"Jiyong...Bunun için birkaç yol olduğunu biliyorsun, değil mi?" Hyorin sızlanıp duran oğlunu sonunda uyutup odasına götürdükten sonra tekrar odaya döndü.
"Evet dostum..Yani--iyi para kazanıyorsunuz ve--" Youngbae duraksayıp gülümsedi. "--Evde bir çocuk olması mükemmel bir şey, Jiyong."
Turuncu saçlı adam gülümseyip başıyla onayladı, Hyorin'i Seungri'nin sürdüğü arabayla hastaneye götürdükleri günü hala hatırlıyordu ve Youngbae kesinlikle doğum sancısı çeken kendisiymiş gibi görünüyordu.
"Bilmiyorum, bunu daha önce konuşmadık." Jiyong geçiştirip konuyu değiştirdiğinde doğru söylüyordu.Bu konuyu daha önce hiç konuşmamışlardı.Aslında Jiyong hep çocukları seven biri olmuştu ama her nedense, Seungri'nin çocuklara onun kadar yakın hissetmediğine emindi.Yani, sarışın çocukları severdi ama, hepsi buydu.Jiyong gibi her gördüğü çocuğu hayranlıkla izleyip birkaç fotoğrafını çekmezdi.
"Hazır hissettiğinizde bunu anlarsınız." Hyorin söylediğinde Jiyong ne demek istediğini biraz da olsa tahmin edebiliyordu.Çünkü Seungri birkaç senedir işinde bir numaraydı ve durumları gerçekten iyiydi, muhtemelen şimdi bir çocuğu evlat edinseler, çocuk seçenekleri arasındaki en iyi aileye gitmiş olurdu.Japonya, Çin ve beraber yaşamaya karar vermeden önce tatil yaptıkları yerde birer evleri vardı; aslında aynı evi almak istemişlerdi ama bunu yapamayınca başka bir tane almışlardı.Seungri'nin Vietnam'da ortak olduğu otelin tek sahibi haline gelmesi pek uzun sürmemişti; ve daha sonra Jiyong'un hangi senede hangisini aldığını takip etmekte zorlandığı otellerin yönetimine geçmesi de pek uzun sürmemişti.Aslında Jiyong son zamanlarda herkesin ona çocuk evlat edinip edinmeyeceklerini neden sorduklarını biliyordu.Yaşları gittikçe ilerliyordu ve kesinlikle birkaç çocuğa birden güzel bir hayat sağlayabilecek güçleri vardı.Dürüst olması gerekirse Jiyong hiçbir zaman bu kadar lüks bir hayat yaşayacağını tahmin etmemişti.Önceden hayat standartlarının kötü olduğunu söyleyemezdi, kesinlikle lüks yaşıyordu.Ama şimdi, süper lüks yaşıyordu.Seungri'nin başarılı ve hırslı olduğunu biliyordu ama gerçekten bu kadarını tahmin etmezdi, sarışın çok genç yaşta önemli birçok sektöre girmişti ve olay başarılı olması değildi, çok başarılı olmasıydı.Adam bunu uzun süre farketmemişti, alınan yeni evler ya da hisseler alışıldık şeyler haline gelmişti.Ama bir gün kendini Seungri'yle birlikte özel bir jetin içinde bulduğunda, durumlarını biraz farketmeye başlamıştı.
Tam iki sene sonra, Jiyong Hyorin'in neyi kastettiğini tamamen anladı.
"Onu bana ver." Seungri gülüp arkadaşlarının ağlayan çocuğunu kucağına alınca kadın bir nefes verdi.Oğlan bir türlü ağlamayı kesmiyordu çünkü babasını görmek istiyordu ve adamın onun görebileceğinden oldukça yüksek bir sahnede DJ'lik yapıyor olması bunu engelliyordu.
"Seungri!" Jiyong panikle avucunu çocuğun sırtına götürdüğünde, sarışın birden bire çocuğu omuzlarına almıştı.
"Ellerini tut--" Kadın da telaşla söyleyince Seungri gülüp oğlanın ellerini yakaladı ve kollarını sallamaya başladı.
"Ooooo--baban çok havalı görünüyor!" Jiyong sarışına güldüğünde kadın sonunda rahat bir nefes alıp birkaç dakikalığına da olsa sahneyi izlemeye başladı.
Sonunda babasını görünce rahatlayan çocuk gülümsemeye başladığında Jiyong sırıttı.
"Hey hey---Bu tarafa!" Ritme göre çocuğun kollarını sallayan Seungri'ye söylediğinde, sarışın dönüp ona doğru dans etmeye başladı ama omuzlarındaki ufaklık gülüp Seungri'nin gözlerini kapatmaya karar verince, ortaya Jiyong'un tahmin ettiğinden daha tatlı bir video çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Have All My Hoodies
FanficHerkesle sarhoş olabilirsin ama her zaman yalnız kusarsın.