"Off ben dayanamıyorum artık." "Amma da abarttın tatlım." Gözlerimi devirerek Bonnie'ye bakıyorum. "Yaklaşık 20 dakikadır yağmurun altında taksi bekliyoruz ve bilmem farkında mısın ama sırılsıklam oldum. Tabletim, telefonum büyük ihtimalle bozulmuştur. Maaşımı daha yeni aldım ve sayenizde mutlu olmam gerekirken salak salak burada taksi bekliyoruz. Gelen taksiler de bizi almadan gidiyor. Hâlâ abarttığımı düşünüyor musunuz kızlar?" diyorum. "Ah, çok haklısın şekerim. Sen bakma şu geri kafalıya. Tek bildiği gece dışarı çıkıp bir kafede oturmak. Bizi de yattığımız sıcacık yataklarımızdan kaldırmaktır." diyerek elleriyle teker teker sayıyor Minnie. Bonnie ve Minnie'nin hem kardeş olup hem de bu kadar ters karakterde olmasına artık şaşırmıyoruz. O anda gözlerime bir ışık geliyor. Hemen refleks olarak kapatıyorum gözlerimi ve bunun bir taksi olduğunu fark ettiğim için kendimi yolun ortasına doğru atıyorum. Libby ve Jess çıldırmış gibi beni tutmaya çalışıyorlar. Bonnie iki adım geriliyor ve yüzünü buruşturuyor. Jess ise can havliyle beni durdurmak için çantamı çekiyor. Ah tanrım! Bu araba beni ezip geçse de şansımın ellerimin arasından kayıp gitmesine izin vermeyeceğim. Bu taksi beni eve götürmeli. Jess'in yüzünden yere yapışıyorum. Sonrası şiddetli bir fren sesi ve 4 kişinin tiz çığlıkları. Ayrıca dediğim gibi de oluyor, çok iyi hatırlamıyorum fakat taksi beni adeta ezip geçiyor. Çıt diye bir ses... Off olamaz. Yine mi kırıldı şu bacaklar. Kızların sesi kulağımı tırmalıyor adeta; "AMBULANS! BİRİSİ AMBULANS ÇAĞIRSIN! HEMEN!" , "YOKSA ÖLMÜŞ MÜ?! YÜCE TANRIM!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alışverişkolik
ChickLit"Hayatın hakkında hiçbir şey bilmiyorsun." diyordu kardeşim. ☆ Hayatının son üç yılını hatırlamayan Becky'nin gözlerini açtığında neler değişmiş olacak? Hiç tanımadığı insanlar birden en yakınları olmuş. Eee sonra?