Tam bir hafta!
Yankı ile o gecenin üzerinden tam tamına bir hafta geçmişti. Dile kolay...
O günün ertesine sanki hiç bir şey olmamış gibi, hiç bir şey konuşmamışız gibi okula gelmiş ve derslerimize girmiştik. Ve bu süreç boyunca asla hiç bir şekilde konuşmamıştık. Daha doğrusu Yankı beni nerede görse o ortamdan hemen uzaklaşıyordu. Benden kaçıyordu resmen. Ve ben bunun nedenini bilmiyordum. Bu durum aşırı derecede çok can sıkıcıydı...
Potaya giren basket ile tüm tribün havaya kalkıp coşarken ben oturduğum yerden kalkma zahmetine girmeden Yankı'nın sahanın içinde koşup yerini almasını izliyordum. Şuanda okulun basketbol takımının maçındaydık. Tabiki de Ece ve Pelin ile birlikte. 6-3 bizim okul yeniyordu ve benim arkadaşlarımın aksine tek umurumda olan sahada koşup karşı tarafa basket atmak peşinde olan Yankı'daydı. Ve ona dibi düşen, hayranlık ile izleyen kızlara kötü bakışlar atmaktı...
Maçın bittiğini haber eden ses etrafta yankılanmadan önce Yankı'nın üçlük atması ile 9-3 maçı kazanmıştık. Ne diyebilirim ki bizim okulun takımı efsane oynuyordu ve her basketbol zevki olanın karşı takımın berbat oynadığını görürdü.
Bizim okulun taraftarları yerlerinden fırlayıp ellerindeki pankartlar ile 'Kuzgunlar' diye bağırıp sevinç çığlıkları atarken okulumuzun bu yılki basketbol turnuvasında yarı final oynamaya hak kazanmış oldu.
Sahadaki takımlar soyunma kabinine gitmek üzere hareket edip sahadan çıkarken tribünden fırlayan kızlar erkeklerin yolunu kesip imza almaya çalışıyorlardı. Takımımız son zamanlarda kazandıkları maçlar ile gittikçe ünlü olmaya başlamıştı. Bu da zaten popüler olan kişileri gereğinden fazla ün ve flört edecek insan kazandırmıştı.
Bakışlarım kapıdan çıkmak üzere olan Yankı'dayken yanına yaklaşan kıza çevrildi. Kız elinde bir kalem ile Yankı'ya bir şey söylüyordu, büyük ihtimalle imza istiyordu. Zaten elinde kalem ile başka ne isteyebilirdi ki?
Yankı kalemi aldığında kız dudaklarını büzmüş ve ellerini yakası gereğinden fazla açık olan beyaz tişörtüne kaydı ve uçlarını tutup aşağıya indirdi.
O kız umarım tahmin ettiğim şeyi yaptırmayacaktı. Yoksa onu lime lime ederdim.
''Utanmasa götüne attıracak imzayı.'' kendi kendime mırıldanırken sesimi nasıl duyduğunu bilmediğim Ece ''Hı?'' diye sordu.
Ona dönmeden ''Yok bir şey.'' demiş ve Yankı'nın ne yapacağını izlemeye devam etmiştim.
''Umarım o imzayı kızın memesine atmazsın Yankı, umarım. Yoksa seni de o kızla birlikte lime lime edip cesetlerinizi de çöp kovasına atarım. Sizi gömmem bile, toprağa bu hakareti yapmam.''
Yankı eline aldığı kalemin kapağını açıp bir süre kıza baktı. İmzayı neresine mi atacağını düşünüyordu?
Yerimden sinirle bir hışım kalkıp yanlarına gidecektim ki Yankı'nın başını kaldırdığı an benimle göz temasında bulunması üzerine olduğum yerde onları izlemeye devam ettim. Ne yapacağını merak ediyordum şuan. Acaba o şuan da ne düşünüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nude •Numara Komşum•
Teen FictionBabacık: Bana Nude atsana kedicik ;) Kedicik: *fotoğraf* Babacık: Siktir. Babacık: Şuan nasıl tahrik olduğumu bilemezsin. Babacık: Yarın seni öpeceğim, kedicik ;) -*- ''Gençler! Tüm gece böyle kös kös oturacak mıyız mı ya?'' "Başka ne yapacağız ya...