«5»

5.6K 351 83
                                    

"İsmini hala bilmiyorum," dedim aklıma gelir gelmez. Belki ismi onu hatırlamamı sağlayabilirdi. Gülümsedi ve hafifçe kafasını salladı. "Adım Kim Tae Hyung." İsminin son derece tanıdık gelmesine ürperdim. "Kim Tae Hyung," diye tekrar ettim. "Ah, sadece kim olduğunu söyleyemez misin? Çok tanıdık gelmesine rağmen tanıyamam rahatsız edici!" Dediğim şeye güldü. "Bence hatırlayacaksın." "Bana biraz ipucu ver." "İsmimi söyledim ya!" "O sayılmaz ki," diye mızmızlandım. "Tamam ipucu vereceğim, ama sonra. Şimdilik derse odaklanalım."

Bunu demesi iyi olmuştu çünkü tam o anda Eun hocanın sesi duyuldu. "Artık asıl danslara geçebiliriz! Eş değiştirin!" Çıkan kısa süreli karmaşadan kurtulup henüz eşi olmamış insanlara göz gezdirirken bir el tarafından çekildim. Kendime eş bulmuştum. Ya da o beni bulmuştu. "Jong In," dedim aniden kolumdan çekilmenin şokunu atlatır atlatmaz. İsmini söyledikten sonra bir şeyler ekleme gereği duyarak sordum. "Dün çok yorgun görünüyordun, iyi uyudun mu?" Sorduğum soruya karşı içten bir gülümseme bahşetti bana. Ve gülüşünde kaybolduğumu hissettim, gülümsediğinde bu kadar tatlı olduğunu fark etmemiştim. Kendime gelmek için kendimi zorladım. Bunlar sadece dün gece düşündüklerimin etkisiydi. Bütün gece istemsizce Jong In'i düşünmüştüm, bunu yapmayıp uyumak için cidden çok büyük bir çaba göstermiştim fakat becerememiştim.

Aklımda sürekli onunla ilgili yaşadığımı anılar vardı, sadece iki hafta olmuştu ancak çok fazla anımız vardı. Bana montunu vermesi, benim için bulaşıkları yıkaması, bana gülümsemesi, elimi tutması ve özellikle de yakınlaştığımız anlar. Ceza aldığımız gün ona döndüğümdeki o kısacık anda burun buruna gelmemiz veya yüzüme köpüğü sürmek için bana yaklaşması...Bunlar aklımda o kadar çok gezinmişti ki rahat rahat uyuyamamıştım bile! "Pek sayılmaz," dedi Jong In bana asırlar gibi gelen süreden sonra. Muhtemelen düşüncelerime dalmam sadece saliseler sürmüştü. "Neden?" "Aklımı karıştıran şeyler vardı," dedi omuz silkerek. İç çektim. "Benim de." Eun hocanın diğer öğretmenle gösterdiği pozisyonu taklit etmek için bütün vücudumu Jong In'e çevirdim. "Kamp sonu geleneksel olarak balo yapılıyormuş," dedi diğer hoca. "Küçük çaplı bir şey tabi, kamp ateşi etrafında falan. Yine de balo balodur. Aranızda yakın dans bilmeyenler vardır, bu nedenle ilk dersimizde bunu göstereceğiz." Daha sonra Eun hocanın belini tuttu, Eun hoca ise ona uyarak kollarını diğer hocanın boynuna doladı. "Hadi, siz de yapın." Yutkunarak Jong In'e döndüm. Kalp atışlarımı duymamasını dilerken ellerini belime koydu ve gözleriyle benim kollarımı işaret etti. Aldırmamaya çalışarak kollarımı boynuna doladım.
İlk kez bir erkekle dans etmiyordum ya!
Öyleyse...Neden bu kadar heyecanlıydım?
"Aklını karıştıran şeyler neydi?" dedim sessizce bakışarak dans etmenin yeterince rahatsız edici olduğuna karar  verdiğimde. Gözlerinin içine bakmaya bile çekinir haldeydim. "Dürüst olayım mı?" Başımla onayladım. "Sendin." Anlayabilmek için birkaç saniye sadece ona baktım ve gözlerimi kırpıştırdım. Halime güldü. "Şaşırdığın zaman hep bunu yapıyorsun." Kendimi toparlamak adına öksürdüm. "Ben mi? Ben neden aklını karıştırıyordum ki?" "O az önce dans ettiğin çocuğu düşünüyordum aslında. Nerden tanışıyorsunuz diye." Kaşlarımı çattım. Başka bir şey bekleyecek halim yoktu zaten. "Neden bunu düşünüyorsun ki?" Omuz silkti. "Bilmem. Siz ne konuştunuz? Konuştuğunuzu gördüm." "Adını öğrendim sadece. Bana kim olduğunu söylememekte ısrarcı."

Eun hocaya uyarak birkaç adım sağa gittik, ardından sola... "Bir ihtimal...Eski sevgilin olabilir mi?" Dediği şeye gülmeden edemedim. "Eski sevgililerimi hatırlayacağıma eminim. Ayrıca sevgilim olmadı benim." Dediğim şeylere kaşlarını kaldırıp masumca baktı. "Olmadı mı?" "Olmadı." Gülümsedi. "Güzel." İkimiz de sessizliğe gömüldüğümüzde hocanın hareketlerini tekrar etmeye devam ettik. "Şimdi en önemli kısım!" Eun hoca diğer hocadan elini ayırmayarak uzaklaştı, ardından birleşmiş olan ellerine dolanarak tekrar diğer hocaya yaklaştı ve hoca ustaca onu yere doğru eğdi. Eun hoca doğrulunca aynısını yapmamız için işaret verdi. Aceleci olan kızlardan bazıları yaparken yere düştü, bense onları izleme bahanesiyle Jong In'den uzak durmaya çalıştım.
Üzerimde kesinlikle garip bir etkisi vardı, asla arkadaşlarımın yanında rahatsız olmazdım.
Onun yanında ise...Rahatsız oluyordum, ama hiç olmadığım kadar rahattım da.
"Daha ne kadar izlemeyi planlıyorsun?" Dedi Jong In. Ardından gülerek devam etti. "Merak etme seni düşürmem." Uzattığı eli tutarak uzaklaştım. Derin bir nefes aldım. Dans etmek en yetenekli olduğum konulardan biriyken nasıl bu kadar gerilebiliyordum? Dönerek ona yaklaşmaya başladığımda olmasından delicesine korktuğum şey oldu. Ayaklarım birbirine dolanmıştı! Dengemi kaybetmemle gözlerimi sımsıkı kapatmam bir oldu. Rezil oluşumu izlemek falan istemiyordum.

Stajyer Kampı || KaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin