42.Bölüm

32.6K 1.1K 128
                                    

Bu bölümü çok sevdim. Yorumlarınızı bekliyorum :) Multimedyayı dinlemenizi öneririm...

Doktor yeni geçtiğim oda da beni bulduğunda hava kararmıştı. Doktorun arkasında Murat da vardı. Onlar geldiğinde yerimden kalkacak, mimiklerimi oynatacak halim yoktu. Yangın ve Esra açlığımı yok etmişti. Uyuya kalmadan önce de aç değildim fakat uyandığımda midem ciddi anlamda zorluyordu. Acıkınca insanın midesi bulanırken benimki ağrı yapıyordu.

"Bu haliniz ne?"

Doktor yanıma gelip gözüme ışık tuttu. Yeni uykudan kalkmama rağmen hala uykum vardı. Üstüne üstelik yorgundum da.

"En son ne zaman yemek yedi?" Murat'tan cevap beklediği sırada sesimi çıkarmaya çalıştım ama ona bile gücüm yetmedi.

"Bilmiyorum,"

"Geldiğinde daha iyiydi. Büyük ihtimalle yangının şoku yüzünden yemek yemeyi unuttu. Hemşireyi göndereceğim şimdi. Size yemek getirecek. Hepsini yemesinde ona yardımcı olun. Yemek gücünü toplamasına yardımcı olmazsa serum takarız."

Kafamın bulanıklığı yüzünden gelen doktorun genç doktor olduğunu fark etmemiştim. Kapıdan çıkarken son kez içeriye baktığında yüzünü net olarak görmüştüm. Yangından sonrada benimle ilk o ilgilenmişti. Hastalarının peşinden koşması takdire şayan davranıştı.

Doktor gittikten sonra Murat sandalye çekip yatağımın kenarına geçti. Yorgun olduğum için olmalıydı ki sesini çıkarmadı. Yemek gelene kadar yarı uykulu odayı inceledim. Odayı incelemekten kastım, beyaz tavandı. Kafamı hareket ettirmek uzun ve zahmetli işti.

Hemşirenin getirdiği yemekleri Murat'ın yardımıyla yedikten sonra tekrar uykuya daldım. Bir ara koluma iğne yaptıkları sırada uyandım. Onda da çok korkmuştum. Hemşire sakin olmamı söyleyip tekrar uykuya dalmama yardımcı oldu.

Hayatımda yaptığım en yorucu, boş ve hissiz uykumdan kesin olarak sabaha karşı uyandım. Güneş yeni doğuyordu. Vücudumu hareket ettirmek için elimi havaya kaldırmayı denedim. Hiç zorlanmadan kaldırabilmiştim. Her sabah olduğu gibi birkaç başarısız denemeden sonra yataktan da kalktım. Üzerimde hala dünkü bol kazak ve tayt vardı. İs kokusu da gitmemişti üstelik. Yanan ev gibi enkaza dönmüştüm.

Oda da banyoyu ararken Murat'ı kanepede uyurken fark ettim. Ses çıkarmadan banyoya gidip elimi yüzümü bol suyla yıkadım. İşlerimi halledip banyodan çıktığımda güneş tüm açıyla odanın içindeydi. Dışarısın sağuna rağmen içimi sıcacık etmişti.

Pencerenin kenarına gidip dışarıda olan tek tük insanları izlemeye başladım. Onlarda hastane çalışanlarıydı. Havanın bugün kapalı olmaması çok hoşuma gitmişti. Bir tan bile kara bulut yoktu. Camı hafif açıp temiz hava almak istedim. Camı acınca Murat'ın uyanacağını hesaba katmamıştım. Uyanınca ilk önce yatağa baktı. Sonra da soğuğun geldiği yöne baktı. Beni görünce gözlerini tekrar kapadı.

"Sonunda uyanmışsın," gözleri kapalı gülümseyip tekrardan uykuya döndü. Saat erken olduğu için uyandırmadım. Ta ki acıkıncaya kadar... Uyurken de aklıma sürekli yemekler geliyordu. Bilincim kapalı olsa da bilinçaltım açtı.

En sonunda dayanamayıp Murat'ın yanına gittim. Koluna dokunup adıyla seslendim. Bir süre ses vermedi. Birkaç dokunuştan sonra uyandı.

"Bir şey mi oldu?"

"Acıktım ben," kafamı başka taraflara çevirdim. Beni bunun için mi kaldırdın der diye bekliyordum ama o hiç şaşırmadan gülüp ayağa kalktı. Banyoya gitti ve bana uzun gelen beş dakikanın sonunda çıktı. Banyodan çıkar çıkmaz "Hadi," dedi.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin