GİRİŞ

128 37 12
                                    

      -- Ve birinci yıldönümleri gelmiştir.

     Rüzgar hazırlıklarını telaşla tamamlayıp hızlı adımlarla arabasına doğru yol aldı. Turuncu renkteki vos vos arabasının yanına geldikten sonra heyecanlı ve telaşlı bir biçimde hızlıca şoför kapısını açıp oturduktan sonra ilk işi Zeynep'i aramak oldu.

     Bir müddet telefonun çalmasının ardından Zeynep'in tatlı sesi duyuldu. Başkaları için bugün normal olsa da Zeynep ve Rüzgar için bugün hiç de normal değildi. "Efendim Aşkım" diyerek açtı telefonu Zeynep.

     Rüzgar o heyecanın da verdiği etkiyle ne diyeceğini bir an için bilemedi ve telefon da kısa süreli bir sessizlik oluştu. Zeynep'in "Rüzgar" diye seslenmesinin ardından Rüzgar bir anda irkildi ve iki-üç dakika konuştuktan sonra bir ay öncesinden planladıkları yere ikisi de gitmeye başladılar.

     Bu arada da hava iyice kararmış ve bulutlar üzerindeki ağırlıkları hafiften yeryüzüne bırakmaya başlamıştır. Planladıkları yerde buluşan Zeynep ile Rüzgar bir haftanın da verdiği özlemle koşarak birbirlerine sıkıca sarılmışlardır. Sonrasında Zeynep söyle söze atılmıştır.

--- "Her zamanki gibi tam zamanında..."
--- "Beklemekten yorulduğunu bildiğim için..."
--- "Eee.. Ne hazırladın bana bugün"
--- "Aa.. Olmaz sürpriz."

     Rüzgar Zeynep'in daha fazla konuşmasını beklemeden şöyle dedi.

--- "Şimdi senle güvenilirlik testi yapacağız." Deyip Zeynep'in yemyeşil doğuştan sürmeli olan uzun kirpikli gözlerini kapatmasını istedi.

     Zeynep'te hemen kapatıverdi, zaten ne zaman Rüzgar'ın sözünü ikiletmişti ki. Korkarak adımlarını atan Zeynep, bir yandan da Rüzgar'ın hazırladığı sürprize meraklı ve heyecanlı bir şekilde yaklaştı. Adeta duygu patlaması yaşıyordu. Zeynep'in merakı Rüzgar'ın iki dudağı arasındaydı. İşte o beklenen cümle Rüzgar'ın dudakları arasından dökülüverdi.

     "Tamam aşkım geldik gözlerini açabilirsin" dedi. Zeynep gözlerini açtığı anda ne uğradığını şaşırdı ve ne diyeceğini bilemeden Rüzgar'ın boynuna atladı. Zeynep'in karşısında padişahları dahi kıskandıracak muazzam Rüzgar'ın kendi elleriyle hazırladığı sofra duruyordu.

     Asilce cebinden çakmağını çıkartan Rüzgar masadaki iki mumu da yaktı ardından çakmağını tekrar cebine koydu. Sonra sakin bir şekilde masanın bir ucundaki sandalyeyi geriye doğru çekip el işaretleriyle masaya davet etti. Zeynep sandalyeye oturduktan sonra Rüzgar'da kendine ayırdığı yere oturdu.

     Aşk dolu bakışlarıyla birbirine bakan gözler aslında her şeyi anlatıyordu. Zeynep'in yanakları al al olmaya başlamıştı bile. Rüzgar bunu fark etmişti ve ortamı yumuşatmak için "Ben bu kadar yemeği boşuna mı yaptım canım" diyerek ikisininde yüzünde oluşan tebessümle birlikte yemeklerini yemeye başlamışlardır.

     Yemeklerini yavaş yavaş yedikten sonra ikiside arkalarına yaslandılar ve gözlerinin içine bakmaya başladılar. Zeynep, Rüzgar'dan birşey bekler gibiydi sanki hediye mi bekliyordu yoksa bir teklif mi? Rüzgar sandalyesini hafif arkaya kaydırdı ve o uzun boyuyla ayağa kalktı.

     Zeynep heyecanlanmaya başladı tekrar zaten heyecanını hiç yenememişti ki. Rüzgar, kaset çalara bir slow dans müziği koyduktan sonra Zeynep'i dansa kaldırmak için yanına gitti. Rüzgar, Zeynep'in o narin ve zarif ellerini tutmak için elini uzattı. Şimdi ikisi de ayakta ve dans ediyorlar. İkiside çok mutlu Zeynep, ara ara bu güzel gece için teşekkür ediyor.

     Dansları biterken Rüzgar "Bir sürprizim daha var sana canım." Deyince Zeynep'in kalbi sanki yerinden çıkacakmış gibi oldu. Dansları bittikten sonra ikisi birlikte oturdular ve Rüzgar lacivert takım elbisenin, ceketinin iç cebinden bir kutu çıkarttı. İkiside çok heyecanlı Rüzgar nasıl cümleye başlayacağını bilemeyen, Zeynep konuşamayacak durumda, aslına bakılırsa Rüzgar çok prova yaptı fakat şuan provaları düşünebilecek durumda değildi. Bir anda ağzından şu cümleler döküldü.

     --- "Bir yuvamız olsun artık. Bize dair, bizi anlatan, bizle dolu. Evimiz derken içimizin hoplayacağı, her şeyi uzaklaştırırken bizi yakınlaştıracak duvarları, pencereleri, odaları, bizle dolu kokusuyla evimiz olsun. İçinde sen olsun, ben olsun, sevgi olsun."

     Bu sözler karşısında Zeynep, ne diyeceğini bilemedi. Ama şuan aklında evet herşeye seninle beraber varım demekten başka birşey yoktu ve zaten öyle de demişti.

     Rüzgar çöktüğü dizinden destek alarak ayağa kalktı ve Zeynep'in narin elini uzatmasını istedi Zeynep te zaten elini vermek için can atıyordu. Rüzgar yavaşça Zeynep'in yüzük parmağına manevi bir yüzük, annesinin yadigarı olan yüzüğü taktı. Rüzgar evlenme teklifini edebilmişti artık ve sanki üstünden büyük bir yük eksilmiş gibi hissediyordu.

     İkiside mutlu ve neşeli bir sekilde konuşmalarına devam ettiler fakat saatin farkında değillerdi. Zeynep saate baktığı zaman küçük bir şok a uğradı, saat çok geç olmuştu ve Zeynep'in acilen eve gitmesi gerekiyordu telefonunu açmaya yeltendiğinde sarjının bitmiş olduğunu fark etti.

     Bunu fark ettiği anda hemen Rüzgar'a "Beni hemen eve götürebilir misin saatin hiç farkında değildim. Fazlasıyla geç kaldım, eve hemen gitmem lazım." Dedi bunun üzerine hemen evden çıktılar Zeynep'in evi biraz uzaktı Rüzgar'ın evine o yüzden biraz hızlı gitmeleri gerekiyordu.

     Rüzgar arabayı süratli bir şekilde sürerken önüne bir kedi çıktı. O an ne yapacağını bilemedi Rüzgar ve arabasını sol şeride, karşıdan gelen arabaların şeridine sürdü ve o akıl almaz kaza gerçekleşti...

Aşkın RüzgarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin