10. bölüm

2.6K 223 141
                                    

Sürpriiiizzzz ;) Biraz Üzücü bir bölümle geldim. Kim hoş geldin der bana ;))))

    ~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 Sol yanımdaki ilk aşk oldun, son nefesimde gözlerime hükmeden.

Ruhumdaki her derilmemiş çiçeğimin adıydı Aasraf.

Gülücüğüme eşlik eden son sözümde sen.

Göz yaşlarıma bakma, görme dilim dilim olan kalbimi.

Sen hep bil, Jada bir tek seni seni sevdi...

  ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yan komşuları olan El Saiyni ailesinin en genç üyesi Nasrat Jamal El Saiyni ile efendisinin dostluğundan çok hoşlanmıyordu Aasraf. Zira aile ilgili öğrendikleri çok iyi şeyler sayılmazdı. Temas halindeki oldukları aileler, yaptıkları işler karanlıkla dost olduklarının göstergesiydi. Ülkede Saiyni namı da çok iyi şekillerde anılmıyordu, özellikle Nayef Hamada El Saiyni, yani Jamal'ın en büyük ağabeyi.

"Efendim, şimdilik Jamal bu işlerden uzak tutuluyormuş, yine de ben derim ki çok fazla onlara bulaşmamakta fayda var" dediğinde, sinsi bir gülücük yerleşti efendisinin yüzüne. "Hayır Aasraf; güneşten dost edindiğin gibi, geceden de yoldaş bulmalısın. İnan bana yeri ve zamanı geldiğinde gecenin karanlığına, güneşin aydınlığından daha çok ihtiyaç duyarsın. Ha bu demek değil ki gece hep bizimle olsun."

"Ne düşünüyorsunuz o halde efendim?"

"Jamal'ı elimizde tutacak bir dostluk. Diğer kardeşler?"

"Nayef Hamada el Saiyni ailenin reisi. Geçen yıl ortanca kardeşleri Ahmed Hedan El Saiyni öldürülmüş, sebebi ise uyuşturucu kaçakçılığı sırasında yapılan anlaşmanın bozulması. Saiyni ailesinin intikamı ise çok acı olmuş. Karşı ailenin kundaktaki bebeklerine kadar öldürmüşler, bizzat Hamada'nın emri ile. Vicdandan yoksun bir dost yarar değil, zarar getirir efendim."

"Haklısın Aasraf, biz de zaten Hamada'yı değil, Jamal'ı dost edinme niyetindeyiz."

Aasraf aslında efendisinin aklından geçenleri rahatlıkla görüyor olsa da yine de bu dostluğun yararlarına olduğuna emin olamıyordu bir türlü. Kendilerine açıktan bir zarar vermeleri imkânsızdı elbet, ama Saiyni ailesi zaten açıkça düşmanlık eden türden insanlar değillerdi. Dostluk ise... Acaba?

Aasraf, Saiyni ailesine çok bulaşmadan, hep geride durmayı hedefleyerek izliyordu. Malik ise Jamal'ın çok yakın dostuydu artık, çıkara dayanan bir dostluk ne kadar güvenilirse? Yine de efendisini bu konuda uyarmayı bırakmıştı artık çünkü dinlemeyeceğini görüyordu.

Sürgünün beşinci ayına girdikleri sıra, gecenin karanlığını yüreğine hapsetmiş gibi bir korkuyla uyandı Aasraf. İçinde gittikçe büyüyen huzursuzlukla kalktı yatağından, elini sol yanına götürerek. Sanki kötü bir şey olacağını hisleri anlatıyordu ona ama yoksundu kalbini dinlemekten. Şafak sökmeden yerinden kalktı ve yüksek duvarların çevrelediği bahçeye indi. Cebinden çıkardığı sigarayı yaktığında içinde ki sıkıntıyı, burada mahkum olmanın getirdiği bir dert olarak düşündü.

Nereden bilebilirdi çok uzaklarda olan can davasını? Nereden bilebilirdi karısının başına gelenleri? Hem bilse bile elinden ne gelirdi? Hiçbir şey! Ya da belki ölümü bile göze alır giderdi Ard Alramal'a, gider kadının yanında olduğunu söylerdi, üstelik bağıra bağıra. Kimse karısına dokunamaz, kimse canını yakamazdı belki kendisi olsaydı Jada'sının yanında.

Sol yanında ki sızı büyüdü büyüdü daha da sıktı ruhunu. Yedi ay... Katlanması gereken yedi ayı daha vardı önünde. Geceleri çaresizliğini anlatan, gündüzleri sıkıntısını artıran yedi ay. Öfkesini hasretine daha ne kadar sarabileceğini bilmiyordu genç adam, hele de bir ay sonra tamamen yalnız kalacağını düşündükçe nefret ediyordu sultan Aldin'den. Hatta neredeyse Damre'ye karşı hissettiği nefrete yakın bir şekilde.

Çöl Kırağı (Kum Diyarı Aşkları-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin