"Gel gelinim gönlüme geel,
Senden başka yâr sevemeee-" Zeynep eliyle ağzımı kapattı ve şarkı söylememi engelledi.Okulun ortasında bağıra bağıra şarkı söylüyordum.
"Bu 9'ların rahatlığı ne böyle?" Arkamızda duran ve muhtemelen 11. sınıftan bir kız bana laf atmıştı. Tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
"Bana mı dedin?" Gözlerini devirerek gitti.
Ulan sanki anasından 11 olarak doğdu, haspam.
"Mal sen niye üstüne alınıyorsun?" Zeynep'e bilmiyorum anlamında dudaklarımı büzdüm ve çalan zil sesiyle okulun içine girdik.
Şu an içimden bağıra çağıra şarkı söylemek geliyordu ama maalesef olmazdı. Daha fazla rezil olmak istemiyorum.
Zeynep'in beni dürtüklemesiyle ona baktım. Başını arkaya doğru salladı. Arkaya baktığımda Serkan'ı gördüm ve göz göze geldik. Hemen gözlerimi çektim ve çıkmaya devam ettik merdivenlerden.
Serkan, benim, okulun ilk gününden beri kestiğim çocuktu. Zaten 1 ay olmuştu okullar açılalı, neyse.
9-C yazısına bir süre baktım. Şaka maka 9 olmuştuk. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açarak sınıfa girdik.
Herkesin kendi aleminde olduğunu görünce gülümsedim ve yerime doğru ilerledim.
İsmal'in koluna vurdum ve "Naber kanka?" Diye sordum. Benim bu çatlak hallerime alışmışlardı. "İyi kanka." Dedi ve çizdiği pardon karaladığı resime devam etti.
Bir kaç kişinin önünde matematik kitabı görünce ölmek için dua ettim. Anlamıyorum şu dersi arkadaş! Bu sene matematikten kalmasam iyi.
Öğretmenler zilinin çalmasıyla hocanın gelmesi bir oldu. Bu kadar da dakiklik olunmaz ki ya.
"Günaydın, hemen sayfa 45'i açın." Şu an herkesin gözünün 16737346 derece açıldığına yemin edebilirim.
Hocam bismillah ya!
Hoca akıllı tahtayı açtığına göre benimde uyuma saatim gelmiş demektir.
*
Yanımda oturan İsmail'in koluma kalem batırmasıyla bir türlü uyuyamıyordum.
Bir kaç kere daha batırınca en sonda sinirlendim ve "Lan sikic-" sınıfımıza başkanlık seçimi için gelen Serkan ve tayfasını görünce lafım yarıda kaldı. En azından sessiz söylüyordum.
Neden Serkan aday olmadı ki? Çevresi genişti ve büyük ihtimalle o başkan olurdu.
"Evet arkadaşlar istediğiniz şeyler var mı?" Ümit'in konuşmasıyla aklıma gelen şeyi söylemek için hazırlandım.
"Uyumak için yer yapın şu okula, sıralar rahat değil." Dememle Ümit ve adını bilmediğim bir çocuk gülmeye başladı.
"Okul uyuma yeri değil." Serkan'ın verdiği cevapla kaşlarımı kaldırdım. Bunu sabah gelir gelmez sıraya yatan biri mi söylüyordu?
"Bunu sen mi diyorsun?" Gözlerini devirdi ve başka sorularla ilgilenmeye devam ettiler.
Sınıfta Serkan'dan hoşlandığımı bilmeyen yoktu. Bir şekilde yayılıyordu hemen. Kısa bir kavga etmiştik ve bütün moralim yerle bir olmuştu.
Hayır yani bana neden karışıyorsun ki sen? Ben Ümit'e sordum, sanane! Manyak, dangalak, manda..
"İsmail eğer bana bir daha kalem batırırsan o kalemi bi yerine sokarım" yapamayacağımı biliyordum ama yinede tehdit etmek kalp ben.
"Tamam, prenses." Kafamı sıraya koymamla zilin çalması bir oldu. Ama yeter da!
Ada ve Işıl yanıma geldi. Ne diyeceklerini biliyordum.
"Melek iyi misin?" Onlara baygın bakış attım. Bana yanlışıkla kolu değdi diye o sevinçle o gün boyunca matematik çalışan birisiydim ben. Kavga ettiğimiz zaman nasıl iyi olabilirdim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESTİK!
Teen FictionAslında film çekimi gibidir hayat, Tam mutlu oldum derken, Yönetmenden bir ses gelir: -KESTİK!