Bölüm 2

54 13 3
                                    

Multimedyada Barış KILIÇ' ın rol modelliği yaptığı Deniz IŞIK var.

   
Güneşin batışı eşliğinde esen hafif rüzgar insanın içini açıyordu. Halam arabasına doğru ilerlerken benim ona seslenmem üzerine bir anlığına bana bakıp oradan çekilmemi istemişti.

Yoğun bir ışık dolduruyordu gözlerimi. Önümü göremez dereceye gelmiştim. Sadece halamın bağırmasını duymuştum ve sonrasında ise bu ışık...

O kadar tepkisiz kalmıştım ki olaya, sadece bakıyordum. Aramızda sadece bir karış mesafe kalmıştı. Halamın bir anda önüme atlaması ile arabanın kaputuna vurması bir oldu. "Önüne baksana be. Böyle girilir mi bu yola?"

Arabanın kontağının kapandığını o zaman anladım. İçerisinden bir adam çıktı. Keten haki rengi bir pantolon üzerine beyaz bir tişört ve beyaz reebok marka bir ayakkabı ile tam anlamıyla herşeyi mükemmeldi.

O sırada arabanın bana çarpacağını düşünen kapıdaki korumalar koşarak gelmişti. Ama arabanın içinden çıkan adamı gördüklerinde bir an duraksadılar ve içlerinden biri lafa girdi. "Fikret Bey, kusura bakmayın efendim. Hoşgeldiniz. Cidden kusura bakmayın araba öyle Miray hanımın üstüne doğru gelince başkası sanmıştık."

Adamlar anlayışla karşılanınca yerlerine geri döndüler. Ama halamla biz hala bakıyorduk. En son korkudan kendini öne atıp kaputa vuran kadın şuan far görmüş tavşan gibi duruyordu. En sonunda halamın "Abii!!" diye bağırarak ona sarılması ile ben irkilerek kendime gelmiştim.

Amcam gelmişti. Yıllarca (annem ile babam boşanmadan 1 sene önceden bu zamana kadar) yüzünü sadece yılda en fazla bir kere yapılan görüntülü konuşma sayesinde gördüğümüz ünlü Beyin Cerrahı Fikret IŞIK...

Amcam halamın sarılışına gülümseyerek karşılık verirken bir yandan da bana göz ucuyla bakıyordu. Sarılmaları bitince yanıma yaklaşıp "Ne oldu kız. Korktun mu?" Bu sorduğu soru o kadar deli saçması bir şeydi ki verecek cevap bulamadım.

Halam kısmi olarak hasret giderince amcamı alıp yukarı çıkardım. Tabi yol boyunca onu görüpte tanıyanların akını yüzünden iki dakikalık yol 10 dakikaya çıkmıştı. Hayır yani ne var analmıyorum alt tarafı yakışıklı, zeki, ünlü ve zengin bir adam... Ay aklımın nefesi yetmedi. Hiç bakmayın öyle kıskanç bir insan değilim ben.

Sonunda annemin odasına vardığımızda kapıya vurarak içeri girdik. Annem ve babam karşılıklı bir şeyler içiyorlardı. Umarım kahve içmiyorsundur anne.

Anneme gözlerimi kısarak trip attıktan sonra amcamı gösterdim. Annemin amcamı görmesi ile attığı çığlık ile koşarak sarılması bir olmuştu. Annem amcalarımı ve halamı çok severdi. Ama Fikret amcam onun için nedense hep başka olmuştur. Anneme bunun nedenini sorduğumda "Bilmem." deyip geçerdi.

" Abla... Boğuluyorum." Annem çekildi ama amcamın yüz ifadesini gördüğünde gülmeye başladı. Devamını biz getirdik. Amcam anneme nedenini bilmediğim bir şekilde sadece abla derdi.

Amcam geleli iki ya da iki buçuk saat olmuştu. Amcam herkesi soruyordu. Tam o sırada aklıma gelince avucumun içini alnıma

vurarak "Off! Ya iki saat önce orada olmam lazımdı."

"Nereye gidecektin ki sen?" "Ya Gamze ve Gizem ile sinemaya gidecektik. Gerçi gösterim bir saat sonra ama öncesinde kızlarla bowling oynayacaktık." diye babamın sorusunu cevaplarken hazırlanmıştım. "Hadi Miray kaçar." diyerek çıkıp merdivenlere yöneldiğimde arkamdan amcam geliyormuş. Yetiştiğinde "Ben de geliyorum kızları özledim. Hem belki sayemde seni affederler."

Serkan amcamın aksine Fikret amcam çok sessiz biriydi. Hatta hiç konuşmazdı. O genelde sessiz kalmayı, sadece arada gülümsemeyi tercih ederdi. Bununda nedenini bilmiyorum. Allah'ım neden hiç bir şey bilmiyor. Bunları en yakın zamanda öğrenmeliyim.

.

.

.

FUNDA

Sonunda evin önüne geldiğimde arabayı park edip çantamda anahtarı arayarak yürümeye başladım. Tam o sırada kapının açıldığını duydum. İster istemez irkilmiştim. Çünkü evde olmasını beklemiyordum. Şimdi karşımda yıllar önce aşık olup evlendiğim ama şuan boşanma sürecinde olduğum eşim duruyordu.

Bir anlık şaşkınlığı atlattıktan "Özür dilerim. Ben fark etmedim geldiğini." "Asıl sen kusura bakma. Senin evde olacağını bilmiyordum. Neyse ben gideyim de sonra tekrar gelirim."

Aniden kolumu tuttu ve "Gitme. Yani sen işlerini hallet. Ben seni rahatsız etmem." Aslında alacaklarım önemliydi. Hemen işimi halledip çıkabilirdim. Bende içeri girmeye karar verdim.

Kızların odasına çıkıp dolaplarından özel eşyalarını alırken Demir'in beni izlediğini fark ettim. Hızlandım ve işim bittiğinde çıkmak için yeltendiğimde önüme geçip elimi tuttu.

"Funda. Biraz konuşabilir miyiz?" Hemen elimi çektim. "Konuşacak bir şeyimizin kaldığını düşünmüyorum Demir! Rahat bırak beni şimdi" dedikten sonra hızlıca çantayı yerden alıp kapıya yönelince Demir yine ama bu sefer daha sert bir şekilde kolumu tuttu. Canım yanıyordu.

Demir'in gözlerinde bir an saf bir nefret gördüm. Aşık olduğum adam bu olamaz diye düşünmeye başlamıştım. "O abinler çeldi değil mi aklını?! Onlar doldurdular değil mi bana karşı seni?! Niye sevmiyorsun, neden kaçıyorsun benden? Ben sana ne yaptım. Söyle!" Hem bağırıyor hem de kolumu sıkmaya devam ediyordu.

Can havliyle "Demir. Canım çok yanıyor." diyebilmiştim sadece. Bunun demem ile Demir'in gözleri bir anda değişmişti. Kolumu aniden bırakıp "B-ben özür dilerim. Funda cidden özür dilerim. Bana ne oluyor bilmiyorum."

Kolumun ağrısı geçsin diye ovarken bir yandan da çantaları tekrar aldım. Burnumun direği sızlıyordu. Şuan olmaz, şuan şurada olmaz. "Bizi bitiren sendin Demir. Bu ilişkiyi de sevdiğim adamı da sen aldın elimden. Son pişmanlık fayda etmiyor."

Son sözümü de söyledikten sonra ilerleyip çıktım. Çıktığım anda yaşlar intihar edercesine atlamaya başlamışlardı gözlerimden. Tam dışarı çıkmış arabaya yaklaşmıştım ki iki saniye önce geçtiğim yerden ses geldi. Arkamı dönüp baktığımda kızların odasının camının yere serildiğini gördüm. Yukarı baktığımda ise sadece Demir ve saf öfkesi duruyordu.

Gözlerimde ki yaşı silerek arabaya bindim ve telefonu elime alıp tek kulaklık ile müzik açtım. Kemerimi takıp kontağı çalıştırdığımda içimde çok kötü bir peydahlandı. Korktuğum şeyler başıma gelmez umarım. En son böyle hissettiğimde olanları hatırlamak dahi istemiyorum.

******

Kusura bakmayın arkadaşlar. Aslında ben bölümü önceden yazmıştım. Sadece düzenlemesi kalmıştı. Ancak bilgisayarımda bir sorun oldu ve kendini yeniden başlattı. Haliyle kayıt etmediğim için silindi. Haliyle bu bölüm biraz az oldu. Bir daha ki sefere telafi edeceğim inşallah.

Neyse geç de olsa yeni bölüm sizlerle umarım beğenirsiniz...

KİLİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin