SKYLAR GREY | KILL FOR YOU ft. EMINEM
°°°
Biraz daha sohbet ettikten sonra Mustafa benimle birlikte içeriye girip salona bile uğramadan doğrudan soyunma odasına doğru yollanınca kolundan tutup bana bakmasını sağladım,"Sevmekten bu kadar korkma, sevilmekten hiç korkma çünkü gerçekten sevildiğini bilen hiç kimse sevmeden duramaz."dediğimde derin bir iç çekip yürümeye devam etti.
Durumu içler acısı mıydı, evet. Ona acıyor muydum, hayır. Çeksin öküz ruh kaosunu, sürekli boş gezmenin anlamı da yok ki.
Salondan içeriye girdiğimdeyse bu kez benim düşüncelerim karıştı çünkü kırmızı görmüş boğa gibi karşımda dikilen Asil bey, boyunun uzunluğunu vurgulamak ister gibi hafifçe açılmış burun delikleriyle bana adeta tepeden bakıyordu.
"Hayırdır?"diye sorduğumda bir adım geriye gidip çoktan boşalmış olan salonu gösterdi, Allah Allah biz Mustafa ile o kadar konuşmuş muyduk ya?
"Artık hangi fermanı hazırladıysanız beraber o kadar konuşup, herkes çoktan defolup gitti."sinirle çıkan sesi ve gözlerinin aldığı ifade karşısında hafiften bir şeyler sezer gibi olmuştum, kıskanıyor olabilirdi sanırım ama buna ihtimal dahi vermek istemiyordum.
"İyi gidelim o zaman."deyip tam döneceğim sırada ellerimi yakalayıp bana engel oldu. Kendine doğru çekip, geri geri ringe doğru yürüdü ve o kızgın sıfatıyla, "Senin işin henüz bitmedi."dediğinde, omuz silktim.
Kavga istiyorsa, kavga ederdik.
Ringte karşı karşıyayken ona karşı defalarca kez hamle yaptım ancak o kadar usta ve acımasızdı ki beni her seferinde yere seriyor, adeta yerden yere vuruyordu. En sonunda tüm kemiklerim sızlarken, ayağa kalkmak acı vericiydi ve bu acının siniriyle ona dönüp,"Derdin ne senin?"diye bağırınca ifadesizce suratıma baktı, "Antrenman yapıyorum."deyince iyice sinirlendim.
"Başlarım antrenmanına, böyle antrenman mı olur? Kendinde misin sen?"deyip ayağa kalktım tüm gücümü toplayarak. Ringten inip, ona doğru döndüm, "İstersen duvarlara yumruk at, ben gidiyorum."deyip ona arkamı dönüp bir kaç adım atmıştım ki aniden yer ayağımın altında kaydı ve bedenim havada süzülüp yere aniden indi, artık iyice hassaslaşan eklemlerim birbirine girince bir çığlık koptu dudaklarımdan.
"Ne konuştunuz o kadar zaman?"diye sorunca acıyla kıstığım gözlerimi zorla açtım,"Ne saçmalıyorsun sen, bok beyinli pislik?"
"Mustafa'yla o kadar zaman ne konuştunuz?"
Sorusunu duyunca hem gülmek hemde ağlamak geldi içimden. Beni gerçekten kıskanıyordu ve bu hem komik, hemde korkunçtu.
"Sanane!"diye tısladım yüzüne. Gebersin pislik, umrumda değildi. Meraktan çatlar mıydı, patlar mıydı artık kendi bilirdi.
"Ne demek sanane?"dediğinde sinirle, gözlerinin ta içine baktım,"Hangi sıfatla merak ediyorsun konuştuklarımızı?"dediğimde bana daha da çok yaklaştı.
"Seni istediği zaman öpen erkek sıfatıyla, sana ait olan, sana sahip olan erkek sıfatıyla."diye verdiği cevap karşısında önce midem burulsada hemen kendimi topladım.
"Beni istediğin zaman öptüğün filan yok senin."dediğimde dakikalardır ilk kez sırıttı,"Öyle mi?"diye sorduğunda, başımı sallayınca, bileklerimi yere sabitleyip üzerimde yükselerek şınav pozisyonu aldı. Ben ne diyeceğini beklerken hızlıca alçalıp dudağıma bir öpücük kondurarak geri çekildi ve bunu defalarca kez tekrarladı. En sonunda içimde durmadan büyüyen aleve karşı koyamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☠ASİL ESEN MELTEM☠
Chick-LitSERT KIZ SERİSİ | 2 Ateşti bu, iyi bilirdi yakmayı. Yakmaya devam etti... Bir ruh kül olmuşken, o ruhun eşi hayatını o ateşin ellerinde kül etmişti. Fakat o kadar denen ateşin durmaya niyeti yoktu. En iyi bildiğini yapmaya devam ederken ateş, duyg...