Doksan Dokuz Kuruş

96 5 0
                                    

''Oliloliiii uyan, okula geç kalıyorsun!'' Annemin sesiyle başlayan bir gün daha.. Ah Oliloli ne garip isim değil mi? Maalesef adım bu. Yine gözümü açar açmaz telefonuma sarıldım. Birsürü mesaj vardı. Hiç birini okumadan Ekayla konuşmamızı açtım, hayır mesaj yoktuı taabikide. Ay unutuyordum, Eka benim hoşlandığım çocuk. Tabiişkide adı Eka değil, ama gerçek adını zaman zaman unutuyorum bile. Ona hep Eka derdik arkadaşlarımla, adı öyle kaldı. Kıvırcık saçlı bu çocuk, ben onu ilk farkedip(otobüste), arkadaşlarıma anlattığımda saçlşarını yeni kestirmişti. O yüzden ona 'Eski Kıvırcık' diyorduk. E uzun oluyordu öyle, bizde ilk harflerini kullanalım dedik. Bir yıl çıktık. (Aslında 11 ay). Sonra sevmiyor gibi geldi ayrıldım. Oysaki çok seviyordum. Sonradan farkettimki o da seviyormuş. Kaybetmişim.. Neyse işte. Mesaj atmamıştı yine. Diğer mesajlarımı cevaplayacaktım, ilk önce 'asqsı'nın mesajından başladım. Herkese bir isim takıyorum galiba.. Asqsı benim ilk ve en yakın arkadaşım.Aslında benden bir yaş büyük,11.sınıf o. Sevgilisi sersenin teki ama çok seviyor onu. Hem asqsının en uzun ilişkisi yakında iki yılı tamamlayacaklar ama kavga etmişler onu anlatıyor bana. Çok üzülüyorum onlar kavga edince. Asqsı mutsuz olunca ben de mutsuz oluyorum çünki.O sırada bir mesaj geliyor, bende kayıtlı değil numara.''Nasılın?'' yazmış. Ben katılmasamda arkadaşlarım çok popüler olduğumu söylüyorlar. Açıkcası arkadaş çevrem geniştir bunu inkar edemem. Bir yerden almıştır numaramı diye resmine bile bakmadan cevap veriyorum; ''İyiyim, sen nasılsın''.

Çok geçmeden cevap veriyor; ''İiyi. Hatırladın mı beni?''

Kim diye resmini açıyorum hemen. Telefonu tutamıyor ellerim. Eren bu. Ama imkansız.. O ölmüştü.. Pekala, en başından anlatıyorum;

Henüz 5. sınıftayım.Facebook'da dolaşıyorum, bir müzik grubunuda çok seviyorum o zamanlar. O grupla ilgili bir sayfada admin olmak isteyen var mı diye bir gönderi paylaşmış fenomen bir çocuk. Sayfaya mesaj atıyorum, admin olmak için. Alıyorlar beni sayfaya. O fenomen çocuk işte Eren. İlk başlarda yakışıklı gelmiyor bana. Sevmiyorum hatta. Fenbomenleri sevmem çünki. Sayfanın adminleri bir toplu konuşma açıyor. Eren de var içinde. Tüm kızlar yavşıyor buna. Sonra biraz konuşuyor bu grupta, konuşmasına aşık oluyorum. Fecookda ekli bile değil ama. Ne iyi anlaşırdıok diyorum. Aşık olmak derken, mecaz anlamda. Hiç aşk anlamında hoşlanmıyorum ondan. Sonra bana mesaj atıyor.

''Konuşmalarını okudum grupta,benim gibisin aynı. Tanışmak istedim.'' diye. Tanışıyoruz sonra. Babası yok, annesi görüştürmüyor. Benim de yok. Terk etmiş zamanında. Anlatıyorum ona. İlk defa biri anlıyor beni. O da anlatıyor. İyi anlıyorum onu, herkesden iyi. Belçika'da yaşıyor ama. Senin için geleceğim diyor Türkiye'ye. Aradan uzun zaman geçiyor. Birbirimizi kendimizden iyi tanıyoruz, hergün konuşuyoruz. ''Aşkım'',''Sevgilim'' diyor ama çıkmıyoruz. İkimizde aşık değiliz. Farklı insanlar gelip geçiyor, onları seviyruz, çıkıyoruz ama hep ikimiz kalıyoruz sonunda. Bir buçuk yıl sonra Ankara'ya geliyor. Tunalı'da halasının evi varmış. Babası da Türkiye'de ama İstanbul'da. Kızılay'da buluşuyoruz nunla. Anneme asqsıyla buluşacağımı söylüyorum. Hiç eğlenmediğim kadar eğleniyorum. Annemin işi var, geç gelicak eve diyorum. Akşama kadar eğlenelim diyor. Öyle yapıyoruz. Sonra Tunalı'ya gidiyoruz. Milkshake alıyoruz. Bana verirken üstüme döküyor. Gülmekten özür dileyemiyor. Sonra beni halasının evine götürüp kendi tişörtlerinden veriyor. Halasıyla tanışıyorum.Çok seviyor beni. Ama işe gitmesi, gerekiyor halasınınm.Hemşire çünki. Nöbeti var bu gece. Evde yemek yok diye biz hazırlayalım birşeyler diyoruz. Alışverişe çıkıyoruz beraber. Üzerimde onun kıyafetleri, yeni evli çiftler gibi alışveriş yapıyoruz. Herkes bize bakıyor. Çok tatlıyız çünki. Eve gidip beraber birşeyler hazırlayıp yiyoruz. Sonra eve gidiyorum ben. Ertesi gün yine buluşalım diye sözleşiyoruz. Sabah bir uyanıyorum mesaj atmış. '' Bugün İstanbul'a gidiyoruz'' diye. Babası İstanbul'da yaşıyor biliyorum. Zaten okul çıkışı dersanem var. Bir de annemden dersane çıkışı dersanedeki kız arkadaşımın evine gidip akşiam yemeği yemek için izin alıyorum.Saat yedide havaalanında buluşuyoruz. Sekizde İstanbul'dayız. Babasıyla buluşuyoruz. Kendi kızıymışcasına sevişyor beni. Hyatımda ilk defa babam varmış gibi hissediyorum. Akşama kadar eğleniyoruz. Sonra Ankara'ya dönüyoruz. Havaalanında yarılıyoruz Erenle. Brelçika'yha gidicek ç.ünki. Sımsıkıo sarılıyorum ona. Ben eve gidiyorum, o Belçika'ya. Sonra aradan tam bir yıl geçiyor. Yedinci sınıf bitiyor. Sekize geçeceğim. Hala Erenle çok yakınız. Hatta bana doğum günümde çok hoş bir mesaj atıyor. Oyıl yine yanıma gelicek ve bu sefer üç ay kalıcak. Öyle anlaşıyoruz. Telefonum açlıyor birgün. Annesi arıyor. Açıyorum. Ağlıyor. Anlamıyorum. Haberleri izleyip izlemediğimi soruyor. İzlemedim diyorum. Belçika'da gemi battı diyor.Titriyorum. İnanamıyorum. Anlıyorum. O gemiyle herşeyimin battığını. Aylarca gülemiyorum. Çünki gülmeyi aban Eren öğretmişti. Onsuz gülemiyorum. Yani bütün bunlardan sonra bu mesaj dağıttı beni. Biri dalga geçiyor heralde. Bildiğim bütün küfürleri saydım ve oturdum ağladım. Tam alışmaya başlamışken yine aklıma geldi çünki. Engelledim ama bir yandan da ya oysa diye düşünüyordum. Ama o olması imkansız. Değil mi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Doksan Dokuz KuruşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin