Multi medyada canımız halamız Selen Seyvenİn rol modelliğini yaptığı Funda ERDEM var.
Miray
Gamze ve Gizem'in yanına gittiğimizde biraz tribe maruz kalmıştım. Özellikle Gizem'in tabi. Neyse ki Fikret amcamın dediği gibi onu gördüklerinde yavaş yavaş yumuşamışlardı.
Amcam "Gene haklıyım." der gibi bakıyordu. Ve evet gene haklıydı. Bu adam niye sürekli haklı olmak zorunda ki?
Hep birlikte önce sinemaya girdik. Kızlar korku filmi istemişti. En çok isteyen kişi en çok korkan kişiydi. Kimin korktuğu hakkında tahminlerinizi alabilirim. Çünkü bence biliyorsunuz.
Sonrasında birde bowling oynamıştık. Oradan da bir şeyler yemeğe gittik. Her şey gayet normaldi. Amcamın laf sokmalarına rağmen çok da eğlenmiştim. Yorucu bir dava maratonunun ardında çok da iyi gelmişti bu akşam. Stres atmıştık. Hemen hemen her şeye gülmek için bir neden bile bulmuştuk. "Çok gülen çok ağlarmış." diye bir söz vardır. Buna hep inanmışımdır. Umarım öyle olmaz, en azından kardeşlerim için.
Gün bitmişti. Biz akşam on buçuğa doğru çıkabilmiştik eğlence merkezinden. Otoparka inip arabaya bindikten sonra yarım saatlik bir yolculuk olmuştu. Bu yolculuk sırasında arkada oturan kızlardan çıt ses gelmemişti. Arabayı durduktan sonra fark ettik ki uyumuşlar.
Amcamla ikimiz onlara gülümseyerek bakıyorduk. Gamze hemen uyanmıştı ama Gizem. Ya Rabbim. Ne ara bu kadar uykuya daldın. Amcam onu kucağına aldı ve odasına çıkardı. Gamze da uykulu halde onları takip ediyordu. Bende arabanın anahtarını verdikten sonra peşlerinden gittim. Gamze'nin üşüdüğünü fark edince üstümde ki deri ceketi onun omzuna geçirdim hemen. Bir yandan da kolumla onu sarmıştım.
Şimdi diyebilirsiniz. Annesini sevmediğin kızları nasıl bu kadar seviyorsun diye. Ben aile fertlerinden yaptığı bir hatadan dolayı çocukların zarar gördüğünü bilecek kadar tecrübeliyim. Bunları kızların yaşamasını izin veremezdim. İlk doğdukları andan itibaren onları ablalık yapmaktan asla gocunmadım. Yusuf ve Anesa ne ise Gamze ve Gizem de oydu benim için.
Kızlar odalarına geçmişti. Amcam da kendi odasına geçmişti. Evet biz bu evde tüm aile birlikte kalıyoruz. Bizim ev giriş katı hariç 4 katlı ve içten merdivenli. Giriş katında büyük bir yemek salonu, büyük bir oturma odası ve gene büyük bir mutfak vardı. Ve evin etrafı bahçe ile çevrili olduğundan giriş kattaki her kapı bahçeye açılıyordu.
Giriş katından yukarı çıkıldığında ilk kat uzun bir koridor boyunca toplam altı oda bulunduruyordu. İlk girişte Fikret amcamın odası onun hizasında ise halamın ve Serkan amcamın odası vardı. Karşılarındaki oda da ise Selen, Selin ve İdil kalıyordu. Merdivenlerin bittiği yerden başlayan başka bir merdivenle de ikinci kata ulaşıyordunuz. Aslında merdivenler evin tam ortasından döner şeklinde üst katlara çıkıyordu.
İkinci katta en uçta Gamze onun yanında ki odada Anesa vardı. Anesa'nın yanındaki oda boştu. Gamze'nin odasının hizasındaki odalarda Gizem ve Ceylin kalıyordu. Bu koridorda çeşitli bitkiler ve tablolar asılıydı. Her birinin kapısı farklı renkteydi. Aslında bütün katlardaki oda kapıları farklı renkteydi. Bir tek Fikret amcamın oda kapısı klasikti. Bu adama boşuna uyuz demiyorum ben.
Üçüncü katta da uçtaki oda benim odamdı. Yusuf ve Hasan merdivenlerin yanındaki odalara yerleşmişlerdi. Benim odamın yanında da annemin odası bulunuyordu. Tüm katlardaki her oda o kadar büyük ve kullanışlıydı ki her bir odanın kendine ait banyosu, tuvaleti ve balkonu mevcuttu.
Bizim üstümüzde ki katta ise eskiden anne ve babamın odası vardı. Ama onlar boşandıktan sonra annem o katta sadece kendi çalışma odasını kullanıyordu. Eskiden o katta altı oda değilde iki odanın birleşmesinden meydana gelen bir yatak odası ve diğer odaların birleşiminden meydana gelen iki tane de çalışma odası vardı. Biri babamın biri annemindi. Babam hem doktor hem iş adamı olunca onun odası bir tık daha genişti.
Gelelim evimde ki en sevdiğim noktalardan biri olan bodruma. Bodrum dediğime bakmayın. Bizim bodrumda bir adet yüzme havuzu, bir basketbol sahası ve bir tane de müzik enstrümanların olduğu mükemmel yalıtımlı bir oda vardı. Arada bir çocuklarla birlikte çalıyorduk. En azından deniyorduk. Babam müziğe çok yatkın bir insandır. Oda kullanıyordu çoğu zaman. Bir diğer oda da ise her türlü spor aletinin olduğu bir oda vardı.
Evin dışına çıktığınız da ise başkalarına çok şatafatlı gibi görünen ama annemin hayalinde o kadar samimi duran bir ortam vardı ki. Evin önünde de yazın kullanılan ama kışın kullanıma kapatılan bir yüzme havuzu vardı. Onun sağında çiçek bahçesi vardı. Annem orada vakit geçirmeyi çok severdi. Sol tarafında ise kış çiçeklerinin yetiştiği bahçe vardı. Bir diğer adı da kış bahçesi galiba. Tam bilmiyorum. Kışı severim ama çiçeklere karşı biraz alerjim olabiliyordu arada. Kış bahçesinin solunda ise en sevdiğim bölüm olan atların bulunduğu ahırlar ve biniş sahası bulunuyordu.
Ev büyük bir araziye inşa edilmişti. Etrafı en fazla iki metrelik duvarla çevrilmişti. Duvarın evden görülen kısmı ise ağaçlarla doldurulmuştu. Kapının girişinde ise büyük bir garaj bulunuyordu. Bu dışarıdan kalabalık gelen ortamda biz hem kalabalık olup hem de bu kadar samimi ve mutlu olmayı nasıl başarıyoruz bende bilmiyorum ama oluyor işte.
Kızları yatırdıktan sonra amcama iyi geceler dileyip odama geçtim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. O kadar uykum vardı ki. En son üstümü değiştirip yatağa yaklaştığımı hatırlıyorum. O derece. Araştırmalara göre insanlar yatağa yattıktan 7 dakika sonra uyuyabilirmiş. Ya bu paradoks yanlış ya da ben normal bir insan değilim. Bir insan yastığına metreler kala nasıl uyuyabilir ki?
.
.
.
Gözlerim kapalıydı ama sesleri duyabiliyordum. Uyanırken en kötü evre bu sanırım benim için. Uyanacağımı anlıyorum ama uyanmamak için bir şey çabalayamıyorsun ya hani. Sonunda gözlerimi açtığımda karşımda biri vardı. Bir an geri çekildim.
"Artık kalkmayacak mısınız abla hanım?" Sesin sahibini tanımıştım. Masmavi gözleri ile tabiri caizse dibime kadar girmişti. Hafif dalgalı saçları ve biraz da kısa boyu ile o kadar tatlı duruyordu ki. Uykumdan uyandıran kişi olmasa ona sarılabilirdim.
Ben kendime gelmeye çalışırken üzerimde bir an bir ağırlık hissettim. Derler ya öküz oturdu sanki. Ne oluyor diye bir an kafamı çevirdiğimde cidden öküz oturmuş. Gizem ve Gamze, hala sebebini bilmediğim nedenlerden ötürü üstüme atlamışlardı.
"Çekilin be üstümden. Ohaa. Kafama otur Gizem gel." Bu dediğimi ciddiye aldı herhalde safım."Lan ne yapıyorsun?" Suratıma şaşkın şaşkın baktı ikiside. Bir de Gamze demesin mi "Abla sen dedin ya." diye. Tey Allah'ım ya her dediğimi yapıyorlar sanki.
Benim bu yükü tek başıma taşıyamayacağımı anlayan CeyCey'im yardıma geldi. "Bırakın be ablamı. Yalnız buldunuz tabi." diyip Gamze'nin üstüne bir atlayışı var. Sanırsın Battal Gazi.
Neyse ki Gamze ile Ceylin'im uğraşıyordu. Ben de Gizem'i üstümden çekip yatağa fırlattım. Ceylin ve ben kızları hunharca gıdıklamaya başlamıştık. Gizem'ün yalvarışlarını biri duysa ne oluyor diye bakmaya gelir. "Ya. Ya. Abla. Tamam ne olur dur. Ablaa. Ölümü gör ne olur" Ki sanırım duyan oldu.
"Bensiz gıdıklama partisi ha?" diye aramıza atlamak için koşan Yusuf'u görmemiz ile ben Gizem'i ezilmesin diye ileri ittim. Ceylin ve Gamze yataktan fırlarcasına kalktılar. Bende kendimi geriye attım. Böylelikle Yusuf da sadece boş yatağa zıplamış oldu. Yastık ile yüzünün buluşma anı o kadar komikti ki.
Az sonra annemin bizi kahvaltıya çağırması ile toparlanıp aşağıya indik. Kahvaltılar ve akşam yemekleri burada yenirdi. Şaşırtıcı bir şekilde herkes sakin sakin kahvaltı yaptı. Ben büyük bir öz güvenle "Bugün masayı ben toplarım" dedim. Bunu bekliyorlarmış gibi hepsi bir an da dağıldı. Her şey o kadar hızlı oldu ki. Annem zaten kalkıp çıkmıştı ama diğerleri...
Onlara göz devirdikten sonra kahvaltılıkları dolaba yerleştirirken arkamdan gelen sese kulak verdim. "Yardım edebilir miyim?" Halam gene her zaman ki sade güzelliği ve şirinliği ile bana bakıyordu. Ama davranışlarında bir değişiklik vardı.
Teklifini kabul ettikten bir müddet sonra o bulaşıkları makineye dizerken ben de sorumu yönelttim. "Sende bir şey var? İnkar etme, belli. Seni bilirim. Anlat bakalım." Halamın gözlerinde sebebini algılayamadığım bir endişe vardı. "Miray. Yardımına ihtiyacım var. Bir şey olacak. Babanla konuşmalısın. Hem de hemen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİT
General FictionDışarıdan mutlu ve güçlü gözüken bir aile, içinde dayanmaya gücü kalmasa bile birbirine olan bağı ile dağılmayan bir aile... Biri çift ve bunların birbirlerine aşık olup evlenmesi ile başlayan tüm ailenin hayatı. Bu hikayede sadece o çiftin değil...