Uykumu bölen takur tukur seslere aldırmadan uyumaya ravam etmek adına yorganı kafama çektim ve yarım kalan uykuma devam etmek için çabaladım ama ne fayda. Kaçmıştı bir kere. Sinirlenme Müge, şakın ol Müge, git bi tane geçir suratına Müge. Ben şimdi sizi bir takurdatacağım. Üzerimdeki inekli tuluma aldırmadan elime anahtarımı aldım ve büyük adımlarla merdivenlere yöneldim. Kafasını patlatmazsam rahatlamazdım ben bu sinirle.
" Ya bugün pazar. Hani var ya insanların tek dinlene bildikleri tek gün olan pazar. Üstelik daha saat sabahın altısı yahu. Hiç mi erinmediniz." Ben gözüm kapalı dayayıp döşerken ağzımın kapatılması ile gözlerimi açtım. Ve karşımdaki şeye baktım.
" Sabah sabah ne bu çene. Bir sus Tanrı aşkına."
"Hıağ sen gel takur tukur, şangur şungur yap. Ben konuşunca sorun olsun. Neyse bak seninle uğraşamayacağım. Tek ricam daha sessiz olman. Bak anlıyorum yeni taşınıyorsun ama pazar sabahı ses yapınca haliyle sinir oluyorum. "
"Sen insan gibi konuşa biliyor muydun? " Benim de sabrım bir yere kadar be." Bana bak seni o kurduğun cümlenin imla kurallarına göre beceririm. Bana o lafları söyleyen dilini bir yerlerine sokarım beni delirtme sabah sabah çakarım ağzının ortasına ikiye ayırırım. " dedim ve sinirli sinirli sinirli merdivenlere yöneldim. Anahtarı kapı deliğinden bi kaç kere ıskalayınca havaya bir küfür savurdum. Nihayet (!) kapıyı açabildiğim de içeri girdim ve kapıyı çarparak arkasına yasalndım. LAN BEN AZ ÖNCE NE YAPTIM.