllar olmuştu. Ve, yani, ne bileyim, garip bir his işte. "Annem benimle gelecekti. Öyle konuşmuştuk."
Öyle mi olacaktı? Tamam, ben uydurdum. Ama annemin o adamla yanyana pek vakit geçirmesini istemiyorum. Hele ki yalnız. Bunu anlayan annem beni onaylayıp koluma girdi ve yürümeye başladık.
Biz Işık Ailesi olarak İstanbul'un saygın ailelerinden biriydik. Babam Kalp ve Damar Cerrahı. Ama annemle boşandıktan sonra işini sadece 4 sene daha sürdürebildi. Eskiden hem doktorluğu hemde şirketi idare edebiliyordu. Çünkü şirkete sadece imza gerektiğinde gidiyordu. Ama dedemler emekli olunca o başa geçti amcalarımla beraber.
Annem ise iki üniversite bitirmişti. Hem sağlık yönetimi hem de muhasebe mezunuydu. Ama ben bildim bileli annem şirkette muhasebe işleri ile ilgileniyor. Kendisi muhasebe müdürüdür.
Bizim ailenin bir olayı vardır. Herkes birbirine çok bağlıdır. Yardımlar birinden asla esirgenmez. Ama konu okumak ve iş bulmak olduğunda herkes kendi ayaklarının üstünde durmayı bilmelidir. Çünkü bir öğrenciye lise sona kadar maddi yardım yapılır. Üniversiteye geçtiği andan itibaren sadece manevi yardım yapılır. Kişi kendini geliştirip iş kurmakta emin olduğu zaman ona ufak çaplı yardımlar edilir. Ancak Işık Holding'in bir çalışanı olmak istiyorsa en aşağıdan başlamayı kabullenmesi beklenir.
Şirketin kapısında bir yazı vardır. Bu yazıyı çok severim ve her girişimde durup onu okurum. "Bir duvarı aşmak istiyorsan merdiven kullanmalısın. Eğer kendine güvenip tırmanmak istersen de düştüğünde canının çok yanacağını kabullenmelisin. En dibi görmezsen, zirveye çıkmak için fazla çabalamazsın. Unutma ki en güzel manzara kendi emeğinle çıktığın tepeden izlenir. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİT
General FictionDışarıdan mutlu ve güçlü gözüken bir aile, içinde dayanmaya gücü kalmasa bile birbirine olan bağı ile dağılmayan bir aile... Biri çift ve bunların birbirlerine aşık olup evlenmesi ile başlayan tüm ailenin hayatı. Bu hikayede sadece o çiftin değil...