Fatih Sultan Mehmed

43 2 0
                                    

FÂTİH SULTAN MEHMED HÂN

İstanbul’u fetheden Osmanlı sultânı. Din ve fen bilgilerinde âlim, kerâmetler sahibi ve velî. 835 (m. 1432) senesinde Edirne’de doğdu. Babası altıncı Osmanlı Pâdişâhı Murâd Hân olup, annesi Hümâ Hâtun’dur. Ba’zı gayr-i müslim tarihçilerin Fâtih’in annesi hakkında söyledikleri, yalan ve iftiradan ibârettir. Fâtih’in annesinin özbeöz Türk ve müslüman kızı olduğu, ilgili mahkeme kayıtları ve Bursa’daki Muradiye Câmii’nin yüz metre kadar doğusunda bulunan Hâtuniyye Türbesi’nin 853 (m. 1449) senesinde yazılmış olan kitabesinin okunması ile isbatlanmıştır. Hümâ veya Hadîce Âlime Hümâ Hâtun, İsfendiyaroğulları da denilen Candaroğullarına mensûptur. Fâtih Sultan Mehmed Hân. Önce Manisa’da sancak beyi oldu. Ondört yaşında babasının yerine ilk defa pâdişâh oldu. 855 (m. 1451) yılında kesin olarak Osmanlı tahtına oturdu, İstanbul’u fethetti. 886 (m. 1481) yılında vefât edip, Muhyiddîn Ebü’l-Vefâ hazretleri tarafından kıldırılan cenâze namazından sonra, İstanbul’da yaptırdığı Fâtih Câmii’nin bahçesindeki türbesine defnedildi.

Küçük yaştan i’tibâren tahsiline ve yetişmesine çok ehemmiyet verilen Şehzâde Mehmed, devrin en mümtaz âlimlerinden ilim öğrendi. Daha küçük yaşta iken, hocası meşhûr din ve fen âlimi, zâhirî ve batınî ilimlerde mütehassıs Akşemseddîn hazretlerinin terbiyesine verildi. Zamanın evliyâsından Hacı Bayram-ı Velî, Sultan Murâd Hân’ın ziyâretine geldi. Yanında talebesi Akşemseddîn de vardı. Sultan Murâd Hân ile sohbet ettiler. Murâd Hân, bu mübârek zâtın feyzinden, küçük şehzâdesi Mehmed’in de istifâde etmesini istedi. Şehzâde Mehmed’i de bulundukları yere getirdiler. Her İslâm sultânı gibi, Sultan Murâd da, İstanbul’u fethetmeyi düşünüyor, hazırlığını ona göre yapıyor, Resûlullahın ( aleyhisselâm ) müjdesine mazhar olmak istiyordu. Gönlünden geçen duyguları, huzûrunda bulunmakla şereflendiği Allah dostuna, Hacı Bayram-ı Velî’ye açtı. “Aceb Kostantiniyye’nin fethi kime müyesser olacak?” dedi. İşi ve meşgalesi aklı fikri ve düşüncesi, Allahü teâlânın rızâsını kazanmak olan büyük velî Hacı Bayram-ı Velî ( radıyallahü anh ); “Fethi görmek, şu çocuk (Şehzâde Mehmed) ile, şu bizim köseye (Akşemseddîn’e) müyesser olacaktır” buyurdu. Bu sözler ve açık kerâmetle çok duygulanan Sultan Murâd Hân, Hacı Bayram-ı Velî ile istişâre edip, Akşemseddîn’i şehzâde Mehmed’e hoca ta’yin etti. Akşemseddîn, şehzâdenin herşeyi ile bizzat ilgilendi. Şehzâde Mehmed, idâri yönden tecrübe kazanması için, Manisa’ya Sancak beyi ta’yin edildi. Orada da ilim tahsil etmesine çok ehemmiyet verildi. Molla Ayas gibi zamanın meşhûr âlimleri, şehzâdeye husûsî ders verdiler. Şehzâde Mehmed, daha çok teknik ile ilgili şeylere heves ettiği ve hocaların da baskısına ma’rûz kalmadığı için, ilimde çok mesafe katedememişti. O senelerde hacca gitmiş olan ilk Şeyhülislâm Molla Fenârî, Mısır’da büyük âlimlerin derslerinde yetişmiş olan hadîs, tefsîr ve fıkıhta yüksek âlim olan Molla Gürânî’yi Anadolu’ya getirmişti. Sultan Murâd’a takdim edilen Molla Gürânî, ilk önce Bursa’da müderrisliğe ta’yin edildi. Daha sonra da, Şehzâdeyi korkutması için eline bir sopa verilip Manisa’ya gönderildi. Şehzâde Mehmed’in mizacının sertliğini, Molla Gürânî’nin tatlı-sert eğitim metodu yendi. Şehzâde Mehmed, dört elle ilme sarılıp, dinlenirken de teknik işlerle uğraşmaya başladı. Güzel bir eğitimden geçip, matematik, hendese (geometri), hadîs, tefsîr, fıkıh, kelâm ve târih ilimlerinde yetişti. Arabca, Farsça, Latince, Sırpça ve Yunanca’yı öğrendi. İdâre ettiği memleketlerden kim gelirse gelsin, ona kendi diliyle hitâbetme imkânına sahip oldu. Öğrenmiş olduğu din bilgileri ile, kendi hayat tarzını, kânun ve nizâmını tanzim etti. Fen ve teknik bilgilerle, istikbâlde yapacağı savaşları, bilhassa İstanbul’un fethini kolaylaştıracak teknikler geliştirmeye çalıştı, ilk havan topunu döküp, İstanbul’un fethinde kullandı. Târih ve coğrafya bilgilerinde kendisini yetiştirip, geçmiş hükümdârların başlarından geçen şeyleri öğrenerek tecrübe kazandı. Dünyâ cihangirlerinin hayatlarını dikkatle inceleyerek, bunların doğru ve yanlış hareketlerine hakkıyla vâkıf oldu. Bu hâdiselerin muhâsebesi neticesinde, plânlı ve sistemli hareket etme fikrinin lüzumuna kesin olarak bağlandı. Kudretli bir asker olduğu kadar, geniş görüşlü bir fikir adamı olarak yetişti.

Tarihimizden BilgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin