27- "Kuyruklu Yıldız'ın Ölümü"

342 58 24
                                    

            — YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM —


Ölümün pençesine düşen ateş yıldızlı bir kuyruk misali yandı.
Kavrulduğu bu gökyüzünde o kadar acı ve gözyaşı vardı ki saymak mümkün değildi.
Kayan her bir yıldız tanesi gibiydi ömür savrularak birazda yanarak buluyorduk ait olduğumuz yeri.

Eriyen her bir kar tanesi misaliydi akıp giden zaman karşı koymak mümkün olmasada teslim olmaktan kaçamıyordun.
Teslim olduğum hayatımın her bir parçası gibi savrulmuş hayatımında bir anlamı yoktu.

Gökyüzünün mavisi soluk bir griye bırakırken rengini sessizliği mesken edinmiş orman bana yüzünü dönmüştü.
Kaçtığım anda yakalanıyordum.
şğüm yerden kalkıp ellerimi silkeledim, yeniden ayağa kalkmak beni sendeletmişti.

Neyi aradığımı bilmeden orman yolunda yürüdüm. Karşıma ne çıkarsa çıksın gözlerim karanlığı arıyordu. Oysa her taraf aydınlık beyaz bulutların gölgesiyle örselenmişti.
Ayağımın takıldığı sarmaşıklar etrafımı sinsi bir yılan gibi çerçevelemişken bir anda gördüğüm aydınlık bir ışıkla hızla doğruldum.

Gördüğüm saçma rüyanın içinden çıkarken gözüm karanlıkta yalpaladı. Sessilik kulağımı çalkalarken fısıltı misali işityiğim ses arafın nefesleriydi.
Yanımda olduğunu hatırlarken varlığı ruhuma yeniden iyi gelmişti.

İlaç gibi beni iyileştiren yanına sığındım. Ona sokulup koluna başımı yasladığımda herşey silindi sanki gördüğüm tüm saçma rüyalar  yok olup giderken zihnim onunla doldu.
Kokusu nabzımı hızlandırırken gözlerimi yumdum.

Sessizliğin hakim olduğu gece kulağımda çınlayan çığlıklarla ve burnuma dolan arafın kokusuyla son bulurken fısıldadım.

"İyi geceler uçurum gözlü çocuk"

🍒🍒🍒🍒🍒🍒

Yarını olan tüm zamanlar geçmişe adanır.İçi çürümüş cesetler, ruhu sökülmüş sancıların koynundaydı.
Bugünü düşünmeden yaşadığım saniyeler bana adanırken bugün ruhumu kurtarmanın peşine düşştüm.

Öğrendiğim her gerçek biraz daha sarsarken bedenim ayakta kalamıycak kadar hasar almıştı.
Daha​ fazla kanayan bu yaralara merhem bulamıyorken yeni bir yarayı daha kaldıramazdım.

İçime işlenen her bir delik bin acıyı uyandırmış oluk oluk akan kanları balçıkla sıvıyordu ruhuma.
Geçmişte bıraktığım her an bugünle yüzleşiyordum.
Peşimi asla bırakmayan geçmiş yoluma doğru akıyordu..

Huzursuz bir uykunun kollarında yaralı bir serçe misali acılarıma kıvrılmış uyurken saçlarımda hissettiğim dudaklarla gözlerimi araladım.
"Günaydın" diyerek bana bakan araf görüş hizama girerken yüzündeki sakinlik sesine yansımıştı.

KİRAZ ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin