giriş

9K 483 138
                                    


Tutsağıydım, dokunulmazı. Bir tutsaklığı kabul ettiğinizde ve altınıza imzanızı attığınızda tam tutsak sayılmazdınız aslında. Ben de sayılmazdım. Ama aradan geçen bir seneden sonra, tutsaklıktan hiçbir farkı olmayan bu hayatın içine kapalı kalmıştım.

Evi vardı, benim oldu, daha doğrusu bizim. O gelene kadar beklemek zorundaydım evimizde. Bazen haftalar boyunca gelmezdi. Aramazdım, arayamazdım. Çünkü daha baştan anlaşmıştık: duygu yok. Merak edemezdim, sorgulayamazdım.

Ne miydi bu anlaşma? Çaresizlik durumunda başvurduğum son kapıydı.

Borç batağına girmiş abimi kurtarmak için girdiğim bir başka bataklıktı.

O gün yine iş arıyordum. Yüklü miktarda ihtiyacım olan parayı alabilmek için başvurduğum hiçbir iş yeterli değildi. Kendimi bir bara atmış, yorgun bir şekilde oturup alkole hiç alışık olmayan ve kaldıramayan bedenimi umursamadan bira istemiştim barmenden.

O gün o birayı içmemiştim önüme geldiğinde. İçseydim farklı mı olurdu bilmiyorum. Bu kararı aklım temiz bir şekilde vermem daha kötüydü.

Yanımdaki sandalyeye oturan bedeni görünce o tarafa dönmüştüm hafifçe. "Merhaba," demişti bana.

"Merhaba," demiştim gülümsemeye çalışarak.

"Ben Yoongi," demişti elini uzatıp. Uzatılan eli sıktığımda çarpık bir şekilde gülümsedi. Rahatsızca kımıldanıp "Taehyung," demiştim kısık bir sesle.

Çekici bir adamdı. Bunu inkar edecek değildim. Güzel bir siması ve buna rağmen görünüşe göre sert bir mizacı vardı. Küçük gözleri derin ve karanlık bakıyordu. Tehlike diye bağırdığını biliyordum yanımdaki bu adamın. Ciddi bakışları üstümdeyken tekrar çarpık bir şekilde gülümsediğinde etkilenmediğimi söyleyemezdim. Onu süzdüğümün ve belki de daha bir çok şeyin farkındaydı.

Konuya girerken hiç oyalanmadı.

"Umutsuz görünüyorsun Taehyung, yardım etmemi ister misin?"

"A-anlamadım?" diye sormuştum.

Kartını masanın üzerine bırakıp işaret parmağıyla önüme itmişti. "Yardım edebilirim."

Kartı elime alıp incelemiştim. "Min Yoongi". Ülkedeki en iyi firmalardan birinin sahibi olduğu yazıyordu kartın üzerinde. Gözlerim büyümüştü. Bana iş mi teklif edecekti?

Keşke iş teklif etseydi...

Biraz daha yaklaştırdı sandalyesini yanıma, dudaklarını kulağıma yaslayıp fısıldadı. Bardaki gürültüye rağmen söylediklerini duymamam imkansızdı. "Benim olmak ister misin?"

O gece evde uyumadım.

boys like u | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin