Bölüm 7
Kar geceden beri yağmaya devam ediyordu. Katarsis yaklaşık yarım saattir dışarıyı izliyor, gözlerini manzaradan alamıyordu. Dışarıda çok hoş bir görüntü vardı. Kar tuzlama araçları çalışmaya erkenden başlamıştı ama karın yoğun olduğu kaldırımdaki karın yüksekliğinden anlaşılıyordu.
Katarsis sonunda dışarıyı izlemeyi bırakıp saate baktı. Hazırlanmak için daha süresi vardı ama evde vakit kaybetmek istemiyordu. Dışarı çıkmak istiyordu. Dolabını açıp giymek için uygun bir şeyler seçtikten sonra çekmeceye koyduğu eldivenlerini çıkardı. Yolda bir kar topu yapıp onunla oynayarak gidecekti. Eldivenlerini arkadaşı Erin örmüştü ki Erin kendisi için de aynı eldivenlerden yapmıştı. Erin'in ikisine atkı örme niyeti de vardı ama henüz öyle bir girişimi olmamıştı.
Çoraplarını giydikten sonra dolabının aynasından kendisine baktı ve saçlarının hiç te kötü durmadığını fark etti Katarsis. Saçlarını biraz tarasa iyi olacaktı ama saçları beklediği gibi dağınık değildi. Komidinin üzerine koyduğu tarağını alıp saçlarını hızlı bir şekilde taradı ve beresini aramaya başladı. Beresinin yatağının altında olmadığını biliyordu. Bereyi en son ne zaman kullandığını hatırlamıyordu ama odasında bir yerlerde olmalıydı.
Yaklaşık bir 5 dakikalık arayışının sonunda beresini oyuncaklarının ve daha bir sürü eski eşyasının olduğu kutuya koyduğunu hatırladı ve beresini kutudan alıp taktıktan sonra kendisine tekrar baktı. Beresiyle saçları çok güzel bir görüntü oluşturmuştu kendine göre. O an saçlarını kestirmekten vazgeçti. Tabii gelgit düşünceli olduğu için vazgeçmesi normaldi.
Çantasını da aldıktan sonra montunu giymek üzere odasından çıktı ve portmantoya doğru yürüdü. 5 sene önce aldığı ve hâlâ kullanmaya devam ettiği montunu giyecekti. Katarsis kıyafetlerini çok idareli kullanıyordu ve onların değerini biliyordu. Oyuncaklarının da öyleydi. Annesiyle babasını oyuncak için hiçbir zaman rahatsız etmemişti. Onlar istediği zaman sürpriz yapıyordu, genelde doğum gününde oyuncak alıyorlardı. Eski günler aklına gelince bir hüzün kapladı içini ama kendisini hemen toparladı ve topuksuz botlarını ayağına geçirip evinden çıktı.
Kara bastığında çıkacak o sesi duymak için sabırsızlanıyordu. Çok heyecanlıydı ki asansörü beklemek yerine merdivenlerden iniyordu. Küçükken yaptığı kar toplarını atmaya kıyamayıp bazılarını buzdolabının buzluğunda sakladığı olmuştu. Katarsis onlardan ayrılmak istemiyordu ama sonunda istemese de ayrılıyordu. Yaptığı kardan adamın bozulmasını ya da erimesini de istemiyordu Katarsis. O yüzden çok sık kardan adam yapmazdı. Yaptığında da insanların çok sık uğramadığı yerlere yapar, birçok fotoğrafını çeker ve oradan öyle ayrılırdı.
Apartmanın lobisine geldikten sonra kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdü. Kapıyı açıp dışarı çıktığında havanın kokusunu iyice içine çekti. Temiz hava ciğerlerine nüfus edince biraz ilerleyip kollarını iki yana açtı ve başını yukarı kaldırıp yağan karlara baktı. Yüzüne temas edip yüzünde eriyen kar taneleri onu hiç rahatsız etmiyordu. Merdivenden indikten sonra kaldırımın basılmamış kenarından biraz kar aldı ve elinde yuvarlamaya başladı. Elindeki karın az olduğunu düşünüp yerden biraz daha kar aldıktan sonra ise Morris ailesinin evine doğru yürümeye başladı.
Kara bastıkça çıkan ses çok hoşuna gidiyordu. Babasının ona öğrettiği ayak izlerinin üzerinden gitme oyununu kendince oynayıp basabildiği ayak izlerine basarak ilerlemeye başladı. Bir yandan da elinde kar topunu yuvarlıyordu ki kar, top kıvamını almıştı.
Katarsis karşıdan karşıya geçmek için yolu kontrol ederken bir evin bahçesinde 2 çocuğun babaları olduğunu düşündüğü adamla kar topu savaşı yaptığını gördü. Katarsis'in babası çok iyi bir nişancıydı. Kendisi de biraz babasına çekmişti aslında. Kafadan vurmakta üstüne yoktu ama o genelde sırttan vurmayı tercih ederdi. Çünkü küçükken kafasına kar topu geldiğinde ağlar, mızmızlanırdı. Hâlâ kafadan vurulmaktan hoşlanmıyordu.