Boylu boyunca uzandığım yerden doğrulmaya çalıştım fakat başaramayıp dizlerimi kırıp oturdum. Gözlerimi yüzümü kaplayan toz ve topraktan açamıyordum. Sanırım bayılmıştım. Astronot kıyafetimi üzerimden çıkarıp hemen ellerimle yüzümü temizlemeye çalıştım. Başlığım uzak bir yerde camı kırılmış bir halde duruyordu,at kuyruğu yaptığım saçımı iki yandan tutup çekerek sıkılaştırdım. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Tek hatırladığım boş yollanması gereken uzay mekiğinin içinde sıkışıp buraya yollandığımdı. Peki ben bu kıyafetleri ne ara giydim? Uzay mekiği nerede? Yoksa bir çarpışma mı oldu? Ama o zaman etrafta araç parçaları olması gerekmez miydi? Oturduğum yerden ayağa kalktım. Dizimden darbe almış olucam ki sağ dizimi çok oynatamıyor ve acı çekiyordum. Ne zamandır baygındım? Ailem ne yapıyordu şimdi? Acaba benim mekikte olduğumu anladılar mı? Kafamı hızla sağa sola salladım,şimdi ne yapacağımı düşünmem gerekiyordu. Zorla diz çöktüm, dizim sızlamaya başlamıştı bile ve acıyordu. Yere dokundum, kızıla çalan toprağı avuçladım. Yumuşak kum parmaklarımın arasından kayarken seyrettim. Acaba ben kumun akışını izlerken dünyada kaç gün geçiyordu yada kaç hafta? Uzayda zaman hızlı geçerdi sonuçta. Ah yine yaptım, odaklanmam gereken konudan saptım.
Bi saniye ya!
At nalı sesimi o? Kafamı hızla sağa çevirdim ve hemen ayağa kalktım. Etrafımda bir tur döndüm. İşte ordan, ses ordan geliyor! Bir şey buraya doğru tozu kaldırarak koşuyordu. Sadece bir süliyet görüyordum. Bir hayvan süliyeti ve arkasından yükselen kızıl duman...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marsina
Science FictionBir şey buraya doğru tozu kaldırarak koşuyordu. Sadece bir süliyet görüyordum. Bir hayvan süliyeti ve arkasından yükselen kızıl duman...