Aslında birine değer vermek bile zordur. Onu sevmek, ona ilgi göstermek, kıskanmak...
Bazen birine o kadr çok değer verirsin ki kendini unutursun ona değer verirken. O mutlu olsun diye üzülmeyi göze alırsın. Çünkü o mutlu olduğu zaman istemesen bile yüzün güler. Sana değer vermediğin sevmediğini bildiğin halde uzaklaşmak istemessin ama sen hayatından çıktığın zaman daha mutlu olacağını düşünürsün, hissedersin. Kendini parçalaya parçalaya kendi mutluluğundan vazgeçip o mutlu olsun diye kendini mutsuzluğa sürüklersin. Onsuz yapamıyacağını bile bile hayatından çıkmayı göze alırsın. Hayata küsersin, kendine küsersin. Artık yaşamak değil ölmek istersin. Yaşadıkça eskiler hatıralar aklına gelir ve birden anlamsızca gözlerin dolar. Kendi yalnızlığında kendini bitirir, tüketirsin. Artık bu duygu insanda yaşayan ölü anlamı vermeye başlar. Sıkılır bir süre sonra bu durumdan. Verdiğin değerin karşılığını alamamak koyar en çokta insana. Bu değersizlik içinde mahvolursun. Yaşamak yerine ölmeyi seçersin. Çünkü öldüğün zaman, ne değersiz insanların ,ne de değer verip karşılığını alamadığın insanlar, kalır aklında. Kendini mutlu hissedersin. Aslında bazen tek suç onlarda değildir. Onlara değer veren insanlardada vardır hata. En başında düşünmen lazımdı değer vermeden. Bağlanmaman lazımdı o kişiye. Kendinden başka kimsenin mutlu olmasını istememen gerekirdi. Sen onun yüzünden tükenirken, o hiçbir şey olmamış gibi hayatını gülerek devam ettirirken. Bazen onun yanında olmak istersin. Seninle dalga geçmek için zaman geçirdiğini bile bile sırf onun yanında mutlusun diye sesini bile çıkaramayıp safmış gibi davranırsın. O seni ne kadar kırsa bile sen ona değer veriyorsundur. Senin gözünde melektir o. Bu yüzden herkeze değer vermemen gerekir. Hatta kendinden başka kimseyi düşünmemen gerekir. Yoksa tek üzülen sen olursun o değil.
Şimdi anlıyormusunuz neden yaşamak yerine ölmeyi tercih ettiğimizi ?.