Her şeyi boş vererek, sabah baş ucumda Yoongi ve resmen uykuda, kaybolan gözlerini görünce gülümsedim. Yanımda olması beni çok heyecanlandırdı.
Bir insan nasıl bu kadar etkileyici olabilir di ki?
Ellerimi yanağına götürdüğümde hafif bir mırıltı çıkardı.
Buna karşılık küçük bir kahkaha attım. Ona dokunmak bana huzur veriyordu.
Onun saçlarında ellerimi gezdirip yanağını okşamak. Bunlar çok güzeldi.
Bir de arkadaş olacaktık, değil mi?
Sonunda kendimi Yoongi'den ayırıp, yataktan kalktım ve tuvalete yöneldim. İşlerimi halledip çıktığımda Yoongi'nin sesini duydum.
Ses salondan geliyordu. Meraklanmıştım, küçük adımlar atarak salona girdiğimde duraksadım. Yoongi sıkıntılı bir şekilde birisi ile konuşuyordu. Ne olmuştu ki?
"Saçmalamayı kes ben senin oğlun bile değilim. Asla geri dönmeyeceğim!"
Demek ki babası ile konuşuyordu. Gerçi üvey babası desem daha mantıklı olurdu. Yoongi hala bana bu olayı anlatmadığı için pek bir bilgiye sahip değildim. Sadece Yoongi'yi üzmemek için sürekli susuyordum.
"Eun Hee'yi bu işe hiç karıştırma!"
Salonda yankılanan sesi ile irkildim. Benimle ne alakası vardı? Ne oluyordu?
"Ah aptal herif. Seni bitireceğim.!"
Dedi ve telefonu kapatıp sertçe duvara fırlattı. Korkmuştum, gerçekten sinirli gözüküyordu.
Yavaş adımlarla salona girdiğimde gözlerini bana çevirdi ve hızlı adımlarla yanıma gelerek kollarını belime doladı.
"Yoongi iyi misin?" dedim."Evet."
Ona Doğru bir adım attım ve, kolunu sıvazladım.
Ona destek olmak istermişçesine.
Bu hareketine karşı güldü ve elimi tuttu.
"Benimle gel." Dedi ve beraber evin bahçesine çıktık.
"Bir sorun yok değil mi?" Dediğimde hayır diyerek, geçiştirdi.
"Her şey için teşekkür ederim." Dedim.
En önemlisi de Yoongi, beni mutlu eden tek insan olduğun için teşekkür ederim, diye geçirdim içimden.
"Önemli değil." Dedi ve sırıttı. Aynı zamanda, bakışları dudaklarıma kaydı.
Ses tonundaki yumuşaklık içimi titretti, bir heyecan dalgası beni kalbimden vurmuştu. Kuruyan dudaklarımı, dilimin ucuyla ıslattım ve gözlerinin içine baktım. Bu sırada bakışları dudaklarımdayken yavaşça derin bir nefes aldı.
"Hadi kahvaltı, edelim!" Dedim ve gülümsedim. Aynı zamanda evin içine doğru bir adım atmıştım ki, Yoongi beni belimden tutarak durdurdu.
Ben ne olduğunu anlamazken, bana kısa bir bakış attı ve beni hızla kendine doğru çekti.
Ve,
Dudaklarını yavaşça dudaklarıma değdirdi.
-
Yoongi'nin beni aniden öpmesi, içimde büyük bir şok yaşamama neden olmuştu. Bu gerçekten, beklediğim bir şey değildi. Öylece, donup kalmıştım. Yoongi hala beni öpmekle meşguldü. Dudakları öyle yumuşak ve güzel hissettirmişti ki bayılacak gibi olmuştum. Beni zorlamıyor, bir beklentisi olmadan dudaklarımı hafifçe öpüyordu.
Kendimi güzel bir rüyadaymışım, gibi hissettim. Bunun üzerine, gözlerimi kapattım ve hiç düşünmeden, ona karşılık verdim.
Yoongi bunu benden bekliyormuşçasına, dili ile dudaklarımı araladı. Ölecek gibi hissediyordum.
İçimdeki heyecan, her bir saniye büyüyor ve midem arka arkaya kasılıyordu.
Elini belime çıkarıp nazikçe okşadığında, ben de kendi elimi onun elinin üzerine koydum ve elini okşadım. Bu yakın temas ile Yoongi beni sertçe öpmeye başladı. İkimizde, nefessiz kalana kadar öpüşmeye devam ettik. Bu çok güzeldi.
Yoongi yavaşça geri çekildi ve gözlerimin, içine baktı.
"Çok güzeldi."
Dediğinde, dudaklarımı ısırdım heyecandan konuşamıyordum bile.
O da bu sırada beni yeniden tutkulu bir şekilde, öpmeye başladı. Dili dudaklarımda, gezerken düşüp bayılacak gibiydim. Ama bu dudaklarıma ilk kez başka bir dudak temas ettiğinden değil, bu dudağın sahibinin Yoongi oluşundandı.
Bir süre daha öpüştükten sonra, bu kez ben geri çekilmiştim. Yoongi'nin öpücükleri hiç beklemediğim için, beni sersemletmişti.
Nefes nefese kalmıştık.
Yoongi elini yüzüme koyup baş parmağı ile yanağımı usulca, okşadı.
"Kahvaltı?" Dediğimde, kahkaha attım. Şu durumda bile midemi düşünmem beni de güldürmüştü.
"Bence onun için, daha zaman var." Derken dudaklarımın üstüne fısıldaması beni çıldırtacak gibi olmuştu.
Güldüm ve dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp, geri çekildim. Dudaklarımızın, arasında bir kaç santim vardı. Alnımı alnına yasladım ve burnumu burnuna sürttüm.
"Ne kadar büyüleyici, olduğunun farkında mısın?" Dediğinde, hala bakışları dudaklarındaydı ve derin nefesler almaya devam ediyordu.
O kadar mutluydum ki, midemde kelebekler uçuşuyordu, sanki.
Beni yine kendisine doğru çekip, öpmeye başladı. Bu kez ikimiz de daha istekli öpüyorduk birbirimizi. Belimi okşamaya devam ediyordu. Bu an öyle güzeldi ki, hiç bitmesin istiyordum.
Birbirimizden bir kaç dakika, sonra zor ayrıldık.
"Tamam artık, kahvaltı edebiliriz." Dediğinde güldüm ve elini sıkıca tuttum. Bu hareketim üzerine dudağının bir kenarı usulca kıvrıldı. Dışarıdan evin içine doğru beraber yürümeye başladık.
Midemde ki kelebekleri durdurmaya çalışıyordum.
Çok mutluydum, hem de çok!
Yoongi ve ben, inanılır gibi değildi.
İçimden şarkılar söylerken ona baktım.
O da bana bakıyordu ve birbirimize, aynı anda gülümsedik.Umarım bu da bir rüya olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Love / M Y G
Fanfiction-yoongι ve eυn нee вιrвιrlerιnιn, ѕonѕυzlυğυ olмυşтυ- ❤❄ "Hayatıma bu kadar kısa sürede girip, bütün ruhumu nasıl ele geçirebildi?"