Gözlerimi aralamaya çalışıyordum. Üzerimde her ne varsa sanki yüz ton ağırlığı yapıyordu bacaklarıma. Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı. Bulunduğum yere sadece dışarıdan yansımalar ve ışık giriyordu. Kafamı odada gezdirmek için sağa çevirdiğimde Aras'ı gördüm. Koltuğun üstünde, sakince nefes alıp veriyordu. Benim birkaç saat önce olduğunu düşündüğümün aksine o oldukça sakin ve sessizdi. Uyuyakalmıştı.
Sanki uyurken bile rahat uyuyormuş gibi değildi. Kaşları çatık belki de her an tetikte gibi. Onu çocukluğumu geçirdiğimi bildiğim dışında tanımıyordum nerdeyse. Başımda dinmediğini hissettiğim bir ağrı var. Berkle Meriç nerdeydi , saat kaçtı ? Ve neden şuan bu koltukta onlardan biri değil de Aras vardı?
Odanın içine süzülen ay ışığını bir süre izlemek beni azıcık da olsa rahatlatmıştı. Gece ne de güzeldi öyle. Oldum olası gece yaşamayı daha çok sevmiştim gündüzler bana göre değildi. Su. Çok susamıştım. Yanımda duran minik komodine baktığımda sadece küpelerim telefonum ve hah evet bardak ve bir sürahi vardı. Hafifçe kıpırdanıp su bardağına uzanmaya çalışırken çıkardığım seslerden olsa gerek Aras gözlerini açmıştı.'' Ne yapıyorsun Derin? ''
''Su bardağına ulaşmaya çalışmıştım. Susadım da .''
''Sen kıpırdama bana söyleseydin ya ben verirdim sana.''
''Uyuyordun sana seslenmek istemedim. Ayrıca iyiyim suyumu kendim de alabilirim.''
Bir bardak suyu içtiğimde beynime daha rahat kan gitmeye başlamıştı galiba. Baş ağrımın da yavaş yavaş geçtiğini hissediyordum.
''Saat kaç ve daha en kadar burada kalmak zorundayım acaba ?''
''Neler olduğunu hatırlıyor musun ?''
''Evet hatırlıyorum masadan kalktım ve sonrasında bir anda her şey dönmeye başladı. Ters düz oldu sanki. Bayıldım galiba. Hem bir bayılma için bu kadar kablo da neyin nesi?'' Kafamdan göğüs kafesime kadar bir sürü renkli kablo takılıydı.
''Masadan kalktın ve giderken ... bayıldın biz de hemen seni hastaneye getirdik. İki güne yakındır da buradasın ve doktorlar uyanmanı bekledi.''
"2 gün mü?"
"Evet 2 gündür uyanmadın. Yaşadıkların ve ilaçların ağırlığından olsa gerek. Astım hastasıymışsın bu yüzden yüksek strese bağlı bir atak geçirmişsin ve sonucunda da beyin kendini toparlayamamış bunun sebebiyle 2 gündür uykudasın büyük ihtimal.''''Evet astım hastasıyım nerdeyse çocukluğumdan beri ve bu yüzden hiç derin nefes alamıyordum ama uzun zamandır hiç atak yaşamamıştım ve bu diğerleri gibi değildi. Ne olduğunu anlayamadım bile. Ufak bir bayılma olduğunu düşünmüştüm."
''İstanbulda Doktorun Mehmet Bey varmış. Hastalığının azalmaya başladığını söyledi. Şuanki geçirmiş olduğun atak tekrar başlatabilirmiş her şeyi. Daha dikkatli olmanı ve ilacını yanından ayırmaman gerektiğini söyledi. Ha birde şeker kızıma söyleyin en kısa zamanda ziyarete bekliyorum beni çok ihmal etti dedi.''
''Ya canımdır benim Mehmet Amca. Evet üniversite vs. iyice ektim onu. Bu arada sen niye buradasın? Berk ya da Meriç nerede? Sen hem Mehmet amcayı nerden tanıyorsun? ''
Hafif bir tebessümle ; ''Mehmet amca bizim de aile doktorumuzdur her konuda o yardım eder babam ve annemin üniversiteden arkadaşları o zamandan sonra da ayrılmamışlar birbirilerinden. Bizi de hep o tedavi ederdi abimle ablam pek sevmezdi gerçi doktor diye de ben bayılırdım. "
''Aaa bizim de öyle. 3 kardeş misiniz?"
"Evet ben en küçük olarak tekne kazıntısı oluyorum."
Yüzündeki tebessüm ilk defa dikkatimi çekmişti. İlk kez gördüğümden galiba.