Fazlasıyla yorulduk hayattan, o kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım. Bizimde canımız çok yandı ama hiç gitmedik. O çok sevdiğim şarkılar bir daha çalmayacak benim için... İyi değilim, sarıl bana. Bazen kendi kendime diyorum ki: Ulan mutuluyum da, farkında mı değilim acaba?
Şimdi yalnızlığıma ağlıyorum, yárin haberi yok içim yanıyor. Şimdi bir öğüt vereyim diyorum da, bana kim öğüt vericek, bilmiyorum! Biri çok sevdiğiniz için kendinize kızıyorsunuz ya, o zaman birşeylere yazık olmuş demektir. Yazıksın kaybetme! İşin komik tarafı ise "iyiyim" diyorum, inanıyorlar. İşin açıkcası seven insan vazgeçmez, sadece bekler, sabırla bekler! Çık sokağa, haykır, içini dök ve sonra sakince "Ne olursa olsun ama bir parça da olsa mutluluğu çok görmeyin" de. Bana göre sen, dünyamsın, ahirimsin, bir deniz kenarı, bir gökyüzü gibisin. Bunu size cánı gönülden söylerim ki: İNSAN yaşattığını yaşamadan ölmez. Gece yıldızlara bakıyorsun, sonra öyle bir söz aklına gelir ki, kahretsin diyorsun, telaffuz etmeye çalışıyorsun dilin varmıyor, iyi ama gönlün içten içe yanarak, haykırarak diyor ki "İnsan unutmak için sevmez ki" malesef...
Bazen korkarız içimizdekiler bizi yoracak diye, ne garip demi, zaten "Fazlasıyla" yorulmadık mı? Bilirmisin hayat bana çok ağır geliyor gram zevk vermiyor, gülesim yok ve seni özledim, "Kahretsin". Şimdi düşünüyorum da, anılardan başka hiç birşeyim yok. Dokunamadığım bir kadın nasıl da bu kadar dokunabilir?
Biliyorsun değilmi, bu saatler hep sen. Çocukluğum da hayatı, babamın arka cebinden çıkardığı çikolata, annemin sarıp sarmaladığı kolları sanardım ama şimdi görüyorum da "susmayı öğrendi içimde ki çocuk" belki ölmüştür, öğrenmeye mecálim yok. Aslında bizi korkutan yokluğu değil ki, bizi korkutan yokluğuna alışmak, alışma! sadece hissettiğin şeyi parçala. Sor bi kendine; iyiki varsın dedikten sonra neden yok olurlar? denedin olmadı, soramadın, çünkü sen masumsun. Ona sor, deki: Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacakmı, yani şimdi başkaları mı sevecek seni?
Biliyorum sizde özlediniz, nafile, çünkü o dönmeyecek, bunu biliyorsun, yazık etme kendine! İnsan çocukluğunun geçtiği evi hiçbir zaman unutmaz, belki onlarca kez taşınır ama ev diye hep orayı hatırlar. Bende ki yerini buna benzetiyorum. Çok ağır bedeller ödüyorum, çünkü "bir insana değer vermenin bedeli kaybetmektir" bunu sizde iyi biliyorsunuz. İki gün önce düşündüm, o gece uyuyamadım sadece seni düşündüm. Gözler kan çanağı olmuş ama ben yine de seni düşündüm.
Sana uzaklara git diyicem, gitmek için yola çıkacaksın ama aklın hep orada kalıcak, onun için kal, kal ki ayakta durmayı öğren, yoksa seni güya temiz olan bu dünya bir çırpıda yutuverir, öylece kalırsın. Gitmem diyenlerden öğrendik yalnız kalmayı, alıştık, artık ağlamıyoruz, çünkü yaş kalmadı gözlerim de. Bir benzetme var "adam uçsuz bucaksız gökyüzü, kadının kanatları kırık". Gittiğim zaman sana diyicemki, kendine iyi bak çünkü ben beceremedim. Hatırlarmısın, bir keresinde "seni üzmek istemiyorum, bu yüzden uzak duruyorum demiştin" üzseydin daha az üzülürdüm onun için lütfen iyiliğimi isteme. Herekese güneş olup, bana sokak lambası bile olmayışını unutmayacağım. Gelip diyorlar bana "bir gülüşü var, bir de gidişi var aklımdan çıkaramadığım" çaresini bekliyoruz Allah tan, ölümü.
Belki aradan aylar, belki de yıllar geçecek ama geleceğim bir gün aklına. Belki sabahın 7 sin de, belki de gecenin 12 sin de, ama illa ki geleceğim. İşte tam aklına geldiğim zaman herşey için çok geç olmuş olacak, ya mezar da yada kuytu köşe de bulunan uçurumun yanı başın da olacağım. İçten söylerim ki "acımın üstünde yerin var.