Sabah alarmın sesiyle yatağımdan fırladım ve kulakları sağır eden alarmı kapattım. Bugün ilk işim alarm sesini değiştirmek olucak... Her neyse gözlerimi ovuştura ovuştura banyoya gittim. Güzel bir duş aldıktan sonra gardrobumun başına geçtim. kot pantolonumu ve üzerine toz pembe angora kazağımı giydim. Düzleştirdiğim saçlarımı salık bıraktım ve kahvaltıya indim. Kahvaltımı aptıktan sonra Ellie ile parkın orada buluştuk. Okula geldiğimizde Niall bizi bahçede yakaladı ve Ellie'yle arama girdi.
Niall : Günaydın kızlar!! Bugün büyük gün. Hazır mısın Bellacığım. Dedi sırıtarak.
Ellie: Git başımızdan Niall!
Niall: Öğleni iple çekiyorum. Dedi ve gitti.
- Bu çocuk hep mi böyle. Dedim Ellie'ye dönerek.
Ellie: Aslına bakarsan hiç de böyle bir çocuk değildi. Aksine çok iyiydi.
- Ne yani. Bu davranışları sadece bana özel mi ? Ne yaptım ki ben ona!
Ellie: İnan hiç bilmiyorum. Ama yakında çıkar kokusu.
Aklım almıyordu. İstemeden kalbini mi kırdım dicem ama daha dün geldim okula doğru dürüst konuşma fırsatımız bile olmadı. Nasıl kırabilirdim ki kalbini. Ya da onu benden bu kadar nefret ettirecek ne yapmış olabilirdim? Aklımda deli sorular... Zilin çalmasıyla sınıflara girdik. Ders Edebiyattı. Hoca romanlar hakkında konuşuyordu. Hocanın anlattıklarını bir türlü dinleyemiyordum. Aklım hep şu lanet olası şeydeydi. Niall neden bir tek bana böyle davranıyordu? Öğle saatinde ne yapacaktım? Bu sorular kafamın içerisinde gidip geliyordu. Cevabını bilmediğim sorular. Çözülmesini bekleyen sorular...
Zilin çalmasıyla öğle molasına girdik. VAKİT GELDİ!!
Ellie ile birlikte kantinde Niall'ı bekliyorduk. Biraz sonra Niall elinde kahveyle yanımıza geldi.
Niall: Hadi yine iyisin Bella! Kahveler benden ! Dedi ve pis pis sırıttı. O an o kahveyi Niall'ın başından aşağı dökmemek için kendimi zor tuttum. Tam bu sırada karşıdan ELF grubu geliyordu. VAY BE NE ZAMANLAMA AMA !!
Niall Ellie'nin kolunu tutarak: Hadi gel Ellie! Bu bu sinema izlenmeye değer. Dedi ve bana uzun uzun baktı. Kantinin oradan bizi izliyorlardı. Elimdeki kahve biraz da olsun soğumuştu. Yanlarına doğru ilerledim. Ayağım takılmış gibi yapıp Harry'in üzerine hem de beyaz gömeğine kahve dökmüştüm.
Harry : Aaa! YANDIMMMM!! Ne yaptığını zannediyorsun salak! Sesi çok yüksek ve kızgın geliyordu.
- Çok ... çok özür dilerim. Ben... Bilerek olmadı.
Harry: Defol git karşımdan !
Kıpırdayamıyordum. Gitmek yerine orada durmuş Harry'e bakıyordum. Şuan neredeyse okulun yarısının bizi izlediğine yemin edebilirim.
Zayn: Hala burada mısın sen!
Ellie koşarak yanıma geldi ve beni oradan ve okuldan uzaklaştırdı.
ELLİE'NIN AĞZINDAN ...
Onu evine götürdüm. Gidene kadar ağzını bıçak açmadı. Evine geldiğimizde annesi kapıyı açtı.
Annesi: Ne oldu! Sizin okulda olmanız gerekmiyor mu?
Bella'da çıt yoktu. İş bana düşmüştü.
- Evet ama Bella kendini iyi hissetmedi. Hasta sanırım. Onun için bende onu eve getirdim. Yanlız okulunu haberi yok. Okulu arayıp söylerseniz çok iyi olur.
Annesi: Ahh! İçeriye girin hadi. Dedi ve içeriye girdik. Bella yatağına uzandı.
Annesi: İyi misin kızım. Neyin var?
Bella: Yok bişey anne! Dinlenirsem geçer.
Annesi : Peki. Ben gidip müdürü arayayım. Dedi ve gitti.
- Ben okula gitsem iyi olucak. Görüşürüz Bella. Dedim ve tam gidecekken Bella elimi tuttu. Teşekkür etti ve beni sevdiğini söyledi. Okula geldiğimde herkes o olayı konuşuyordu. Sınıfa girecekken Niall ve Louis' in konuşmalarına kulak misafiri oldum.
Louis: ELF grubunu az çok tanıyoruz. Bunu Bella'nın yanına bırakmazlar dostum!
Niall: Hadi ama! Bir kıza en fazla ne yapabilirler ki!
Bu sırada içeriye girdim. Benim içeriye girmemle sustular. Hızlı adımlarla sırama geçtim. Niall gelip yanıma oturdu.
Niall: Selam
- .........
Niall: Küsmüyüz?
- .........
Niall: Pekala. Madem konuşmayacaksın. Dedi ve tam yanımdan giderken kolunu tuttum.
- Neden Bella'ya böyle davranıyorsun?
Niall: Nasıl davranıyorum.
- Aaaa! Hadi ama bana saf numarası yapma!
Niall: Alt tarafı bir oyundu işte. Cesaretlilik dedi ve dediğim şeyi yaptı. Bu kadar! Amma da uzattınız !
- İnanamıyorum ya! Gerçekten inanamıyorum. Sen eskiden böyle biri değildin ne oldu da değiştin. Biz eski Niall'ı istiyoruz. Dedim ve oradan uzaklaştım.
BELLA'NIN AĞZINDAN....
Biraz kestirmek iyi gelmişti. Annemin yanına geldiğimde kanepede televizyon izlerken uyuya kaldığını gördüm. Elindeki kumadayı alıp televizyonu kapattım ve üstüne battaniye örttüm. Odama gidip Ashley'in bana verdiği kalpli kutuyu açıp içindekileri okumaya başladım. Herkes benim hakkımda çok güzel şeyler yazmışlardı. Bir an hüzünlendim ve eski okulumu arkadaşlarımı özlediğimi fark ettim. Ashley'i aradım. ikinci çalışta açtı telefonu.
- Alo Ashley nasılsın canım.
Ashley: İyiyim Böcüğüm - bana taktığı lakap- Sen nasılsın? Alışabildin mi okuluna?
- Alıştım. Dedim yalan söylemiştim.
Ashley: Sesin kötü geliyor. Bişey mi oldu?
- Yok hayır! Yorgunluktandır.
Ashley: İnşallah öyledir.
- Edward ve Mark yanında mı?
Ashley: Evet, Fashion kafede oturuyoruz. Selam söylüyorlar. Keşke sende burada olsan!
- Keşke!
Biraz daha konuşup hasret giderdikten sonra telefonu kapadım ve kitap okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY LİFE
RomanceANNESİNİN VE BABASININ BOŞANMALARI İLE BELLA VE ANNESİNİN YAŞADIKLARI ŞEHRİ ANILARINI ARKALARINDA BIRAKIP İNGİLTEREYE TAŞINMASI ÜZERİNE BELLA YENİ OKULLARINDA O BAŞ BELASI GRUPLA KARŞILAŞIR VE BAŞINA GELMEDİK KALMAZ...