♔ Bölüm 23 ♔

160 3 0
                                    

Eve geldiğimde gelen mesaj ve aramalardan dolayı şarjım bitmişti. Duygularım birbirine girmiş bir şekilde çevremden ve olanlardan kendimi soyutlayarak normalden daha yavaş yürüdüğüm için hava da kararmıştı. Oyuna getirilmiş, salak yerine konulmuş, çaresizce onun istediği şeyi yapmak zorunda kalmıştım ve bu durum beni kafamdan alevler çıkmasına yetecek kadar sinirlendiriyordu. Nasıl böyle bir duruma geldiğimi düşünürken beynimdeki çarkların durmadan döndüğünü neredeyse duyabiliyordum.

Annemle babama kısaca yorgun olduğumu söyleyip odama çıktığımda telefonumu da bir köşeye attım. Karanlık odada ilerlerken kıyafetlerimi çıkarma ihtiyacı duymadan kendimi yatağa bıraktığım gibi gözlerimi kapattım. Beynim olanları analiz edemiyordu artık. Üstüne düşünemiyordum ya da ne yapabileceğimi bulamıyordum. Yanaklarımdan kendiliğinden yaşlar süzüldüğünde daha da sinirlendim. Ağlayarak neyi çözebilirdim ki? Ellerimle sertçe yanaklarımdaki yaşları sildikten sonra burnumu çekip yastığıma yumruk attım. O sarışın şerefsizden ölesiye nefret ettiğimi fark ettim. Üstümde onun aldığı kıyafet olduğunu fark ettiğim an kendimden de nefret ettim. Üstümdeki elbiseyi hızlıca çıkarıp sinirle odanın bir köşesine fırlattım ve kafamı yastığa gömerek ne yapmam gerektiğini düşünmeye çalıştım.

"Özür dilerim."

Duyduğum sesle kafamı kaldırdığımda korkudan kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı. Beynim sesin sahibini algıladığında kafamı odanın köşesinde duran koltuğa çevirdim. Ay ışığı etrafı belli belirsiz aydınlatırken gözlerim karanlığa alıştığında gözlerinin içine bakmaya başladım. Bir süre kalkıp sinirle burada ne işi olduğunu sormayı içimden geçirsem de bunun için çok yorgun olduğuma karar vererek arkamı dönüp yattım. Sonra aklıma üstümde sadece iç çamaşırlarım olduğu geldiğinde yorganı üstüme çekerek tamamen yatağa gömüldüm.

Bir hareketlenme hissettiğimde yorgan hafifçe açıldı ve kapandı. Kerem'in yanımda yattığını fark ettiğimde bütün umursamazlığım son bulmuştu.

"Ya sen ne şerefsiz terbiyesiz bir insansın. Nasıl girdin buraya? Hadi bir şekilde girdin diyelim hiç mi utanmadın o kadar şey yapıp beni rezil ettikten sonra? Çık git evimden bağırmaya başlıycam şimdi."

Ses tonum iyice yükselmişken cümlemi tamamladığım gibi eliyle ağzımı kapattı.

"İstersen biraz sessiz ol annenle baban bizi yatakta yakalamasın Öykü?"

Hızlıca yanından çekilince bir anda yorganı bıraktığım için sadece sütyenle kaldığımda gözlerinin o tarafa kaydığını fark edince yorganı yeniden üstüme çektim.

"Ya o kadar çok şey uyduruyosun ki şimdi sen kesin millete Öykü'yle yatıyoruz falan da demişsindir kanıt olsun diye fotoğraf mı çekmeye geldin nasılsa baya iyi uyduruyorsun her şeyi."

"Hayır gerçekten özür dilemeye geldim Öykü. Her şey çok saçma bir şekilde oldu sinirlendim sonra da kontrolümü kaybettim ne yaptığımı bilemez şekilde seni öptüm."

Sinirle güldüm.

"Özür dileyince her şey düzelecek mi sanıyorsun? Herkese yalan söyledim senin yüzünden. Şimdi herkes yalan söylediğimi bilirken üstüne bir de Görkem'e de ne demem gerektiğini bilmiyorum."

"Onu ben hallederim."

"Nasıl halledeceksin?"

"Seni zorladığımı söylerim."

Yorganı iyice çekiştirirken burnumdan soluyordum.

"İyi. Şimdi çık git evimden."

Kafasını yana eğerken gözlerime baktı.

"Öykü biliyorum hıyarlık yaptım ama gerçekten özür dilerim. Nasıl telafi edilir bilmiyorum ama üzgünüm yani ne diyeyim?"

"Bir şey deme Kerem! Bir şey de yapma. Şu kolyeyi bulalım çık hayatımdan, seni hayatımda istemiyorum!"

Sesimi yükselttiğimi fark ettiğim sırada eliyle ağzımı kapattı.

"Ailene benimle yatakta yakalanmayı bu kadar çok istediğini bilseydim daha önce gelirdim yavrum." Dediğinde eline vurup çekmesini sağladım.

"Kes sesini. Yavrummuş." Diyerek göz devirdim.

"Ne var beğenemedin mi?" Dediğinde tekrar göz devirdim.

"Ben senin yavrun falan değilim çık şu yataktan ayrıca." Diyip kollarından itelemeye çalışırken onu hareket ettirememin yanında nasıl başardıysam neredeyse ben yataktan düşüyordum.

Neredeyse düşerken beni tutup yatağa çektiğinde ikimiz de yastığımda burun buruna yatıyorduk.

"Çık yatağımdan." Diye söylendiğimde gözlerinin içine baktım. O da benimkilere bakıyordu.

"Bu kadar çok konuşmasan bu sahne daha güzel olabilirdi farkındasın değil mi?" Dediğinde kaşlarımı çattım.

"İşin gücün oyun, seninle daha fazla oyun oynamak istemiyorum Kerem." Dediğimde gözlerini kıstı.

"Oynamak istemediğine emin misin gerçekten?" Derken tamamen gözlerime odaklanmış bir şekilde bakıyordu.

"Evet." Diye cevapladığımda gözleri dudaklarıma kaymıştı.

"Seni öpmem hoşuna gitmiyor mu yani?" Dediğinde dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı.

"Hayır."

Ortamın bir anda sıcaklaşması sinirimi bozmaya başlamıştı.

Yüzünde hafif bir gülümseme belirirken "Hayır dediğine göre hoşuna gidiyor yani?" Dediğinde daha da yaklaştı.

"Hayır. Evet. Hayır derken öyle değil. Yani şey işte..."

Nefesi dudaklarıma çarparken beynimdeki sinyallerin akışını takip etmek beni zorluyordu.

"Ne işte?" Dediğinde dudakları hareket ederken dudaklarıma çarpmıştı.

"Evet."

"Evet, ne?"

Dudaklarımız birbirine değerken konuşmaya devam ettim.

"Evet, seni öpmek hoşuma gitmiyor." Dediğimde "Yalancı." Diyerek beni öpmeye başladı.

Ne yapacağımı bilemezken o an gerçekten yalancı olduğumu fark ettim.

Yapmamalıydım, yanlıştı ama yanlış olduğunu bile bile o an karşılık verdim. Beynim yanlış olduğunu arka fondan cılız bir sesle fısıldarken bütün hücrelerim onu öpmek istiyordu.

Geri çekildiğinde bana bakıp gülümsedi.

"Evet, yalancıyım." Dedikten sonra bu sefer onu öpen ben olmuştum. Yatakta doğrulup beni kucağına aldığında yorgandan çıkan tenime gelen soğuk üstümde sadece iç çamaşırlarımın olduğunu bana hatırlatırken Kerem'in tenime dokunuşuyla irkildim.

Eli belimde kayarken sütyenimin kopçasında durduğunda nefes almayı bıraktım. Tam o sırada duyduğum sesle dünyaya geri döndüm.

"Öykü?"

Kraliyet AilesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin