Kanunî Sultan Süleyman, 1495’de Trabzon’da doğdu. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Sultan’dır. “Süleyman” ismi kendisine Kur’ân-ı Kerîm’den tefe’ül olunarak verildi. Adını Neml Sûresi’nin 30. âyet-i kerîmesindeki Hz. Süleyman’ın (a.s.) isminden aldı. Sanki bu isim, daha o anda, Şehzâde Süleymân’a lûtfedilecek olan dünya ve ukbâ saltanatlarını birleştiren bir ihtişâmın müjdesini de beraberinde taşıyordu.
Çocukluk yılları babasının sancak beyi olarak görev yaptığı Trabzon’da geçti. İlk eğitimini Trabzon sarayında kendisine tahsis edilen hocalardan aldı. Adı bilinen ilk hocası Hayreddin Efendi’dir. Evliya Çelebi’ye göre Trabzon’da iken süt kardeşi Kadı Ömer Efendi’nin oğlu Yahyâ ile (Beşiktaşlı Yahyâ Efendi) birlikte bir Rum’dan kuyumculuk öğrendi. On yaşına geldiğinde sancağa çıkması gerekirken muhtemelen II. Bayezid’in, oğulları tarafından sürekli şekilde baskı altında tutulması sebebiyle tayini gecikti. Şehzade Selim’in isteği üzerine birkaç defa fikir değiştiren Sultan II. Bayezit Süleyman’a Kefe sancağını verdi.
Şehzade Süleyman annesi, hocası ve lalası yanında olduğu halde gemiyle Trabzon’dan Kefe’ye gitti. Burada kaldığı süre zarfında babasının taht için mücadelelerine şahit oldu; onun tahtı elde edebilmek için giriştiği askerî hazırlıklara destek verdi. Babasının 1512’de tahta çıkışı kendisine gelecekteki iktidarın yolunu da açmış bulunuyordu. Nitekim Yavuz Sultan Selim’in cülûsundan az sonra İstanbul’a çağrıldı. Bir süre babasının amcalarıyla olan mücadelesini muhafazasıyla görevlendirildiği başşehirden takip etti ve onların bertaraf edilmesinin ardından yegâne taht vârisi sıfatıyla sancak beyi olarak Nisan 1513’te Manisa’ya gönderildi. Tahta çıkacağı 1520’ye kadar yaklaşık yedi yıl Manisa’da kalan Şehzade Süleyman, bu süre zarfında babasının seferleri dolayısıyla tahta vekâlet ve muhafaza göreviyle Edirne’de bulundu.
ŞEHZADELİK EĞİTİMİ
Yavuz Sultan Selîm’in 1512’de tahta geçmesi üzerine, Şehzâde Süleyman İstanbul’a çağrılmış, Yavuz’un, kardeşleri ile mücâdelesi sırasında İstanbul’da ona vekâlet etmişti. Babası kardeşlerini yenip tahtta rakipsiz bir hâle gelince genç Şehzâde, merkezi Manisa olan Saruhan sancak beyliğine gönderilmişti. Bu sûretle devlet idâresindeki tecrübesi ikmâl ettirilmiş oldu. Diğer yandan annesi, zamanın velîsi olan Sünbül Efendi’den oğlunun mânevî eğitimi ile meşgul olmak üzere bir talebesini istemişti. O da Merkez Efendi’yi Manisa’ya tâyin etmiş, bu sûretle Kanunî, mâneviyat âleminde rûhunu besleyecek ilk kaynağa ulaşmıştı.
Kanunî Sultan Süleyman, 30 Eylül 1520’de genç yaşta tahta geçti. Babasının cenâzesini Topkapı’da karşıladı. Fâtih Câmisi’ne kadar cenâzenin arkasında yürüdü. Yavuz Selîm Hân’ın temiz naaşı, cenâze namazını edâdan sonra Fâtih civârında Sultan Selîm semtindeki kabrine defnedildi. Kanunî, mîmarbaşı Ali Ağa’ya, burada babasının adına bir câmi ve türbe yapılması için tâlimat verdi.
MUHTEŞEM SÜLEYMAN
Kanunî, babasından dünyanın en zengin ve en güçlü ordusuna sahip bir devleti mîras olarak devralmıştı. Kısa zamanda, giriştiği fütûhâtın büyüklüğü kadar idâresindeki dirâyet ve fazîlet ile de öyle temâyüz etti ki, hasmı olan Avrupalılar bile kendisini “Muhteşem Süleyman” lâkabı ile anmaya mecbur kaldılar.
Tahta geçişinin ikinci ayı daha dolmadan babası zamanında Şam beylerbeyiliğine getirilen eski Memlük emîri Canbirdi Gazâlî’nin isyanıyla karşılaştı. Safevîler’in devreye girme ihtimali onda büyük endişeye yol açtıysa da isyan kısa sürede bastırıldı.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN İLK SEFERİ
İlk sefer-i hümâyunu olan Belgrad harekâtı sadece askerî bakımdan değil devletin vizyonu açısından da sembolik bir önem taşır. Burası, vaktiyle büyük atası Fâtih Sultan Mehmet’in başarısızlığa uğradığı ana hedefi konumundaydı. Kanunî Sultan Süleyman, Belgrad’ı alarak batıya karşı yeni bir açılım sağlamak amacındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tarihimizden Bilgiler
Ficção HistóricaSizde tarihimizi doğru bir şekilde öğrenmek istiyorsanız hemen bu kitabı okuyun!